Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kahraman taksici UBER’e karşı

Kahraman taksici UBER’e karşı

Yoo, hayır, bu akılla bu mücadeleyi kazanamazsınız. Her UBER şoförüne attığınız yumruk, daha şiddetli olarak size döner, ama bunu görmezsiniz. Dövdüğünüz şoför sizin komşunuzdur.. Her UBER aracına verdiğiniz zararın faturası, sizin sigorta primlerinden ödenir.. Unutmayın keskin sirke küpüne zarar verir.

Sahi siz niye New York’ta, Berlin’de, Londra’da, Paris’te şirket kurup taksicilik yapmıyorsunuz? Ya da oralarda taksicilik yapanlara İslamofobik faşistlerin saldırmaları karşısında ne hissedersiniz?

Haklılığınızı hukuk içinde kalarak, lobicilik yaparak, yargı yoluyla, kamuoyu oluşturarak ispatlayacaksınız, yoksa hükümeti tehdit ederek değil. Sonra arkanızda kimseyi bulamazsınız.

“Kahraman taksici” kardeşim, aklını kullan! Aklımızı kullanırsak, büyüyen Türkiye’de büyüyen bir sektör olursunuz. Kabuğumuzu kıralım, komşu ülkelere, ya da dünyanın başka yerlerine açılalım. Taksi plakası kiralayarak buraya kadar.

UBER müşteri sayısını 1 yılda dörde katlamış. Bu tartışma ile zaten UBER’i duymayan kalmadı. Reklamın iyisi-kötüsü olmaz. İyi bir PR yaptı kavgacı taksiciler üzerinden. 

Sahi UBER’in verdiği hizmeti, siz kendi aranızda şirketleşip niye vermiyorsunuz.. Haberiniz olsun bu iş böyle gitmeyecek. 5 yıl içinde şoförsüz taksicilik yaygınlaşacak. UBER ABD’de şoförsüz taksi hizmeti vermeye başladı bile. Almanya-Hollanda arasında da TIR’lar şoförsüz. Bu yılsonu, DRONOTO geliyor. Yani uçan pilotsuz otomobil. Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal.

Türkiye genelinde 75.000 taksici var. İstanbul’da 20.000’e yakın. Otocenter’da 200-300 plaka çalıştıran bir işletmenin sahibi, son 4 günde taksi plakası fiyatının 100 bin TL düşerek 1 milyon 680 binden 1 milyon 580 bine indiğini açıklamış.

Taksi plakalarını ortalama 1 milyon liradan hesaplasak, 75 milyar liralık bir sermaye gücü var burada.

Siz bu gücünüzle, petrol şirketi de kurarsınız, otomobil fabrikası da, akü de üretirsiniz, otomobil lastiği de. Gücünüzün farkına varmaz da UBER’ci avına çıkarsınız, “av” olursunuz.

Ya hu, taksiciler, 75.000 kişi ailesi ile şoförü ile birlikte 3 milyon aktif nüfus demek. Eğer telefonlarınızı tek merkezden alacak olsanız, ya da TaxiCELL yapsanız inanılmaz bir tasarruf sağlarsınız. Birlik olur minibüs, halk otobüsü, rent a car işletmesi, servis işletmesi de yaparsınız holding olursanız. Teşvik alırsınız. Muafiyet alırsınız. Daha fazla kazanırsınız, dünyaya açılırsınız. Yoksa “şoförsün, şoför kalırsın”. Ama okumadan olmaz, eski köye yeni adet getirmeden olmaz, burnunun dikine giderek olmaz. Hesap vermiyorsanız, hesap soramazsınız. Beysbol sopası ile bu işi başaramazsınız Ama unutmayın, iki günü birbirine eş olan aldanmıştır.

Niye piyasadan otomobil alırsınız ki, herkes talebini bildirsin, siz herkese istediği model, istediği renk, özel yapım taksiyi, özel fiyattan satabilirsiniz. Hem de istediği taksitle. Bu kadar büyük bir topluluk sıradan bir müşteri gibi davranıyor. Durak kavgası, müşteri kavgası, plaka sahibi-şoför kavgası ile bu iş olmaz.

e-Taksiyi de siz işletebilirsiniz. Yarın gelecek olan Dronoto’ların, şoförsüz taksilerin mevzuatı için şimdi de hukukçularla oturup çalışmayacak olursanız, yarın şikâyet etmenizin bir değeri olmayacak.

Hadi, ayda 1000 lira tasarruf edin ve yeni milli otomobil fabrikasının birkaç ortağından biri de siz olun. Ayda 75 milyon yılda 1 milyara yakın para toplarsınız. İster bu para ile otomobil alın 2 yıl sonra, ister fabrikanın ortağı olun. İstiyorsanız, vermesini de bileceksiniz.

Bu işler bağırıp çağırarak, şikâyet ederek olmaz. Yarın o plakalar elinizde kalacak. Şoförler işsiz kalacak. Elektrikli otomobiller, günde 10 lira elektrik tüketiyor. Peki, bizim taksiciler elektrikli otomobiller için taksi duraklarında şarj istasyonları için üniversiteler, TÜBİTAK ile bir ARGE çalışması yapıyorlar mı? Bir vakıf kurup, motor, mekatronik mühendisliği alanlarında lisans, yüksek lisans, doktora öğrencilerine burs veriyorlar mı? Hukuk fakültesinde bu sektörle ilgili doktora yapacak hukukçular yetiştiriyorlar mı?! Yok değil mi? O zaman bu kadar büyümeyecektiniz. Büyüyen Türkiye’ye ayak uyduramayan sektörler zarar edecek. Hayat boşluk kabul etmez. Sizin yapmadığınızı/yapamadığınızı başkası gelir yapar.

5 sene sonra “devlet bize bir çözüm bulsun, batıyoruz” diye şikâyet etmeyin. Şimdiden tedbir alın. Bugün çözümsüz değilsiniz. Yarın için bugünden tedbir almazsanız, o gün geldiğinde şikâyet hakkınız olmaz.

Buyurun basında tartışın bu konuyu. Odalarınız var, STK’larınız var, tartışın bu konuyu. ARGE merkezleri kurun. Bu kadar taksicisiniz, tecrübelerinizi birleştirin, hava yastıkları nasıl olmalı mesela, otomobillerde ne eksik, ne yetersiz, şikâyet etmeyi bırakıp çözüm üretelim. Patent üretelim. Karanlığa küfretmeyi bırakıp, bir mum yapalım.

Mesleğin onurunu yükseltmek için disiplin ve onur kurulları oluşturup, “Meslek milliyetçiliği” yapıp, meslektaşımızı haklı çıkartmak yerine, “Müşteri velinimetimdir” anlayışı ile müşteri haklı ise meslektaşını cezalandıran, hatta meslekten men eden “ahlaki” ölçüler getirmeliyiz.

Genç taksiciler, açık üniversiteden bir iki fakülte bitirebilir bu arada. Bir-iki dil de öğrenebilir. Boş zamanlarda okumak için bir iki kitap da alabilir.. Gelecekte ayakta kalacak olanlar onlar.

UBER’e beysbol sopası ile değil, akılla karşı çıkarsanız, gidip Amerika’da şirket kurar, başarılı olursanız bu mücadeleyi kazanırsınız.

Taksicinin UBER öfkesi, işportacının Alibaba öfkesine benziyor. Alibaba 1 dolarlık telefon kılıfını Çin’den evinize gönderiyor ve günlük cirosu ortalama 10 milyar dolar. Yenidünya böyle bir dünya.

Öfkeyle değil, akılla ve hikmetle direneceksiniz..

Bakalım bu mücadeleyi kim kazanacak! Şunu biliyorum, Allah cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmeyecek. Cephede cesaretimiz ve zekâmızla, Allah’ın yardımı ile kazandığımız zaferi, piyasada bilgi ve hikmetle kazanacağız. Ümitsiz değilim ama çok çalışmamız gerek. İş işten geçmiş değil ama geçen zaman aleyhimize. Gelecek günlerin geçen günleri aratmasını istemiyorsanız elinizi çabuk tutun. 

Gölden çıktık denize, şimdi okyanuslara açılacağız. Diyorsunuz ki, biz yüzme bilmiyoruz, taka da dayanmaz. O zaman yüzme öğrenin ve teknenizi güçlendirin, yoksa batacak ve boğulacaksınız. Ya da köyünüze geri dönün. Selam ve dua ile.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi