Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Silah ABD’den, saldırı maşalardan

Silah ABD’den, saldırı maşalardan

Yıllardan beri Türkiye terör ile mücadele ediyor, dolaylı olarak da onları silahlandıran, koruyup kollayan ABD ve yandaşları ile mücadele ediyor. Bu gerçeği artık hepimiz görüyor ve biliyoruz. Bu gerçeği siyaseten ülkeyi yönetenler net bir şekilde söylemiyor olabilirler. Ama bu durum gerçeği bilmedikleri anlamına gelmiyor. Suriye ’ye binlerce TIR dolusu ABD silahları sevk edilirken sorumluluk mevkiinde bulunanlar ısrarlı bir şekilde, “Bugün DEAŞ terör örgütü ile mücadelede kullanılacağı iddiası ile PKK ’nın Suriye uzantısıYPG ’ye verilen silahların yarın Türkiye’ye karşı kullanılmayacağını kim garanti eder?” diyerek gerçeği bildiklerini dile getirdiler. Buna karşılık ise bazı ABD’li yetkililer YPG’ye verilen silahların numaralarının kendilerinde kayıtlı olduğunu, yarın DEAŞ ile mücadele sona erdiğinde bu silahları toplayacaklarını söylediler. Sanki çocuk kandırdıklarını sandılar. Bu söylemlerin kendilerini akıllı sanan aptallara ait olduğunu herkes biliyordu. Çok geçmeden, Suriye’de DEAŞ ile mücadele sona ermeden söz konusu silahlar PKK terör örgütü militanları eliyle askerimize ve korucularımıza çevrildi. PKK militanlarının YPG’ye verilmiş ABD silahları ile saldırması aslında sürpriz değildi. Çünkü teröristler yıllardan beri ABD silahları ile saldırıyorlardı.

Önceki gün PKK’lı teröristler Hakkâri’de güvenlik güçlerine pusu kurarak 6 asker ve 2 korucumuzu şehit ettiler. Saldırının arkasından Kuzey Irak’a kaçmaya çalışan grup ile birlikte 53 PKK’lının öldürüldüğü haberi bazı gazetelerde, “ABD silahıyla şehit edildiler”, “YPG’ye verilen silahla vurdular”, “ABD silahlarıyla PKK saldırısı” ve “Askerlerimizi şehit eden PKK’lı hainlerin elinde ABD’nin PYD’ye verdiği AT-4 roketatarları vardı” başlıkları ile verildi. Bu tespit doğru olduğuna göre bundan sonra atılacak adım önem kazanıyor. Şehitlerimizin hesabı 53 terörist öldürülerek sorulmuştur ama bu yeterli değildir. Önemli olan dünkü yazımda da belirttiğim gibi bu maşaları meydana sürenlerden hesabın sorulmasıdır. Aylardan beri terör örgütüne silah sevkiyatı yapılmasının yanlışlığını vurgulayan, buna karşılık söz konusu silahların kesinlikle Türkiye’ye karşı kullanılmayacağı yalanını tekrarlayanlar hiç olmazsa yalanlarının çok geçmeden ortaya çıkmış olmasının utancını yaşamalıdırlar, bu utanç onlara yaşatılmalıdır. Yalan söylemeyi siyaset haline getirmiş olanların utanacaklarını beklemenin de gerçekçi olmadığını biliyorum. Buna rağmen gerekli hamleler diplomatik yollardan yapılmalıdır. Elbette sadece diplomatik yollarla sömürgeci güçleri utandırmak çok mümkün olmasa da mutlaka bir karşı hamle yapılmalı, sadece maşaları cezalandırmakla yetinmemelidir.

Bu karşı hamlenin neler olabileceğini ülkeyi yönetenler herhalde bilirler. Rusya’dan S-400 füze sistemi satın alacağız diye rahatsız olanların devreye hemen NATO’yu sokarak Türkiye’yi rahatsız etmeye çalışmaları karşısında Türkiye’nin de NATO üyeliğini tartışmaya açarak bir karşı hamle yapması mümkün olabilir. NATO üyeliği tartışılamıyorsa ülkemizdeki aslında ABD üssü olmakla birlikte NATO üssü olarak tanımlanan üslerin kapısına kilit vurulması yönünde adım atılması mümkün değil midir? Hatırlanacağı gibi Suriye’de iç çatışmalar başladığında ABD hava savunma sistemini sınırlarımıza kurmak istemiş, buna tepkiler gelince aynı sistem NATO adı altında devreye sokulmuştu. Bu da NATO demenin ABD, NATO üsleri demenin de ABD üsleri anlamına geldiğini göstermişti.

Artık ABD’nin diplomatik sözlerden anlamadığı, bildiğini okumayı sürdürdüğü biliniyor. Laftan anlamayan, eşkıya gibi hareket eden bir emperyal güç ile karşı karşıyayız. Bölgemizdeki terör örgütlerinin arkasında da aynı güç var. Bunun için terörle başa çıkmanın yolu bu emperyal gücün ehlileşmesinden/ehlileştirilmesinden geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi