Elif Nisa

Elif Nisa

Elçiye İtaat-II

Elçiye İtaat-II

İslam, Kur'an’da anlatılan dindir. Kur'an’daki hükümler dışında İslam’ın bir hükmü yoktur. Haram ve helaller Kur’an’da açıkça bildirilmiştir. Peygamberimiz(asm)’ın da buyurduğu gibi; “Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hiçbir şeyi unutucu değildir.” (Ebu Davud k, etime, 39; Tırmizi k, Libas, 6; İbni Mace k, etime, 60; El Müracaat, syf 60)

 

Allah, Kur’an’ın yeterli olduğunu ve sadece Kur’an’dan sorulacağımızı bildiriyor. Haram olan tüm hükümler Kur'an’dadır. Kur'an’da haram olmadığı yazmıyorsa helaldir. Detaycılık İslam öncesi dönemden beri gelen bir müşrik geleneğidir. Kur’an dışı helal/haram arayanlar, dini zorlaştırıp kendileri de dini yaşayamayacak hale geliyorlar.

 

“Kur'an ile çelişmeyen sünnet güzeldir. Mesela yemeğe suyla başlamak sünnettir ve faydalı bir güzelliktir. Yemekten önce el yıkamak sünnettir ve doğrudur. Peygamberimiz gül yetiştiriyordu ve sürekli yanında gül kokusu taşıyordu, bu da bir güzelliktir. Sakal sünnet ve güzel ama farz değil. Sakalını kesenin öldürülmesi diye bir hüküm kabul edilmez. Sünnet ibadet değildir. İbadet Allah’ın emridir, Allah’ın emrine emir eklenmez. "Allah, aramızda hüküm verenlerin en hayırlısıdır." (Araf Suresi, 87) Allah bir konuda hüküm verdiğinde onu kabul etmek ise kulluğun en önemli vasfıdır.”

“Karanlık bir ruhu İslam’a taşımak isteyenler, ne yaptıklarının farkında değiller. İslam’ın güzel ruhunu yok etmeye çalıştıklarının ve Müslüman toplumlarına büyük zarar verdiklerinin, onların neşelerini, zevklerini, yaratıcılıklarını aldıklarının farkında değiller. O köhne dünyanın içinde dinin yaşanabileceği telkinini veriyorlar. Oysa ne dini gereği gibi yaşıyorlar ne de İslam’a hizmet ediyorlar. Yalnızca İslam dünyasına, kargaşa, kavrukluk, karanlık ve ruhsuzluk getirmeye çalışıyorlar. Kuran’dan uzak bağnaz mantığı yaygınlaştırıyor ve insanları gerçek İslam’dan uzaklaştırdıkları için İslam’ı da sevgisiz bir nefret dini gibi göstererek aslında bütün dünyaya zarar getiriyorlar.” (http://www.islamahizmet.com/)

Kur'an, Allah’ın elçisi Hz. Muhammed(asm)'ın getirdiği Allah’ın mesajıdır. Peygamberimiz’in hayatı boyunca tüm çabası da bu mesajın kılavuzluğuyla insanlara rehberlik etmekti. Kur'an’a iman eden her Müslüman, elçisi olan Hz. Muhammed(asm)'a itaatin gerekliliğini bilir. Ondan bize miras kalan yegâne kaynak Kur'an’dır. Kur'an’ı dinin kaynağı olarak kabul edip otoriteyi Allah’ın Kitabına vermek; hem mesajın sahibi Allah’a, hem mesajı getiren elçiye itaat etmektir. Allah’ın mesajına uymak; hem göndericisi Allah’a, hem getiricisi elçiye uymaktır. Allah’a, Kur'an’a ve elçiye itaat birbirinden ayrı düşünülemez. Hükmün Sahibi TEK'tir. Allah bu konuda hükmünü çok açıkça vurguluyor ve Resulüne emrediyor;

 

De ki: "Ben, gerçekten Rabbimden kesin bir belge üzerindeyim, siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele ettiğiniz (azap) yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O, doğru haberi verir ve O, ayırt edenlerin en hayırlısıdır." (En'am Suresi, 57)

 

Allah neden Kur'an ile dini yarım bıraksın? Neden -haşa-noksan kalan kısmını doğruluğundan emin olunamayan beşerî kaynaklarla tamamlanmasına müsaade etsin?

 

Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır. De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah'ı inkar edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır." (Ankebut Suresi, 51-52)

 

Müslümanlar, İslam'ı Kur’an'a göre yaşarken modern, neşeli, estetik sahibi ve kültürlü insanlardı. Ne zaman bağnazlık İslam âlemine hâkim oldu sanata, bilime ve kadına düşmanlık başladı. Hurafeler temizlenmeden de bu durum düzelmeyecek gibi görünüyor. Uzun bir süreçte bu hale gelen bir zihniyet var. Bunu görmezden gelmenin, kınamanın ve yakınmanın haricinde, fiili olarak bu zihniyete karşı fikri mücadele etmeyen herkesin bu zihniyetin gelişmesinde payı var. Dinlerle alakası olmayan, bilimi dinden çıkmak, sanatı haram, kadını ise yarım akıllı olarak gören bağnaz zihniyet ortadan kalkmadıkça bunlar yaşanacak. Kınamak tarihte hiç bir sorunu çözmedi, mücadele etmek gerekiyor. Çünkü bu zihniyeti kendi çıkarları için besleyen, kapsamlı ilişkileri ve karanlık bağları olan, oldukça etkili propaganda araçlarına sahip ve çok profesyonelce mücadele eden bir ‘oluşum’ bulunuyor.

 

Söz konusu zihniyetin din adına yaptığı uygulamalara şahit oldukça, bunun İslam olduğunu zanneden insanların kalpleri dinden soğuyor. Birçok insan da büyük bir yanılgıya düşerek İslam’a karşı düşmanlık besliyor. Bağnazlık ortamı hazırlıyor, kimi çevreler de kasıtlı olarak, “işte Müslümanlar böyledir, size hayat hakkı tanımazlar, onlar sizi yok etmeden siz onları yok edin” gibi hipnoz yöntemleri uyguluyorlar.

 

Bu sisteme çözüm; Kur'an’ı ve gerçek Müslümanlığı ön plana çıkarmaktır. Kur'an bize zorluk yüklemiyor; bize sevinç, özgürlük, rahatlık, barış ve dostluk getiriyor. Üzerimizdeki zincirleri indiriyor, yollarımızı açıyor. Bizi barış yurduna, kardeşliğe ve sevgiye davet ediyor.

 

Bağnazlığın meydana getirdiği tahribat, özellikle de gençlerin dine uzak kalmasına sebeptir. Bu anlayıştan kurtulduğumuzda, insanlar huzuru İslam'da bulacaklar. Geleneklerle yaşanan dini, Kur'an'ı kıstas alarak sorgulamak öze dönüştür, dünyaya sevinç, ferahlık, kalite ve sanat anlayışı getirecek olan Asr-ı Saadet'e dönüştür. Kazançlı çıkacak olan yine yüce dinimizdir.

 

Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir. (Zümer Suresi, 18)

 

Kur'an sevgiyi, şefkati, kardeşliği, birliği, barışı öğütler, tüm güzelliklerin takdir edilmesini ister, sanatı, bilimi teşvik ederken, onlar için bu öğütler öfke sebebi oluyor. Kur'an'ın tarif ettiği mümindeki ruh kalitesi, derinlik, akılcılık, modern ve sevgi dolu özellikler, bu kesimin inançlarına ters düşüyor.

 

Hadislerin sağlamasının Kur’an ile yapılması ve Kur’an’a uygunsa alınması konusundaki yazılarımı, Kur’an’a değil kendi mantığına göre yorumlayarak, “hesabınız çetin olsun” diyerek beddua eden bir okura sadece acırım. Müslüman, din kardeşi için dua eder. “Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız” buyurmuyor mu Peygamberimiz(asm)? Mantık çöküntüsü ile yapılmış bu eleştirilerin cevapları aslında yazılarımda var. Ayrıca bir cevabı da hak etmiyordu. Hakaret, iftira ve bedduaya ben yine de dua ile cevap veriyorum; Allah basiret, feraset ve hidayet versin. Dünyadaki son nefesimize kadar Kur’an ile yaşamayı nasip etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi