Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Polemik siyaseti ile gerçek gündem gizleniyor

Polemik siyaseti ile gerçek gündem gizleniyor

Ülkeyi yönetenler sürekli olarak kendilerine kavga edecek bir hedef arıyorlar ve bu hedeflerle sürekli polemik yarışına giriliyor. Gerek içeride gerek dışarıda birileri ile kavga ediliyor. Bir bakıma sanırsınız ki, ülkemiz bir savaş hali yaşıyor. Kısacası polemik siyaseti ile gerçek gündeme bir türlü dönülemiyor. Üzerinde durulması gereken gerçek gündemimiz hususunda bu ülkenin sorumluları öylesine olumlu bir tablo çiziyorlar ki, sanırsınız hiçbir sorunumuz kalmamış, kendi kendimize yeterli hale gelmişiz. Artık dış ticaretimiz artı vermese de açık da vermiyor. Ülkemiz her alanda şaha kalkmış; tarımda, sanayide dışa bağımlılık bitmiş durumda. Çizilen tablo bu. Ama gerçek bu değil, çizilen tablo ile gerçek çok farklı. Bu hususu muhalefet partileri her fırsatta dile getiriyorlar. Söz gelimi ülkemizin gerçek meselesinin bitirilen tarım, yok edilen hayvancılık olduğuna dikkat çekiliyor. Bu arada yatırımların yanlış alanlara aktarıldığı, ülkemizde üreten değil tüketen bir ekonomik yapının söz konusu olduğu, bunun da ülkemizin dışa bağımlılığını her geçen gün daha da artırdığına dikkat çekiliyor.

Üreten değil tüketen bir ekonomik politika uygulanınca ister istemez iç ve dış borç stoku atık sürdürülemeyecek bir noktaya gelmiş durumda. İktidar sahipleri her ne kadar IMF’ye borcumuz kalmadığını tekrarlayarak sanki dış borcumuzun bittiği havasını estiriyor olsalar da işin gerçeği bu değil. Yani IMF’ye borcun bitmiş olması ülkemizin iç ve dış borç batağından çıktığı anlamına gelmiyor. Çünkü alınan borçların faizini ödemek için bütçede 57 milyar ayrılmış durumda. Yani, iç ve dış borç konusunda söylenenler ile gerçek birbirine uymuyor. Kısacası, borç stokumuz her sene bir önceki seneye göre artıyor. Bu bakımdan Türkiye’nin gerçek meselesi üreten değil, tüketen ekonomi modeline bel bağlanmış olmasıdır. Bu gerçeği bir takım polemiklerle halkın gözünden kaçırmak belki mümkündür ama bir süre sonra gemi karaya oturduğunda sanıyorum gerçek gündemi tartışmak hususunda geç kalınmış olacaktır. Hemen belirteyim ki, ülkemizin bir çıkmaza girmesini bu ülkenin hiçbir vatandaşı istemez/istememeli. Ama artık iktidar sahiplerinin de sürekli kavga edecek konular bularak ülke sorunlarını polemiklerle gözden kaçırmaktan vazgeçmeleri gerekiyor.

Yıllarca bir tarım ülkesi olduğumuz söylendi. Bunun da ötesinde kendi kendine yeterli olan bir ülke idik. Şimdi gelinen noktada bitirilen bir tarım, yok edilen bir hayvancılıkla karşı karşıyayız. Bugün pek çok tarım ürününü ithal ediyoruz. Hayvancılıkta da aynı durumdayız. Hayvancılığın gerilemesinde doğu bölgelerimizde teröre karşı sürdürülen mücadelenin etkisi vardır. Ama bu alandaki gerileyişimizi sadece bununla izah etmek başarısızlığı gizlemekten öte gitmez.

Denebilir ki, tarım ve hayvanlıkta bir gerileme oldu ama sanayi alanında yapılan yatırımlar; atılan adımlar tarımdaki gerilemeyi kapatacak noktaya ulaştı, üretiyoruz, kendimizden artanı da satıyoruz. Elde edilen gelir ile de tarımdaki gerileyişimizi ithalat yoluyla kapatıyoruz. Böyle olduğunu söylemek de mümkün değil.

Yani, ülkemizde uygulanan politikalar sebebiyle tarım ülkesi olma özelliğimizi yitiriyoruz ama sanayi ülkesi haline geliyoruz dememiz de mümkün değil. Hâlbuki tarım ve sanayiyi birlikte yürütmek, birinden birini ihmal etmemek gerekiyor. Ülkemiz sahip olduğu imkânlar bakımdan hem tarımda hem de sanayide gerekli gelişmeyi sağlayabilecek durumdadır. Yeter ki yatırımlarımızı doğru alanlara yapalım, bir takım dış engellemelere ve telkinlere teslim olmayalım. Çünkü ülkemizin özellikle sanayileşmesinden Haçlı-Siyonist ittifakı rahatsızdır. Bu sebeple de Türkiye’ye sanayileşmesin, ucuz olarak(!) gerekli malları verebileceklerini söylüyorlar. Bu telkinler ülkemizin uzun yıllardan beri karşılaştığı bir durumdur. Ama bu çemberi kırmak durumundayız. Bunun için de iktidar sahiplerinin muhalefetten gelen her teklif ve eleştiriyi çatışma sebebi yapmak yerine söylenilenlere kulak vermesi gerekiyor. Unutulmasın ki bu ülkede sadece kendileri yaşamıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi