Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Aklından geçeni kimse duymasın!..

Aklından geçeni kimse duymasın!..

Ülkemizde yoruma açık konularda hukukun eğilip bükülmesi sonucu yasa koyucunun aklının kenarından bile geçirmediği sınırlandırmaların gündeme getirilmesi olağan hale geldi. Sonuç olağan olmamakla birlikte olumsuzluklar, özgürlüklerin sınırlandırılması olağan hale getirildi. Hatta bir defa yorumun ucunu açık bırakınca Anayasa'ya göre yasama yetkisine sahip tek kurum TBMM olmasına rağmen, bu kuruma ortak ve eş kurumlar ihdas edilebilir oldu. Özgürlükleri ve demokrasiyi korumak durumunda olan bir kurum aldığı bir karara yazdığı gerekçe ile yeni Anayasa'nın sadece darbeciler tarafından yapılabileceğini, halkın iradesi ile iş başına gelenlerin bu darbe Anayasalarına ve yasalarına mecbur ve mahkum olduğu sonucuna varılabilmektedir.

Kısacası bir defa ipin ucu kaçmaya görsün kimin yakalayacağı belli olmuyor.

Gelelim başlıkta dikkat çekmeye çalıştığım hususa...

Başörtüsü düzenlemesi ile ilgili yasanın iptal gerekçesinde öylesine bir yoruma gidiliyor ki, şöyle bir mantık ortaya çıkıyor;

Laiklik Anayasa'nın değiştirilemez ilkelerinden birisidir, öyle ise başörtüsü düzenlemesi bu ilkeye aykırı düşmektedir... Yani laiklik ilkesine ters düşecek bir düzenleme mümkün olmayacağı gibi teklif bile edilmesi Anayasaya aykırı düşer... Halbuki anayasada başörtüsünü yasaklayan hiç bir madde yok... Ama olmayan madde zımnen ihdas edilebiliyor... Hem de Anayasa Mahkemesi tarafından.

Tüm bunların demokratik bir anlayış ile izahı elbette mümkün değildir. Ne var ki, bazıları insan hak ve özgürlükleri ile demokrasiyi pek ciddiye almıyorlar. Onlar için varsa da yoksa Cumhuriyetin temel nitelikleri ve bu niteliklerin korunması. Aslında söz konusu olan Cumhuriyet’in temel niteliklerinin tehlikede olduğu gibi bir durum söz konusu olsa belki bu tartışmaların sınırlı da olsa bir anlamı olabilir. Ortada bir tehlike söz konusu değilken bir takım hayali korku tehlikeler üzerine bina edilmiş yorumlarla insanları, daha doğrusu halkın seçtikleri sadece düşünmeye mahkum ediliyorlar... Çünkü, bazı konularda milletin seçtiklerinin düşündüklerini ifade ve teklif haline getirmeleri kendileri için çok ciddi tehlike oluşturabilmektedir.

Bu noktada türban düzenlemesi ile ilgili yasanın iptal gerekçesine sahip çıkan ve memnun olanların CHP olduğu gerçeğini hatırlatmak gerekir. Yani anayasaların sadece darbecilerin oluşturacağı Meclis tarafından yapılabileceğini, başörtüsünün laiklik için ciddi bir tehlike olduğunu bu sebeple de başörtülü öğrencilerin okuma haklarının laikliği korumak adına engellenebileceğini savunan CHP lideri ve diğer yetkilileridir. Bu sebeple de yukarıdan beri izaha çalıştığım gerekçeye alkış tutuyorlar...

Peki böylesine antidemokratik bir yaklaşıma ve yoruma destek veren CHP ile yeni bir sivil anayasa yapılması hususunda mutabakat sağlanabilir mi? Mutabakat sağlansa bile demokratik ve özgürlükçü yeri bir anayasa yapılabilir mi? Demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapılmadan sadece başörtüsü sorununun çözümü değil, özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması söz konusu olabilir mi?

CHP ile mutabakat sağlanamayacağına göre yeni bir anayasa söz konusu olmayacak, bunun sonucu olarak da toplumun yüzde 80'i yüzde 20'lik CHPzihniyetine esir edilmiş olmaz mı?Bu ise azınlığın çoğunluğa tahakkümü anlamına gelmez mi?

Lafı uzatmaya gerek yok. Bu ülkede insan hak ve özgürlüklerine gerçekten inanan ve önemseyen tüm kesimler CHP'ye rağmen bir araya gelerek yeni bir özgürlükçü anayasa yapmak durumundadırlar. Ellerinde bunu sağlayacak çoğunluk vardır. Bu imkana sahip siyasi kadrolar bir yandan bir takım mutabakat arayışlarını bahane ederek hem yeni bir anayasa yapmayıp hem de Anayasa Mahkemesi'nin kararını eleştirmelerinin samimi olabileceğini düşünmek mümkün olabilir mi?
Bu işin artık lafla idare edilecek yanı kalmamıştır... İnsanımız gaspedilen haklarına kavuşmak istiyor... Bunun için AKP'yi iktidara taşıdı. Anayasa değişikliği yapmadan başörtüsü sorununu yasa ile çözmeye kalkan AKP, Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile yasağa bir de hukuki destek sağlamış olmaktadır. Bunun vebali çok ağırdır, vebalden kurtulmanın yolu ise mutlaka yeni bir anayasa yaparak bir takım kurumların Meclis'in üzerinde gibi görünen konumlarına son vermek durumundadır. Yeni bir anayasanın ardından başörtüsü zulmünün sona erdirilmesi için yasal düzenlemeye bile gerek kalmayabilir. Elbette bu çalışmalar yapılırken CHP ve aynı zihniyeti paylaşan bir takım oluşumlar karşı çıkacaktır. Onları kırmamak için toplumun çok büyük bir bölümünün hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına izin verilmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi