Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Atatürkçülük üzerinden darbe hevesleri

Atatürkçülük üzerinden darbe hevesleri

Son günlerdeki provokasyonlar, Atatürk heykellerine çarşaflı kadının balta ile saldırması falan… Diyanet İşleri Başkanının Kadir Mısıroğlu’nu ziyaretinin üstüne çullanmalar filan… 

Havada provokasyon kokusu var. Havada TSK içinde hala gizlenen FETÖ’cüler ile Kemalist cunta heveslilerini ortak harekete geçmeye zorlayan kışkırtmalar, tahrikler var. 

Biz bu havayı daha önceki darbe dönemleri öncesinde hep gördük, hepsinde gördük. 

15 Temmuz hain darbe girişimine milletin verdiği destansı cevap ortada iken birilerinin hala darbe heveslerini ortaya dökmeleri gerçekten büyük cüret ama kof kabadayılık… 

Millete, demokrasiye güvenmeyip ABD’ye, Avrupa’ya güvenenlerin demek akıllanacağı yok. 

Öncekilerde millet darbelere karşı koyamıyordu/direnemiyordu. 

Amma 15 Temmuz’da milletimiz canını ortaya koydu. 250 şehit verdi. 2 binden fazla gazimiz var. Tankların önüne atladı, kurşunların üzerine yürüdü. Bu kararlılık, bu yiğitlik karşısında hala darbe heveslisi olanlar bir değil bin kere düşünsün. Çanakkale ruhu ile ayağa kalkmış bu millet, daha darbe girişiminin ilk dakikalarında söndürür o Haçlı yangınını… 

Şu Atatürk’ün arkasına saklanıp bildik provokasyonları, Washington portakalının kanalında, Sözcü’nün köşelerinde köpürtmeyi de bırakın. 

Sizin Atatürkçü değil darbeci olduğunuzu, sizin cemaziyülevvelinizi biliyoruz. 

Bütün cuntacılar darbelerde Atatürk’ü, demokrasiyi kullandılar. Hatırlatayım: 

 27 Mayıs 1960 darbe bildirisinden: “Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran dolayısıyla… Büyük Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ prensibi bayrağımızdır.” 

12 Mart 1971 Muhtırası’ndan: “Anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılâp kânunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.” 

12 Eylül 1980 darbesinden: “Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirler üretilerek… Atatürk Milliyetçiliğinden hız ve ilham almanın, politikada "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine bağlı kalmanın…” 

27 Nisan 2007 e-muhtırasından: “Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.” 

15 Temmuz 2016’daki bildiriden: “Yüce Atatürk'ün önderliğinde… Türk Silahlı Kuvvetleri, ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesinden hareketle yönetime el koymuştur.” 

Millete ve demokrasiye darbe yapanların ağız birliği ederek; “Atatürk”, “Yurtta sulh cihanda sulh” demeleri bu millete kalleşliktir. 

Hem Atatürk’ü, Cumhuriyetin kurucusu olarak alkışlayacaksın, hem de Cumhuriyetin ruhunu katleden bütün darbeleri onun adına yapacaksın. 

Karaktersizliktir bu. 

Evet, görüyoruz milletin oyu ile demokratik yollardan iktidar yüzü göremeyeceğine inananlar yine ayakta. 

Kadir Mısıroğlu’nun bugün hedefe konan geçmişte söylediklerinin bir kısmını ben de tasvip etmiyorum. Pek çok görüşüne, fikrine katılmıyorum. 

Ama bu linç histerisi ne? Diyanet İşleri Başkanının ziyareti üzerinden bu yalın kılıç Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığındaki gözü dönmüşlük ne? 

PKK, FETÖ destekçileri söz konusu olduğunda siz diyordunuz: “Nefret ettiğiniz insanların ifade özgürlüğüne inanmıyorsanız, ifade özgürlüğüne hiç inanmıyorsunuz demektir.”  

Siz hatırlatıyordunuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadını: “İfade özgürlüğü, aynı zamanda devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgi ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz.” 

Kadir Mısıroğlu söz konusu olduğunda katliam yapan paralı askerlere dönüşüyorsunuz. 

Siz alenen ikiyüzlüsünüz… 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi