Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Temizlersen kral olursun!..

Temizlersen kral olursun!..

Suudi Arabistanlı muhalif bir gazetecinin öldürülmesi gündemde birinci sıradaki yerini koruyor. Her ne kadar öldürülüp öldürülmediği konusunda emniyetçe yapılmış kesin bir açıklama olmamakla birlikte Trump, Kaşıkçı’nın kesin öldürülmüş olduğunu söylediğine göre öldürüldüğü haberini doğru kabul etmek gerekiyor. Çünkü bize göre ABD istihbaratı en az Suudi istihbaratı kadar Kaşıkçı olayının baştan beri içinde görünüyor. Olayın arkasında ABD’nin olduğunu Pompeo Suudi Arabistan’dan ayrılmadan hemen 100 milyon dolar paranın bölgemizdeki terör örgütlerinin silahlandırılması için ABD’ye ödenmiş olması bile bu işin içinde geleceğe dönük bir takım planların olduğunu gösteriyor.

Yazımın başlığı bir gazetemizde ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Suudi Arabistan ziyareti sırasında prense söylediği ileri sürülen ve gazetede başlık yapılan, “Temizlemezsen kral olmazsın” cümlesine dayanıyor. Böyle bir söz söylenmiş ise olaya tersinden bakıldığında Kaşıkçı’nın öldürülmesi Suudi Prens Selman tarafından temizlenmezse, yani bir bilinmezliğe terk edilmeze ileride kral olması mümkün değilmiş.

Bu cümle dikkatli bir şekilde okunduğunda pek çok anlam çıkıyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Prense, ‘Temizlemezsen kral olamazsın’ demiş ise bundan Suudi krallarının eskiden İngiltere tarafından belirlendiği gibi şimdilerde de ABD tarafından belirlendiğini söylemek yanlış olmaz. Yine bu cümleden Kaşıkçı olayının ardında ABD’nin olduğu ve ABD ile Suudi prensin bu olayda birlikte çalıştıklarını söylemek de yanlış olmaz. Bu arada Kaşıkçı’yı katleden katil ile ilgili olarak aynı gazetede, “Kasabı İngilizler eğitmiş” başlığı altında yer alan haberde ise Ortadoğu söz konusu olduğunda ABD-İngiltere ortaklığının sürdüğünü gösteriyor.

Derdim Kaşıkçı olayı ile ilgili bir takım varsayımlar ileri sürmek değil. Bu olayın eninde sonunda ortaya çıkacağını düşünüyorum. Ancak, tüm İslam dünyasının sanki ABD’ye mecburmuş gibi bir havanın estiriliyor olmasını, özellikle de İslam ülkelerinde bir takım darbeler ve doğrudan müdahaleler ile ülkelerin kimler tarafından yönetileceğinin belirleniyor olmasının Kaşıkçı olayı sanki son halkasını oluşturuyor. Bu ise tüm Müslümanlar olarak onur kırıcı değil mi? Bu onur kırıcı eylemler karşısında hâlâ Müslümanların birbirleri ile uğraşıyor olmalarının daha fazla geç kalmadan bir muhasebesinin yapılması gerekmiyor mu?

Bu zilletten kurtulmak için bir an evvel harekete geçilmediği takdirde İslam dünyası bir takım kukla yöneticilere teslim edilmiş olmayacak mı?

Bu noktada ABD’nin artık Fetullah’ı iade etmeyeceği, öte yandan Irak’tan sonra Suriye’de de Kürt devleti kurmakta olduğu düşünüldüğünde Pompeo’nun, Suudi prense Kaşıkçı’nın ortadan kaybolması ile ilgili olarak, “Bu işi temizlemezsen kral olamazsın” demesi bölgemize yönelik adına ister Büyük Ortadoğu Planı densin ister bir başka adla anılsın bir büyük planı gözler önüne sermiyor mu? Bu gerçek bilinirken hâlâ ABD’nin müttefikliğinden söz edilmesinin anlaşılması güçleşmiyor mu? Tüm bunları belki yüzlerce kez dile getirmeye çalıştım, bu büyük oyuna karşı İslam ülkelerinin birlik oluşturması mecburiyetine, bu zilletten kurtulmanın başka yolu olmadığına dikkat çekmeye çalıştım/çalışıyorum. Bizim elimizden bundan başka bir şey gelmez. Ancak, uyarı görevimizi yapmış oluyoruz diye düşünüyorum. Aslında İslam dünyasının er ya da geç bu gerçek etrafından toplanacağına dair ümidimi koruyorum. Gönül bu gerçeğe ulaştığımızı görmeyi arzu ediyor. Bunun içindir ki, Erbakan Hocamızın mücadelesini 40 yılı aşkın bir süreden beri sürdürüyoruz. Çünkü sömürüden kurtulmanın yolunun İslam Birliği’nden geçtiğine inanıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi