Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Yüzde 10 barajını korumak ilkeli olmak mı?

Yüzde 10 barajını korumak ilkeli olmak mı?

İktidarda olanların daha önlerinde 18 ay gibi bir süreleri varken, baskın seçim kararı almaları ilkeli hareket etmek anlamına mı geliyor? Bir yandan yüzde 10 barajını koruyarak, ittifaka girerek söz konusu barajı sıfırlamaya hukuki bir zemin hazırlamak hangi ilke ile izah edilebilir? Siyasete ilkelerin hâkim olması gerçekten iktidar yandaşları tarafından samimiyetle savunuluyorsa o zaman baskın seçim kararına karşı çıkmaları, yüzde 10 seçim barajının muhafaza edilmesinin adil olmadığını söylemeleri gerekmez miydi? Gerekirdi ama söylemeleri mümkün değildi. Çünkü görünen o ki sahibinin sesi olmayı kabullenmişler… Hatta sahibinin sesi olsalar yine ilkeli hareket etmiş olacaklar ama bunlar kraldan fazla kralcılığı çıkarlarına daha uygun görüyorlar.

Her ne ise, belli ki, siyasi hayatımızda benzer nalıncı keseri gibi hep kendilerine yontma çoğunluğu elinde bulunduranların yaptığı iştir. Bunun yadırganacak yanı bu bakımdan yoktur. Ancak, görünen o ki, bu seçim kampanyasında bazı çevreler oluşturulan dörtlü ittifakı ilkesizler ittifakı olarak nitelendirerek kendi tuttukları tarafın ilkesizliğini gizlemeye çalışıyor olsalar gerek. Bunu da seçim stratejisi olarak kullanıyorlar. Eğer, bu tür ilkesizlikler ilke haline gelmiş, öyle takdim edilerek milletten oy alınabilse bile ortada bir samimiyetsizlik var demektir ki bunun kokusu bir gün mutlaka çıkar. Bu bakımdan seçimlerde ittifakları ilkesizlik olarak takdim edenler buna inanıyorlarsa önce ittifak ile seçim barajının sıfırlanmasının önünü açanlardan bunun hesabını sormaları gerekir. Elbette bu hesap sorma gücünü kendilerinde bulabiliyorlarsa.

Bu ülkede ikili görüşmelerde hangi siyasi partiye mensup olursa olsun insanlar yüzde 10 seçim barajını yüksek buluyorlar... Buna MHP ve AK Parti taraftarları da dâhil… Çünkü yüzde 10 barajı 12 Eylül 1980 darbesinin bir ürünüdür. O zaman bu yüzde 10 barajını getirenler yönetimde istikrarın sağlanması için ikili bir sistemiöngörüyorlardı. Bir bakıma çok partili hayatın istikrarsızlık getirdiğini, bunun için ikili, en fazla üçlü bir partinin olduğu sistemi savunuyorlardı. Yani, darbe ürünü bir düzenlemeyi muhafaza edenleri ilkeli olmakla nitelendirenlerin kendi kendilerini sorgulamaları gerekir.

Bunun da ötesinde başkanlık sistemini esas alan anayasa değişikliği referandumu kampanyasında gelecek sistemin koalisyonlara son vereceğini, artık siyasi istikrarsızlık yaşanmayacağını savunarak anayasa değişikliğine oy verilmesini istediler. Ne var ki, daha sistem hayata geçmeden iktidar partisinin hiç de ihtiyacı yokken ittifak adı altında koalisyon oluşturuldu. Böyle olunca da ister istemez karşı bir ittifak gündeme geldi. Hâlbuki yüzde 10 barajı toptan kaldırılmış olsaydı MHP de AK Parti ile ittifak oluşturma ihtiyacı duymayabilirdi. Çünkü kulislerde MHP barajın altına düştüğünü gördüğü için ittifak oluşturduğu ısrarlı bir şekilde ifade ediliyor.

Kısaca oluşturulan dörtlü ittifaktan rahatsız olanlar bu ittifakı ‘zoraki nikâh’, ‘benzemezlerin ittifakı’ ya da ‘ilkesizler ittifakı’ olarak nitelendirenler bugün ortaya çıkan manzaranın sorumlusu bundan şikâyetçi olanlar olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu bakımdan ilkesizlik suçlamasını yapanlar öncelikli olarak kendi tuttuklarının ne ölçüde ilkeli davrandıklarını, özellikle dış politikada sergilenen tutarsızlıkları gözden geçirmeleri gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi