İktidar hırsı bazılarının gözünü kör ediyor olacak ki, sömürgeci güçlerin desteği ile iktidar olmalarına rağmen o noktaya gelişi kendi maharetleri sanıyorlar. Böyle sandıkları için olsa gerek kedilerini o koltuğa oturtanların ihtiyaçları kalmadığında bir gün oradan indireceklerini yerlerine yeni maşayı oturtacaklarını hesap edemiyorlar. Hesap ediyor olsalar da galiba düşünmek istemiyor, koltuklarında ne kadar oturabilirlerse kâr sayıyorlar. Bazı Müslüman ülke liderleri bu gerçeği görebildikleri gün Haçlı-Siyonist ittifakının bir karton kaleden ibaret olduklarını, gerçekte onları güçlü gösterenin bir takım zayıf karakterli kimselerin gönüllü maşalığından aldıklarını görmek istemiyorlar.

Haçlı-Siyonist ittifakına güvenmek, onlardan güç almak yerine kendi insanlarına güvenebilseler İslam dünyasının yeryüzünde belirleyici olacağında hiç şüphe yok. Ancak, maşalar eliyle adamlar İslam dünyasını şekillendiriyor, istedikleri gibi kullanıyorlar. İslam dünyasının zenginliklerini de sömürerek kendi insanlarının refahını artırmakta kullanıyorlar. Böyle olunca da İslam dünyası varlık içinde yokluk çekerken Haçlı-Siyonist ittifakı maddi bakımdan zenginleşiyor. Ülkelerini emperyalist güçlerin zahmetsizce sömürmesine çanak tutuyorlar. Böyle olunca da İslam dünyasının bu tür makam uğruna ülkelerinin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini peşkeş çekenlerden kurtulması gerekiyor. Bunun yolu da İslam dünyasının toplumsal uyanışından geçiyor.

Maşalar olmasaydı, Suudi Arabistan ve Mısır gibi bir takım Müslüman ülke liderleri Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesine destek mesajları gelir miydi? Ya da İslam dünyasında bazı maşalardan destek görüyor olmasaydılar İran’da hareketlenme olur olmaz Trump ve Netanyahu muhaliflere destek verdiklerini açıklama cesaretini kendilerinde bulabilirler miydi? Kısacası, emperyalistleri cesaretlendiren, onları göçlü gösteren İslam dünyasındaki maşalardır.

Bu maşalar eliyle İslam dünyasının gücü iç çatışmalarla harcanarak Haçlı-Siyonist ittifakının İslam dünyasındaki etkisi artırılıyor. Çünkü bir takım terör örgütleri İslam adına ortaya çıkıyor, güya İslam adına hareket ediyor, İslam’ı hâkim kılma mücadelesi(!) veriyorlar, verirken de hedeflerinde Müslümanlar var. Kısacası, Müslümanları katlederek İslam’a hizmet ettiklerini ileri sürüyorlar. Bunun mantıksızlığını göremiyor olmaları düşünülemez. Görmelerine rağmen ihanetlerine kılıf bulmaya çalışıyorlar. DEAŞ denen terör örgütü Irak’tan başlayarak Suriye’yi büyük ölçüde işgal etti. Buralardan da atılınca ABD eliyle bu defa Sina Yarımadası’na taşındı. Bu süre içinde emperyalist güçlere karşı ve özelliklede İsrail’e yönelik bir hareketin içine girmiş değiller. Bu tavırları ile Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin ardından dünyandan tepki yükselmesine rağmen Trump ve İsrail’e destek vermiş oldular. Yani, Müslüman ülkeleri karıştırarak ve Müslümanları katlederek İslam’a hizmet etmenin mantıksızlığını bile bile aynı çizgide yürüyüşlerini sürdürüyorlar. Bu bakımdan İslam dünyasının öncelikli sorunu maşalardan kurtulmak. Her zaman ve her yerde bir takım maşalar hep bulunmuştur ama İslam dünyasında olduğu gibi koltuk uğruna ülkelerini sömürgeci güçlere peşkeş çekenler günümüzde olduğu kadar yaygınlık kazanmamıştır sanıyorum. Gelinen noktada sömürgeciler artık ülkeleri doğrudan işgal etmek yerine bazı maşalarla bu işi yapıyorlar. Ne yazık ki, koltuklarını korumak adına uşaklığı içlerine sindirenler bir gün sıranın kendilerine geleceğini görebildikleri gün sanıyorum sömürgecilerin sonu gelecektir.