Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Yıkılan binada deniz kumu ve ruhsatlı tabut

Yıkılan binada deniz kumu ve ruhsatlı tabut

Bazı gerçekleri hatırlamak için ille de felaket yaşamamız gerekmiyor/gerekmemeli ama nedense her felaketin ardından eksiklikler ve yanlışlar gündeme geliyor, mesele bir süre konuşuluyor sonra unutulmaya terk ediliyor. Söz gelimi İstanbul ve bazı sahil şehirlerimizdeki inşaatlarda deniz kumu kullanıldığı bilinmeyen bir husus değil. Deniz kumu kullanılan inşaatların ise dayanıklı olmadığı da bir takım araştırmalar ile tespit edilmiş durumda. Bu husus özellikle Marmara depreminin ardından gündeme gelmiş, inşaatlarda deniz kumu kullanmanın tehlikeli sonuçları günlerce tartışılmıştı. Tartışmalar sadece deniz  kumu ile de sınırlı kalmamış, bu binaların büyük bir bölümünün depreme dayanıklı olmadığı, özellikle eski binalarda inceleme yapılması gerektiği, duruma göre bazılarının güçlendirilmesi, bazılarının ise yıkılarak yeniden yapılması gerektiği hususunda adeta bir görüş birliği oluşmuştu. Bir takım adımlar da atıldı. Hatta dönüşüm projeleri gündeme gelmişti. Ne var ki depremin üzerinden geçen 20 yıl sonra bir bina yıkılıyor ve yıkılan bu binanın enkazında yapılan incelemede deniz kumuna rastlandığı hem de ilgili bakan tarafından açıklanıyor. Yani, yaşanan bir depreme, ayrıca sıkça dile getirilen yeni bir Marmara depremi ihtimali iddialarına rağmen belli ki gerekli adımlar atılmamış, gerekli tedbirler alınmamış, sanki deniz kumu ile yapılmış binaların yıkılması beklenmiş.

Hemen belirteyim ki elbette hiçbir yetkili binaların yıkılmasını beklemez. Ancak, nedense ya merkezi yönetim ile mahalli yönetimler arasındaki irtibatsızlık ya da yaşanan acılar bir süre sonra unutulmaya başladığı için yapılması gerekenler yapılmamış, alınması şart olan tedbirler alınmamış. Çünkü Kartal’da yıkılan binanın çevresindeki 8 binanın da her an yıkılma ihtimali olduğu tespit edilerek yıkılması kararlaştırılmış ve yıkım başlamış durumda. Hâlbuki bu yıkımın başlaması için bir felaketin yaşanmaması gerekirdi. Derdim yaşanan bir acının ardından birilerini suçlamak değil, devlet yapımızdaki bir kopukluğa dikkat çekmeye çalışıyorum. Hiç olmazsa geçmişte yapılan yanlışlardan ders alınarak onların tekrarlanmaması gerekiyor. Söz gelimi binaların dayanıklılığının tespitinin o binalarda oturanların keyfine bırakılmaması, bu işin mecburi hale getirilmesi gerekiyor. Çünkü şahıslara bırakıldığı takdirde sonuç alınamıyor. Bu konuda insanımız oldukça ihmalkâr. Bir yandan ilim çevrelerinden sıkça Marmara’da büyük bir depremin beklendiği açıklanırken hem İstanbul’da oturanların hem de merkezi ve mahalli yönetimlerin işi oluruna bırakması yeni felaketlere davetiye çıkarmak anlamına geliyor.

Kartal’da yıkılan bina sebebiyle gündeme gelen bir başka husus da kaçak yapılara getirilen imar barışı oluyor. Çünkü kaçak yapılar aftan yararlanacağına göre bunların durumu ne olacak? Yani bu aftan yararlanan binalar kesin olarak incelemeden geçecek, yıkılması gerekenler yıkılacak mı? Eğer yıkılmayacak ise bu binalara aftan yararlanarak ruhsat verilecekse bu durum, “Vatandaşa ruhsatlı tabut veriyorlar” iddiasını haklı hale getirmez mi? Hemen belirteyim ki, böyle bir durum karşısında birilerinin haklı çıkması değil, yanlışların düzeltilmesi önemlidir.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Ağıralioğlu’nun imar barışı yasasına yönelik, “Deprem gibi bir tecrübenin ardından yönetime gelmiş bir hükümet daha doğru kararlar vermeliydi” değerlendirmesine hak vermemek mümkün değil. Mevcut binaların depreme dayanıklı, daha doğrusu sağlamlaştırılması için gerekenlere dair elde her türlü bilgi vardı. Eksik olan bu bilgiler çerçevesinde dönüşümün hayata geçirilmesiydi. Bunun için hiç olmazsa son felaketin ardından atılması gereken adımlar atılmalı, mesele yıkılan binanın çevresindeki 8 binanın yıkılması ile unutulmaya terk edilmemelidir. Allah göstermesin yeni bir deprem bir binanın yıkılması ile sonuçlanmayabilir. Bu arada, imar barışı ile ruhsat verilecek binaların da kesinlikle ruhsat almaya hak kazanacak dayanıklılığa kavuşturulması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi