Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yunan sofistikeleri ile Hint mistikleri arasında..

Yunan sofistikeleri ile Hint mistikleri arasında..

Çinli bir muhalif Amerika’ya kaçmış. Sığınma talep etmiş. Muhaceret bürosunda “Adın ne” demişler, “Hap Şu Ruk” demiş, “Adını değiştirmek ister misin” demişler “Evet” demiş. “Ne olsun yeni adın?” “Hapşu” demiş.

FETÖ’den kaçanların nereye gittiklerini izliyor musunuz, sakın yağmurdan kaçarken doluya kapılmasınlar!

FETÖ dediğiniz ne ki, Biraz Oppus Dei, biraz Moon, az biraz Mormon, biraz Kalvanizm tozu, işte öyle bir şey. CIA’nın, MOSSAD’ın, MI&’in Vatikan’ın mutfağında ne varsa o. Egzotik, “Euroasiya Egzotic Coctail”. Biraz da üzerine Scientology eklediğiniz mi al sana FETÖ.

Bir ara yazmışlardı, ABD’deki “New Age Religio”nın “Türkey” versiyonu için Kayseri işadamlarının sponsorluğunda “İslam Kalvinistleri”ni üreteceklerdi. Bunu yıllar öncesi yazmıştım da, Kayserili duyarlı bir Müslüman telefonla aramış, “Bizim Kayserililer Kalvinist, malvinist bilmez, ama zaten onların, belli bir yoldakilerin çoğu zaten “Galnavizli Müslüman” demişti.

Konyalılar için Mormonistik bir Müslümanlık anlayışı düşünülüyordu. Mevlana ve Şems ilişkisinden çağdaş platonik bir aşk hikayesi damıtmak gibi hayalleri vardı birilerinin. Yunus’tan “Folk İslam” için bir şeyler üretmek gerekiyordu. Maraş, Urfa, Diyarbakır farklı. Sahillerde Behailik örneği bir Müslümanlık öneriliyordu. Hatay ve Tunceli yöresindeki Alevileri Trakya ve sahillerle sentezleyeceklerdi.

Bir anda bu kadar çok Mesnevi yorumcusu nasıl çıktı sanıyorsunuz. Belediyeler de hemen atladılar, bir takım seküler bay ve bayanların bu “aşk” sohbetlerine.

Fatih senaryosu var, Beyoğlu senaryosu da var. Çok çalıştılar çok. İslam çeşitlendirilecekti bir defa. Euro İslam, Türk İslam, Protestan İslam, Katolik İslam, Ortodoks İslam, Liberal İslam, Folk İslam. Bakın bu Folk İslam bizim “muhafazakârlar”ın çok hoşuna gider. Ritüel, seremoni, görsellik, müzik, eğlence, her şeyi sokabilirsiniz bu dine. Liberal İslam oluyorsa Sağcı İslam, Solcu İslam, Sosyalist İslam, Kapitalist İslam niye olmasın!. Bakın İslam kendine hiç bir şey eklenemeyen ve kendinden hiçbir şey çıkartılmayan bir dindir. Kim ona bir şey ekler ya da ondan bir şey çıkartırsa din aradan çekilir, kişi eklediği ya da çıkarttığı ile baş başa kalır. Din Allah, resul ve kitaptan ibarettir. Aynı dine inananlar ihvandır.

Papa da diyor ya, biz din algımızı değiştirdik, siz de değiştirin. Onlar sadece algıyı değil, kitabı da değiştirdiler, o yetmedi algıyı da sürekli değiştiriyorlar zaten. Kendi yapmak istedikleri her şeyi önce peygamberlerine nisbet ediyorlar, sonra da Tanrının merhametine ve affına sığınarak kendilerini aldatıyorlar. Bize de aynı şeyi yapmamızı söylüyor papa hazretleri (!?) zat-ı alileri papa olmadan psikoloğa da gitmiş. Artık papalar da tanrının yeryüzündeki temsilciliğinden sıkılıyor, kimi istifa ediyor, kimi kendini Vatikan’a sıkıştırılmış yalnız bir adam gibi görüyor. Bu arada, güneşin oğlu, kutsal Japon İmparatoru da kendini emekli ediyor. Hiçbiri Gülen kadar dirençli değil.

CHP’liler, ya da genel olarak solcular Yunan sofistikelerinin peşinde, bizim AK Parti ya sağcı muhafazakârların önemli bir kısmı din diye Hint mistiklerinin peşine takılıyorlar. Yaşar Nuri gibi tipler de sağ ve sol arasında pay edilemiyor. Seküler tipler Yunan sofistikeleri ve Hint mistiklerini sentezleyip kendilerine göre bir kokteyl üretiyorlar.

F. Gülen’in toplantılarına peygamberimiz de katılıyordu değil mi? Sadece onlarınkine mi geliyor, katılmadığı kaç cemaat var ki! Buradan kaçanlar ötekine, ötekinden kaçanlar berikine gidiyor, orada onları aynı şeytanın yamağı karşılıyor.

28 Şubat’ta BÇG’nin tezgahladığı Kalkancı tarikatını hatırlayın. Sadece bir tane tarikat örgütlemediler ki, hâlâ da aramızda dolaşıyorlar. Köklü gelenekleri ele geçiriyorlar ya da onların paralelinde yeni oluşumlara gidiyorlar. Bizim tatlı su Müslümanları, kolay cennet hayali peşinde koşanlar hemen oraya koşuyorlar.

Tabi kim böyle bir dine inanır. İşin suyunu çıkartınca, dinsizlik cereyanı almış başına gidiyor. Kimi “Deist” oluyor, kimi “Agnostik”. Kimi “Satanist” oluyor.

Bugün Türkiye’de Müslüman olup da kendini farklı bir cemaat olarak tanıtan 100’e yakın yapı var. Bunların kendi içlerindeki bölünmeleri de hesaba katarsanız 300’ü bulur.

Demem o ki, tek tehlike FETÖ değil. FETÖ’yü örgütleyenlerin elinde başka yapılar da var. FETÖ’yü örgüt olarak çökertseniz de böyle bir teoloji üretildi, burada sahipsiz kalan kalabalıklar gidip kendilerine yeni bir çatı bulacaktır. Memlekette teolojik bir sendrom yaşanıyor, bunu görelim. FETÖ’nün kökünü kurutsanız da, zehirli sarmaşıklar gibi beyinleri kuşatan bu zehirli din telakkisi, dine karşı bir din projesi olarak insanların inanç dünyalarını zehirlemeye devam edecek. Buna çare bulmak da savcının, hakimin, polisin işi değil.

Bir yandan bizi Sufi, Selefi, Şii diye birbirimize kırdırıyorlar, bir yandan DEAŞ, Boko Haram gibi örgütlerle üzerimize geliyorlar. Öte yandan “İslam” ile etiketlenmiş İslam’a karşı yeni bir din üretmeye çalışıyorlar.

Bunlar bu işe bugün başlamadılar. 1946’larla Türkiye bu anlamda ele alındı. Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişte, bir İngiliz ajanını halife ilan ederek bu işi bitirmek istiyordu İngiltere olmadı. İnisiyatif ABD’ye geçti. 

Tek Parti döneminde toplumun din ve tarihle bağı kopartılmaya çalışıldı. Laikleştirilecektik, sekülerleştirilecektik. Din bireysel planda vicdanlara, toplumsal planda mabetlere hapsedilecekti. Ekonomik, sosyal, siyasal hayattan tamamen tecrid edilecekti. Bugün FETÖ’ye yükledikleri görev daha önce CHP’ye verilmişti. Ama olmadı. Lozan hayalleri inkılaplar, istiklal mahkemelerine rağmen gerçek olmadı.

DP geldi, yöntem değiştirildi. İHO’na rejimin izni aslında buradan “TSE damgalı bir din”in misyonerlerini yetiştirmek içindi. Ezanın aslına döndürülmesi, halkı DP’ye kanalize etmek içindi. Düşünsenize bugünkü Cumhuriyet 1953’te İslamlaşmış “Türbe ziyaret adabı” başlıklı haberler yapıyordu. “Ravza-i Muradda bir Gül-i Muhammedi açtı” diye başlık atabiliyordu. “Türk İstanbul’un üstünde İslam’ın mührü camilerimiz”  diye yazılar yayınlıyor, Ayasofya’dan “Cami” olarak bahsediyordu.

Aklınızı kiraya vermeyin, din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin. Şeytan sizi Allah’la aldatmasın. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi