Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kavramların içi boşaldı mı?

Kavramların içi boşaldı mı?

Toplum olarak anlayışımızda meydana gelen değişiklik öyle bir noktaya geldi ki, bir insanın tabii olarak uyması gereken hareket tarzı ve uygulamaları istisna haline gelmiş durumda. Konuyu uzatmadan demek istediğime açıklık getirmekte yarar var. Seçim kampanyası münasebetiyle yapılan açıklamalarda, adaylar genellikle herkesin başkanı olacaklarını, herkese eşit davranacaklarını söylüyor, bunu söylemeye kendilerini mecbur hissediyorlar. Hâlbuki her kim olursa olsun seçildikten sonra sadece kendisine oy verenlerin değil, vermeyenlerin de belediye başkanıdır. İşin doğal olanı budur. Meseleyi genel seçimler açısından ele alırsak söz gelimi bir başkanlık seçimi kampanyanın ardında kaç aday olursa olsun birisi seçilip ülkenin başkanı olmaktadır. Ve ülkenin bütününü temsil etme noktasına gelmiş olur. Böyle olunca da seçilen başkan kendisine oy verenlerin de vermeyenlerin de başkanıdır. Eğer, uygulama ve sözler ile farklı bir tavır koyacak olursa bilmelidir ki, bulunduğu makama uygun davranmıyordur.

Ne yazık ki, yasaların öngördükleri ile uygulamalar çoğu zaman örtüşmediği için tüm adaylar seçmenin oyunu alabilmek adına herkesin belediye başkanı olduklarını söylemek zorunda kalıyorlar. Hâlbuki seçilmiş olan belediye başkanı hangi partinin mensubu olursa olsun, bölgesinde herkese ve her yöne eşit davranmak durumundadır. Aksi bir tavır sergilediğinde hem yasal olarak suç işlemiş, hem de ahlaki kurallara uymamış demektir. Peki, niçin böyle demek zorunda kalıyor adaylar? Çünkü seçim bitip iş uygulamaya geldiğinde söylenenlerin aksine hareket edenlerin sayısı ülkemizde giderek yaygınlaştığı için ister istemez eşit davranma sözü veriliyor. İşler öylesine farklı boyutlara ulaşmış, kavramlara öylesine yanlış anlamlar yüklenmiş durumdaki artık iyi insan ancak aramayla bulunur hale geldiği için, genelden ayrılan, iyiliği öne çıkan insanlar parmakla gösteriliyor. Hâlbuki eşref-i mahlûk olan insanın olması gereken iyi insan olmaktır. Kötülük istisna olmalıdır. Meseleye bu açıdan baktığımızda eğer bir seçim kampanyasının esasını rüşvet alınmayacağı, belediyenin parasının dost gruplarına gitmeyeceğini söylemek oluşturuyorsa bu işin üzerinde durulması gerekir. Çünkü bir belediye başkanı seçildiğinde elbette rüşvet almamalı, belediyenin gelirini son kuruşuna kadar hizmete vermelidir. Ancak, bunun aksi öylesine çok uygulama söz konusu oluyor ki, adaylar yemeyip yedirmeyeceklerini söylemek zorunda kalıyorlar. Kısacası, kötü örnekler çoğalınca iyi örnekler parmakla gösterilir hale geliyor.

Derdim seçim kampanyasındaki sloganları eleştirmek ya da övmek değil. Kavramların içinin nasıl boşaltıldığını, farklı anlam yüklendiğini göstermekten ibaret. Bir yerde çalışan yüzlerce insan içinden eğer bir kişi dürüstlüğü ile övülüyorsa, bu demektir ki, dürüst kalmak toplumda istisna hale gelmiştir. Benzer bir şekilde yüzlerce insanın içinden bir kişi sözünde durmak, güvenilir olmakla öne çıkıyorsa her insanın dürüst ve güvenilir olması anlayışı çoktan unutulmuş, bunun sonucu olarak dürüst olanlar öne çıkartılıyor demektir. Elbette, hâlâ dürüstlük itibar görüyorsa… Çünkü gelinen noktada artık insanlar ne kadar kazandıkları ile övülür oldu. Kazan, köşeyi dön de nasıl dönersen dön anlayışı toplumda genel geçerlilik haline geliyorsa tüm değer yargılarının gözden geçirilmesi gerekiyor demektir.

Bu noktaya nasıl gelindiğinin izahı uzun olabilir ama kısacası, bize ait kavramlar ve değer yargılarının içinin boşaltılmış olması, artık kavramların eskiden olduğu gibi değer kazanmadığını söylemek yanlış olmaz. Toplumumuza örnek gösterilen Batı’ya benzemek uğruna kendimiz olmaktan çıkmış, Batılı da olamamışız demektir. Bu bakımdan artık kendimize yönelmemiz gerekiyor. Çünkü ortada olmak hiçbir şey olmak demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi