Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Parayı veren düdüğü çalar anlayışı

Parayı veren düdüğü çalar anlayışı

Materyalist, bencil, çıkarcı bir anlayışın sahipleri, gücü hak sebebi sayıyorlar, dünyayı yaşanmaz hale getiriyorlar. Sahip oldukları güce dayanarak ülkeleri işgal etme hakkını kendilerinde buluyorlar. Maddenin putlaştırıldığı zihniyetin belirleyici olduğu bir dünyada adaletten, hukuktan, insan haklarından söz etmenin de anlamı kalmıyor. Çünkü gücü ellerinde bulunduranlar insan hakları ve adalet gibi kavramları sadece kendi işlerini kolaylaştırdığı, işledikleri cinayetlere gerekçe yapabildikleri sürece kabul ederler ve sahiplenirler, aksi halde yeryüzünde kendilerinden başkasının bulunmasını istemezler. Kendilerine köle ve ucuz işçi lazım olduğu ölçüde onlara sadece boğaz tokluğuna hayat hakkı tanırlar. Aksi halde bu maddeperestler için bu dünyada var oluşları oksijen tüketmek anlamına gelir. Bugün var olan uluslararası örgütler bu açıdan ele alındığında gerçek maksatları çok rahat görülür. Çünkü hangi gerekçe ile oluşturulmuş olursa olsunlar sözünü etmeye çalıştığım uluslararası örgütler sadece bu maddeye ve güce tapan ülkelerin çıkarlarını korumak üzere oluşturulmuştur. Bu gerçeği görmek, hatta görmek de yetmiyor, gerçek anlamda hakka ve hukuka dayalı örgütlerin oluşturulması için vakit geçirilmeden mazlumların harekete geçmesi gerekiyor. Söz gelimi Birleşmiş Milletler örgütü ile buna bağlı kuruluşları eleştirmek yetmiyor. Bunun etkili olabilmesi için eleştirinin ötesine geçilmesi, bu emperyalistlerin çıkarlarına hizmet eden dünya düzeninin değiştirilmesinin gündeme gelmesi şart. Çünkü eleştirmek, bu kuruluşların sadece sömürgecilere hizmet ettiğini söylemek zulmü sona erdirmiyor.

ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin ardından BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu’nda yaşananların ardından BM’yi cezalandırmak anlamına gelen ABD’nin Birleşmiş Milletler için bütçeden ayırdığı 285 milyon doları kesme kararı alması dikkat çekici değil midir? Böyle bir kararın BM’nin isteğine uymamasının cezalandırılması anlamına gelmez mi? Hani bunlar demokrasi, insan haklarından yanaydılar? Ne oldu? Kendilerine karşı bir karar üzerine niçin bu kadar kızıyorlar? Aslında bu tavrın şaşırılacak bir yanı yok. Onlar gerçek düşünceleri istikametinde tavır sergiliyorlar. Maddeci anlayışları sebebiyle sahip oldukları hiçbir karşılığı olmayan parayı havuç gibi kullanmaya kalkıyorlar. Çünkü hâlâ meydanı boş buluyor, kendi oluşturdukları dünya düzenini en azından şimdilik tehlikede görmüyorlar. Bunun sonucu olarak mazlumların eleştirileri üzerlerinde ciddi bir etki yapmıyor. Etkinin oluşturulabilmesi için oturdukları koltukları sallayacak bir etki şart görünüyor.

Yeni bir dünya düzeninin kurulması, imkânsız değildir. Bunun için Müslümanların birbirlerinin kardeşi olduklarını hatırlamaları ve bu kardeşlik hukukuna göre birlik oluşturabilmeleri yeterlidir. Böyle bir birliktelik hem dünya üzerindeki sömürü ve soygun düzenine son verecek, servetin gerçek sahipleri sefilleri oynarken hem de sömürgeciler o serveti gerçek sahiplerine karşı kullanamayacaklardır. ABD ya da bir başka sömürgecinin sergilediği tavır, işledikleri cinayetler sebebiyle cezalandırılmasının yolu Müslümanların birliğinden geçiyor. Gerçi, bu düşüncemi sık sık tekrarlıyorum ama, bunun sonuçsuz kalmayacağına inancımı koruyorum. Çünkü mazlumların şimdiye kadar sessiz kalmış olmaları bundan sonra kalacakları anlamına gelmez. Bir gün bardağı taşıran son damla ile harekete geçmeleri mümkündür. Önemli olan bunun çok fazla gecikmemesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi