Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Cumhuriyet utancımız olmasın!

Cumhuriyet utancımız olmasın!

Geçen gün, Taraf’ın Salı ekinde bir yazı vardı Amed Gökçen ve Barış Aydın imzalı.
Yazının başlığı, yazarlarının adı kadar ilginç.
Sahi, “Amed” ne demek? Ya da neresi?
Şehirlerin adını değiştirebilirsiniz, ya insanların isimlerini de değiştirecek misiniz?
“Gökçen” soyadının Sabiha Gökçen’le bir ilgisi var mı bilmiyorum.
Size göre “Sabiha Gökçen” kimdir?
Diğer yazarın adı “Barış”, soyadı “Aydın”.
Peki yazının başlığı ne: “Bir Musibet Olarak Cumhuriyet”.
Cumhuriyet Bayramı öncesinde, sokak afişlerinde “Cumhuriyet Fazilettir” sloganına alışanlar için, şok bir başlık!
Üstelik “Cumhuriyeti Koruma ve Kollama”ya and içmiş zinde kuvvetlerin sıcak nefesinin toplumun ensesinde hissedildiği bir zamanda, Cumhuriyet Bayramı öncesinde cumhuriyetin niteliklerini koruma uğruna, Bursa Nutku’na atıf yaparak halkı ayaklanmaya çağıran Ulusalcı/Ergenekoncu çevrelerin meydan okumalarına inat, ezber bozan bir yazı.
Yazının konusu; Sevan Nişanyan’ın “Yanlış Cumhuriyet, Atatürk ve Kemalizm Üzerine 51 Soru” isimli yeni çıkan kitabı.
Kitab, bir bakıma Kemalistlerin sabrını, demokrasi, insan hakları, hukuk devletinin limitlerini, sınırlarını test ediyor sanki.
Sorulan sorular aslında, insan haklarına saygılı hukuk devletleri için olağan türde şeyler. Ama bu ülke Türkiye olunca, insanlar “bakalım ne olacak” demeden edemiyor. Resmi ideoloji ve resmi söylemin dışındaki her sorgulama devlete, cumhuriyete, rejime karşı bir tehdit olarak algılanıyor. Aynı çevreler Ergenekon, çeteler, darbeciler konusunda aynı tepkiyi vermiyorlar mesela!
Nişanyan’a göre Osmanlı, Cumhuriyet’in ezeli ve ebedi “öteki”si! Oysa “Osmanlı, aslında Cumhuriyeti de aşan bir modernlik ve batıcılık timsali” idi.
Aslında Türkiye’nin 1923-45 arası döneminin model ülkeleri çok açık. Almanya, Rusya ve İtalya, Cumhuriyetin 10. Yıl Albümü’nde Hitler’e özel bir yer verilmesi boşuna değil. Birileri kartvizitinde ünvan olarak “führer”i kullanıyorsa, birileri birbirini “yoldaş” diye selamlıyorsa bu boşuna değil.
Falih Rıfkı, resmi ideolojinin önemli kalemşörlerinden biri. Musolini İtalyası’nı “terbiye diktatörlüğü” olarak selamlıyor. “Anadolu yaylalarında ayakları ile şaraplık üzüm ezen Normandiya köylüleri”ni arıyor. (Bakınız; Son Saat)
Açık oy gizli tasnif, tek parti, adayların merkezden atanması, kuvvetlerin tek elde toplanması, Takrir-i Sükûn, savunmasız, savcısız, temyizsiz, bırakın hukuku, kanuna bile tabi olmayan, verdiği kararlar kanun sayılan mahkemeler..
1. Meclis, devleti kuran meclistir. 2. Meclis bir darbe ile iktidarı ele geçiren ve her şeyi tersine çeviren Meclis’tir. Bu darbe geleneği meşruiyetini hâlâ buradan almaktadır. Halkın tercihi ise hep 1. Meclis’ten yana olmuştur. Milletle darbeciler arasındaki rekabet, 1. Meclis’le 2. Meclis arasındaki rekabetin devamıdır. Cumhuriyet; felsefi anlamda siyasi bir tercih değil, rejimi koruma ve kollamakla kendini görevli sayan, durumdan vazife çıkartarak darbeyi hak olarak gören, bu hakkın ifası için darbe şartlarını oluşturmaya çalışanların arasında paylaşılamayan, herkesin, içini kendine göre doldurduğu bir kavrama dönüşmüştür. Kimi içini demokrasi ile doldurmaya çalışırken, kimi cumhuriyetin niteliklerinden bir tartışma başlatarak, demokrasiyi cumhuriyet için bir tehdit gibi göstererek faşizmi çağrıştıran üsluplar kullanıyor. Böyle bir üslupla sağlıklı bir sonuca ulaşmak mümkün değil.
Sağlıklı yönetimlerde silahlı bürokrasi parlamentoyu boykot etmez, iktidarı baskı altına almaz, media’yı tehdit etmez. Cumhuriyet o zaman yücelir.
Cumhuriyeti koruma ve kollama adına yapılan işler Cumhuriyeti zaafa uğratır. Onun içindir ki cumhur, bu işleri yapanları sandıkta ve kamu vicdanında mahkum eder.
Halk/kamu/çoğunluk kendi inancı, dili, kimliği, kültürünü tehdit eden, dönüştürmeye çalışanlara karşı isteksizdir.
Cumhuriyeti yüceltmek istiyorsanız, içini; adalet, barış, özgürlük, insan hakları, hukukla doldurun. Şeffaf, katılımcı ve çoğulcu olun. Gerçekleri gizlemeyin, hesab verebilir, denetlenebilir olmaktan kaçınmayın, özgürlüğü güvenliğe feda etmeyin.
Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi