Serdar Arseven

Serdar Arseven

O muhteşem tesiste, “Şehit Anası” da kalabilecek mi?..

O muhteşem tesiste, “Şehit Anası” da kalabilecek mi?..

Haberci arkadaşlarımızın ellerinde birkaç fotoğraf...
“Hafriyat” görüntüleri var...
İki adet de tabela...
Birinin üzerinde,
“F.BAHÇE ORDUEVİ OTEL İNŞAATI” yazıyor...
Tabelanın ortası ‘nedense’ karalanmış!..
O “karanlık bölge”nin alt tarafında da üstlenici firmaların ismi geçmekte:
“Gülgün İnşaat-TİSA İnşaat.”
Diğer tabelaya gelince...
Orada da “Muhteşem Bina”nın fotoğrafı var!..
Öteki tabelada “OTEL” olduğu belirtilen o Muhteşem Bina, bu tabelaya göre ise; “1. Ordu F.Bahçe vardiya PERSONEL YATAKHANESİ”!..

Orası “Otel” mi “Personel yatakhanesi” mi?.. Ne olarak kullanılacak?..
Arkadaşlarımız, takılmış bir kere...
Soruyorlar: Bu nasıl bir personel yatakhanesidir?..
Üstlenici firmalardan TİSA’nın internet sitesinde yer alan şatafatlı döküme göre:
• 23 bin metrekarelik inşaat alanı,
• 145 adet çift yataklı oda,
• 42 adet çift kişilik yataklı oda,
• 26 adet suit oda,
• 3 adet özel daire,
• Restorana ulaşmak için TÜP GEÇİT!!!
• 10 adet asansör!..
• 192 araç kapasiteli otopark...
Böyle uzayıp gidiyor, özellikler...
Hani daha fazla uzatıp da, şu kriz ortamında iştahınızı kabartmış, ruh dünyanızın “Aaaaah ahh!” diyen tarafının galebe çalmasına sebebiyet vermiş olmayalım!..
Özeti şu:
Bir tesis ki...
Hem de bir “ek” tesis ki...
Muhteşem, muhteşem, muhteşem!..

Diyor ki habercimiz:
Böyle “yatakhane” mi olur?..
Otel gibi!..
Ultra lüks bir otel gibi!..
Ya da... “Saray” bu, “Saray” abi!..

Efendim; dağıttık gidiyoruz...
Nasıl dağıtmayalım, “Otel”in ya da “Yatakhane”nin böylesine haşmetli olanını her zaman mı görüyoruz?!!
Adaaam sen de!
Ha “OTEL” ha “Yatakhane!..”
İçinde ben mi kalacam!..
Orasını geç de...
Kaça mal oluyormuş, ondan haber versene!..
Bizim cefakar ekip, sözleşmeye bir göz atmış:
Bedeli: 16 trilyon 310 milyar lira!..
Bu nasıl bir para?.. Az mı çok mu?..
“Karakolları parasızlıktan nakledemiyoruz” beyanından mülhem;
Şöyle de sorulabilir: Para var mı yok mu?..

Almışlar ellerine kağıt kalemi... TOKİ Başkanı, “1 trilyon liraya karakolun kralını yaparım abi” demişti ya!.
Oradan hareketle... 16.31 trilyonu, beheri 1 trilyon olan Karakol’a bölmüşler...
Pardon; karakola değil de, 1’e bölmüşler!..
Ne çıkmış?..
Bir ek “tesis” eşittir:
“Vasati”
On altı adet, “TOKİ” karakolu!..

Bizim arkadaşlar, böyle bir hesapla hazırlamışlar haberi...
“Otel ya da Yatakhane” diyorlar!..
“Karakol’dan önemli mi?..”
“Ki oralarda yaklaşık yirmi yıldır, yüzlerce Aslanımızı yitirdik!..
Ki oralarda PKK terörüne ne kurbanlar verdik!..
Ki, bir de... Adına ‘mali yetersizlik’ dedik!..

Bizim arkadaşlar, Aktütün baskını sonrasındaki “psikolojik ortamın” da tesiriyle bu haberin üzerine bir düşmüşler ki...
Bakın şimdi haberi geldi;
İşi alan müteahhide de girmişler...
Bu arkadaş meğer; CHP’liymiş!..
Efendim; bu durum da tesadüften ibaretmiş!..
Böyle bir haber var ellerinde... Onu da, bu yazıyı hazırlamakta olduğumuz dakikalarda fırına veriyorlarmış!..

Biz bu konulardaki kanaatlerimizi evvelce beyan etmiş idik!..
Yani, ne var bunda?!.
Lüks ise lüks!..
Hatta lüküs!..
Ne olmuş; bugün o binayı bitirirsin, efendim; müsait bir zamanda da ilgili karakolları...
Gün bitmedi ya?..
O otelde ya da yatakhanede...
Veya her neyse, o “muhteşem” tesiste işte, moral depolanacak...
Ve o moral, bittabi ülkenin aydınlık yarınlarının hizmetine sunulacak!..
Bir “Otel” ya da “Yatakhane” eşittir 16 TOKİ karakolu hesabıyla;
“BİR TÜRK DÜNYAYA, BİR OTEL 16 KARAKOLA BEDELDİR!” özdeyişine varmak doğruymuş gibi görünse de... Aslında doğru değildir...
Ya nedir?..
Aslında, ne olduğu da belli değildir!..
“Otel” mi “yatakhane” mi; “doğru” mu “yanlış” mı?..
Amma tuhaf, amma karışık bir yazı oldu... Hani, nereye çeksen oraya gidecek cinsten...
Bari, şu son bölümde netleştireyim meseleyi...
Efendim; bu amaca “hizmet” edecek sorum şu: O muhteşem tesis, (müteahhit beyanına göre) bu yılın sonunda “hizmete” açılacak ya...
Hani diyorum;
Şehit Mehmet’lerin
Anaları, babaları, eşleri, kardeşleri...
Oralarda...
Ve o kıyafetleriyle...
İhtiyaç duydukça kalabilirler mi?..
“Biz buraları kendi keyfimiz için yapmadık, şehit er ve erbaş anaları faydalanamayacak da kim faydalanacak” manasında bir açıklama gelsin ilgilisinden...
Bu muhteşem konfor için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayanları alkışlamazsam ne olayım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi