Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Nasıl bir yalancısın sen?

Nasıl bir yalancısın sen?

Normal insanlar, gaf yaptıklarında ya da başkalarına haksızlık olacak bir beyanda bulunduklarında çıkıp özür dilerler ya da haksızlık ettikleri kişi ve kişiler tarafından “affedilmelerini” talep ederler. 

Bunlar “normal” insanlar içindir... 

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan söz ediyoruz... 

İftirayı ve “yalan”ı sistematik hale getirmiş, rahatça iftira atabilsin diye kendisi için “iftira fonu” kurulmuş bir adam... 

Bu adam, aynı zamanda, ana muhalefet partisinin lideri... 

Seçim kazanırsa iktidara gelecek, ülkeyi yönetecek... 

Gelgelelim, aynı zamanda hakkında söylenebilecek bütün olumsuz sıfatları tüketmiş (çünkü ne söylerseniz söyleyin, artık etki etmiyor), yüzü ve utanması olmayan bir adam... 

Hatırlarsanız, geçen Salı günü, grup toplantısında bir fotoğraf göstermişti. 

Bir kadın, çöp kutusunun içinde yiyecek arıyordu... 

Kılıçdaroğlu’nun kavlince, ülkede korkunç bir yoksulluk vardı, aha bu fotoğraf da (çöpte yiyecek arayan gariban kadının fotoğrafı da) bunun kanıtıydı. 

Sonra o kadın çıktı, “Ben çöpte yiyecek filan aramıyorum. Durumum iyi... 4 adet evim var. O yiyecekleri aç hayvanlar için topluyordum” dedi ve “yalancılıkla” suçladığı Kılıçdaroğlu’nu mahkemeye vereceğini söyledi. 

Siz Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsaydınız ne yapardınız? 

Özür dilerdiniz... 

Çünkü normal insansınız... 

Ne bileyim, o hadiseyi ve kendinizi unutturmaya çalışırdınız. 

En azından mahcup olurdunuz... Yüzünüz kızardı... 

Hayır, Kılıçdaroğlu öyle yapmadı, hiç mahcup olmadı, hiç yüzü kızarmadı ve çıkıp şöyle bir açıklama yaptı: (Aynen alıntılıyorum ki malzemeyi daha iyi tanıyabilesiniz) “Geçen salı günü bir fotoğraf gösterdim. Bir kadın çöp kutusunun içinde bir şeyler arıyor. Bu gazetelerde yer aldı. Benim içimi acıttı. Böyle bir tablo 21. yüzyıl Türkiye’sinde içimi acıttı. Bir kadın çöp kutusunda ne arıyor dedim? Bu kadın varlıklı bir kadındır, vs. dediler. Kim dedi bunları. Havuz medyası söylüyor. Kadının yüzü görünmüyor. Bu tablo 21. yüzyıl Türkiye’sinin bir gerçeğidir. O toplantıdan bir kaç gün önce sokak ekonomisi çalıştayı yaptık. 6 milyon kişi sokaktan geçiniyor. Çöp toplayanlar, kâğıt toplayanlar... 6 milyon kişi siyasetin görmediği, unutulan kişilerdir... Siz bir güne bir gün iktidar sahiplerinden birisinin çöpten kâğıt toplayan insanlar nasıl geçiniyor diye sorduğunu duydunuz mu? Asgari ücretle geçinenler nasıl yaşıyor diye sorduklarını duydunuz mu? Ben 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan tabloyu gösterdim. Tahammül edemiyorlar buna. O tablo Türkiye gerçeğidir.” 

Görüyorsunuz değil mi? 

Kılıçdaroğlu’nun “özür” niyetine yaptığı açıklamayı görüyorsunuz... 

Çıkıp, “Ben yalancıyım, ben iftiracıyım, ben Türk siyaseti adına bir yüz karasıyım ” demiyor da, işlediği haltın sorumluluğunu medyaya yüklüyor... “Kadının yüzü görünmüyor”muş, “Havuz medyası söylüyor”muş... 

Şimdi gel de sorma beyefendiye: 

Madem “yüzü görünmeyen” o kadının yerine, “havuz medyası” zengin bir kadın bulup suretini monte etti ve seni yanılttı... 

Senin elin armut mu topluyor? 

Sokaktan geçindiğini söylediğin 6 milyon insan içinden (madem bu ülkede milyonlarca insan açlık sınırında yaşıyor), bir tane yoksul suret bulup grup toplantısında afişe edemedin mi, gidip “zengin suretleri” seçiyorsun? (Onları seçeceksin... Çünkü bu ülkede milyonlarca yoksul yok.) 

Nasıl bir beceriksizsin sen... 

Nasıl bir yalancısın... 

Yakışıyor mu? 

Bu tablo 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışıyor mu? 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi