Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

BM, ABD vetosu sebebiyle kınayamıyor, AB kınamıyor

BM, ABD vetosu sebebiyle kınayamıyor, AB kınamıyor

İsrail ve ABD’nin laftan anlamadığını, anlamayacağını biliyorum ve bunu her fırsatta dile getiriyorum ama ne yazık ki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Filistin’de yaşananları araştırma komisyonu kurulmasını ABD veto ederek devre dışı bırakıyor. Aynı konuda AB’nin de ortak bir kınama açıklaması yayınlayamadığını görüyoruz. İsrail’e yönelik atılan her adım BM’de ABD tarafından veto edilerek engelleniyor. Bir başka ifadeyle İsrail her ne yaparsa yapsın ABD’nin güvencesi altında olduğu dünyada adaletin bu Haçlı-Siyonist ittifakından beklemenin anlamsız olduğunu görmeyen kaldı mı? Diyebiliriz ki, artık BM’nin yapısını eleştirmenin de anlamı kalmadı. Çünkü işin başında bu örgüt Haçlı ve Siyonistlerin çıkarlarını korumak adına oluşturulmuş durumda. O zaman BM’Ye yönelik eleştirilerin ve Avrupa Birliği’ne girmeyi nihai hedef olarak ilan etmenin manası yoktur. Bu bakımdan BM’ye karşı bir oluşuma ihtiyaç var ve acilen bu konuda harekete geçilmesi şart. Bu yapılmadan her fırsatta BM ve AB’ye eleştiri yöneltmek havanda su dövmekten öte bir mana ifade etmiyor. Çünkü eleştiriler yanlışların düzeltilmesini sağlamıyor. Sonuçsuz kalan eleştiri ve kınamalardan vazgeçerek öncelikli olarak bu örgütlerden adalet beklemekten vazgeçmek, onların kapısını terk etmek gerekiyor. Özellikle de ABD’nin yaptıkları karşısında İngiltere ya da bir başka Batılı ülkeden soruna çözüm beklemek de anlamsızdır.

Çünkü İsrail’in Gazze sınırındaki protestocuları katletmesi sonrası her zaman olduğu gibi gözler BM Güvenlik Konseyi’ne çevrildi. Ancak ABD, BM Raportörü’nün, “İsrail savaş suçu işlemiş olabilir” demesine rağmen konseye getirilen ve olayların soruşturulmasını talep eden tasarıyı veto etti. Yani ABD olayların soruşturulmasını bile içine sindiremiyor. Bu bakımdan Filistinlilere yönelik İsrail katliamının birinci derecede sorumlusu ABD olaylarla ilgili soruşturma açılmasını engelleyerek kendi suçunun ortaya çıkmasını da engellemiş oluyor. Avrupa Birliği’nden ise bazı münferit açıklamalar dışında ortak bir kınama gelmedi. Bu tutum da gösteriyor ki, İslam ve Müslüman düşmanlığında AB ülkeleri de İsrail’in safında yer alıyorlar.

Bu noktada BM’nin işlevsizliği, AB’nin ise ister çaresizlikten ister İsrail yandaşlığı sebebiyle bir yaptırımı düşünmemesi bir yana bir kınama bile yayınlayamayarak sadece taraflara itidal çağrısı ile yetinmesi  karşısında İslam dünyasının harekete geçmesi, kendi başının çaresine bakması gerekiyor. Öncelikli olarak neler yapılabileceği tespit edilip o yönde adımlar atmak şart. Yoksa her fırsatta dünyanın beşten büyük olduğunu söyleyerek BM’yi kontrollerine almış olan ülkeleri insafa getirmek mümkün değil. Bu gerçek yüzlerce kere görüldü. Öte yandan AB’nin de bir Hristiyan Birliği olduğunu unutmak ya da görmezden gelmek de bu gerçeği değiştirmiyor.

Haçlı ittifakının İslam düşmanlığı sadece Filistinlilere yönelik İsrail katliamı sebebiyle ortaya çıkmış değil. Yıllardan beri İslam ülkelerini bazen işgallerle, bazen de darbeler yoluyla kontrolleri altına alanların ABD ile AB ülkeleri olduğu hatırlandığında oynanan oyunun açıktan sergilendiği görülüyor. Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımakla ortamı geren ABD’nin kısa bir süre önce de İran ile imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklaması da aslında benzer anlayışın tezahürü idi. Trump, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladığı gün İsrail, Suriye’de bazı mevzileri vuruyor, adeta gövde gösterisi yapıyordu. Tüm bunlar karşısında hâlâ Haçlı-Siyonist ittifakına karşı ortak cephe oluşturulamamış, adalet ve barışın sağlanması zalimlerden bekleniyorsa söyleyecek söz kalmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi