Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

AB iyi mi kötü mü?

AB iyi mi kötü mü?

İktidar partisi sözcüleri hemen her gün AB’ye yönelik sert eleştiriler dile getiriyor. Bu eleştiriler arasında Türkiye aleyhine faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarına kol kanat germekten, demokrasi ve insan hakları savunuculuğunda samimiyetsizliğe varan tespitler var. Hemen belirteyim ki, iktidar sözcülerinin AB’ye yönelik tüm bu eleştirilerini doğru buluyor katılıyorum. Ancak, bunca eleştirinin ardından hâlâ dört bakandan oluşan Reform Eylem Grubu’nun belli periyotlarla toplantılar yaparak AB’ye uyum konusunda yapılan çalışmaları gözden geçirmeleri ve her fırsatta da, “AB’ye uyum için kararlıyız” açıklamaları yapılarak AB’ye, “Teşvik edici destek bekliyoruz” çağrısında bulunulmasını anlamakta güçlük çekiyorum. Acaba diyorum bir yandan yerin dibine batırılan bu örgüte onların istedikleri şartları yerine getirerek onlara benzemeye çalışmayı izahta insan güçlük çekiyor. Bunun adı siyaset ya da diplomasi ise bu anlayışın hâkim olduğu bir siyaset anlayışı ne sahiplerini ne de ülkemizi aydınlığa çıkarır.

İnsanın aklına bunca eleştiriye hatta zaman zaman kavgaya varan yaklaşıma rağmen AB’ye iktidarın böylesine girmeye çalışmasının bizim bilmediğimiz bir sebebi mi var? sorusunu akla getiriyor. Söz gelimi AB’ye girersek onları kendimize benzeterek düzeltiriz, eleştirdiğimiz tüm yanlışlardan AB ülkelerini kurtarırız anlayışı mı var? Böyle bir yaklaşım söz konusu ise bir yanda eleştirirken öbür yandan da ısrarla kapıda bekleyerek verilen ev ödevlerini yerine yetirme çabasının halka izah edilmesi gerekiyor. Kaldı ki, böyle bir anlayışın yanlışlığı ortada. Çünkü AB bizi aralarına alabilmek için yıllardan beri ev ödevi veriyor ve biz de bunları yerine getirmeye çalışıyoruz. Yani, biz AB’yi değil kendimize benzetmeyi AB bizi kendisine benzetiyor. Tüm yasal düzenlemelerimiz bile AB normlarına göre değiştiriliyor. Eğitim hayatımızdan tutun da siyaset anlayışımıza kadar her alanda AB’yi örnek almış, örnek almakla da yetinmeyerek bu örnekliği ulaşılması gereken ideal hedef olarak topluma takdim ediyoruz. Yani, AB’ye girdikten sonra onları kendimize benzetme şansımız yok. Çünkü eğer aralarına alırlarsa -bu da çok şüpheli- biz onlara ne kadar benzemeye çalışırsak çalışalım yüz yıllar öncesinden gelen Haçlı anlayışı onların bizi kendilerinden kabul etmelerini engelleyecektir.

Kaldı ki, biz Hıristiyan topluluğuna her alanda benzemeyi becerdikten sonra aralarına girsek bile kimi kime benzeteceğiz. Çünkü biz onlar gibi olmuş durumda olacağız. Netice itibariyle AB ile bir çelişkiler zinciri yaşıyoruz. Bu çelişkilerin sebebini de siyasiler millete anlatmıyor. AB’ye giriş mücadelemizi uzun uzun anlatacak değilim. Ancak, daha dün AB’ye girmek için müracaat eden eski demir perde ülkeleri bugün AB üyesi olabildiklerine ve bunun tek sebebinin de onların Hıristiyanlıkları olduğuna göre artık kendimizi kandırmaktan vazgeçmek durumundayız. Çünkü AB’ye girebilmek için onların şartlarını yerine getirmeye çalışırken ne kedimiz kalabileceğiz ne de onlardan olabileceğiz. Kimliksiz bir toplum olup çıkacağız. Eğer bu tespitlerde bir yanlışımız varsa bu ülkeyi yönetenlerin AB konusunda topluma karşı samimi olmaları gerekiyor. Bir yandan millilik nutukları atarken, milliliği kendilerinden başka kimseye vermezken, öbür yandan Hıristiyan topluluğu AB’ye her alanda uyum sağlamayı hedef edinmek ciddi bir çelişkidir, ülkeyi tehlikeli bir noktaya sürükleyebilir.

Unutulmaması gerekir ki, Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen AB ülkeleri Türk ve İslam düşmanlığı konusunda bu ülkeyi bölüp parçalamak için çaba gösteren bir takım örgüt ve kişilerle birlikte hareket ediyorlar. Kısacası Türkiye düşmanlığını gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Bu bakımdan AB Bakanlığı lağvedilirken yerini hemen dört bakanla doldurmak üzere Reform Eylem Grubu oluşturulmuş görünüyor ki, bu da iktidarın AB üyeliği konusunda her ne pahasına olursa olsun ısrarlı olduğu görüntüsü veriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi