Mustafa Karaalioğlu

Mustafa Karaalioğlu

Esad kaldığı sürece YPG gitse ne değişir?

Esad kaldığı sürece YPG gitse ne değişir?

Suriye’deki son gelişmeler; yani Esad rejiminin kural tanımaz etnik/mezhepsel katliam düzeninin devam ediyor oluşu, YPG probleminden daha ziyade dikkatimizi çekiyor mu acaba? Yoksa Rusya-İran yakınlaşmamızın rüzgarıyla bunu görmezden gelmeyi mi tercih ediyoruz?

Dikkatimizi çekmiyorsa çeksin, görmezden geliyorsak görelim...

Türkiye, Suriye krizinde çözüm için daha en baştan Esad rejiminin gidişi yönünde bir karar aldı ve bugüne kadar bazen yüksek, bazen düşük dozda tepkilerle bu pozisyonunu resmen hiç değiştirmedi. Süreç içinde sahadaki politikalar şu veya bu nedenle aksamış olsa bile Esad’sız Suriye hedefi hala doğruluğunu korumaktadır. Hem bu ülkenin Sunni-Arap çoğunluğunun geleceği ve geri dönüşlerinin mümkün olabilmesi, hem de Türkiye’nin güvenliği için Esad’ın görevden ek çektirilmesi zaruridir. Esad görevde kaldığı sürece 8 milyonu aşmış bulunan mecburi nüfus hareketi eski yerine dönemeyecektir.

***

Hatta, yakın dönende Halep’te, şimdi de Doğu Guta bölgesindeki düzenli katliamlar göstermektedir ki Esad, Sünni nüfustan olabildiğince arındırılmış bir Suriye hedefinde karar kılmıştır. Yine baştan beri katliamlara karşı insani ve ahlaki tepki gösteren Türkiye’nin Astana süreci baskın gelse bile Esad rejiminin işine yarayacak bir tavra mahkum olması düşünülemez. 3 milyona yakın mülteciyi barındıran bir ülke olarak Suriye rejimiyle yakından ilgili olmak da bir zarurettir. O noktadan bakacak olursak Esad, Rusya ve İran teminatıyla giderek şımarmakta ve geleceğini garanti altına almış olmanın rahatlığını politikalarına yansıtmaktadır. Esad kaldığında Türkiye’nin Suriye sınırı, YPG’den arınsa bile huzur bulamayacak demektir. Türkiye’ye rağmen görevde kalabilmiş bir diktatörle komşu olmanın siyaseten ne demek olduğunu bir kez daha düşünmek zamanıdır.

“Esad giderse yerine kim gelecek” sorusu da artık anlamlı değildir zira, Esad’ın başta olduğu şu andaki durumda da ülkesinin en az 7-8 bölgesinde merkezi otorite kaybolmuş durumdadır. Yani, Şam’da güçlendirilmiş olmasına rağmen ülke genelinde geri kazanma ihtimali olmayan lokal otorite kayıpları bulunmaktadır.

Kim aday olursa olsun “biraz serbest bir seçimde bile” Esad’ın kazanma şansı yoktur. O halde bu imkansız liderliği sürdürmenin ve Esad’a katlanmanın da gereği yoktur. İş başında kalmaya devam ederse sadece daha fazla katliam ve daha çok nüfus hareketi olacaktır. Esad kaldığı sürece Suriye huzur bulamayacaktır. Suriye huzur bulamadıkça da Türkiye terör ve göç tehdidi altında kalacak demektir. 

***

Bugün Afrin ve devamında Menbiç üzerinden YPG terörüne karşı mücadeleye odaklanmış olmamız da Türkiye için temel ve kalıcı sorunun hala Esad olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Esad iş başında olduğu sürece Türkiye’nin Suriye kaynaklı sorunları devam edecek ve büyüyecektir.  Bu o kadar yüksek bir risk içeriyor ki Rusya’nın bile bir sonraki adımda bu enstrümanı kullanma ihtimali gözden kaçırılmamalıdır. Sonuçta Suriye rejimi denilen şey, dünya olup biteni izlerken Putin tarafından altın tepside Esad’a sunulmuş bir kanlı zafer kupasından başka bir şey değildir.

Esad’ın varlığı her zaman, bölgeye yönelik destabilizasyon üretebilecek bir potansiyeli temsil etmektedir. Öncelikler değişse bile, YPG’den kurtulmak kadar Esad’dan kurtulmak vizyonunu canlı tutmak şarttır.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Karaalioğlu Arşivi