Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Haçlı ittifakı İslam dünyasını sömürü alanı olarak görüyor

Haçlı ittifakı İslam dünyasını sömürü alanı olarak görüyor

Azat kabul etmez âşıklıktan kurtulabilindiği takdirde ABD ve AB’nin ülkemize değil, İslam dünyasına bakışının sadece sömürü alanı olarak gördüğünü anlamak zor değil. Bu zor olmayan gerçeğe rağmen ısrarlı bir şekilde ABD ve AB’nin peşini bırakarak sömürgecilere karşı sömürülenlerin birlik oluşturması gerektiğini anlayıp, bu yönde odaklanacak olsak sanıyorum gerek ABD, gerek AB ülkeleri ülkemize karşı sürekli yalpalayamaz, ikiyüzlü bir tavır sergileyemezler. Ne var ki, yediğimiz bunca kazığa rağmen hâlâ Müslüman toplumlara Haçlı ittifakı ülkeleri ulaşılması gereken ideal olarak takdim ediliyor. Hem de sürekli olarak aldatıldığımızı göre göre.

Bölgemize ve özellikle de ülkemize musallat edilen terör örgütlerinin arkasında ABD ve AB ülkeleri ile İsrail’in bulunduğunu bilmeyen aklı başında bir tek kişi kaldı mı? Yine Kaşıkçı cinayetinin örtbas edilmesi için Haçlı ittifakının yoğun bir gayret serf ettiğinin gizli bir yanı kaldı mı? Türkiye’nin tüm istemelerine rağmen ülkemize ABD, Patriot füze sistemlerini satmayı reddettiği için Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi almak zorunda kalınca bu ülke ile anlaşma imzalamamızın ardından çeşitli yollarla ülkemiz köşeye sıkıştırılmak, ekonomik olarak çökertilmek için ABD elinden geleni yapmıyor mu?

Tüm bu aktardığımız hususların gizli bir yanı var mı? Kısaca Haçlı ittifakı olarak nitelendirdiğimiz ABD ve AB bir taraftan dost gibi görünerek, öbür yandan sürekli ülkemizin düşmanları ile işbirliği halinde değil mi? Peki, ülke olarak bu çelişkiyi yıllardan beri niçin yaşıyoruz? Yani Haçlı ittifakının ülkemizin dostu değil düşmanı olduğunu bildiğimiz halde adeta cellâdına âşık idam mahkûmu gibi niçin AB’nin kapısını terk etmiyoruz/edemiyoruz? Bunca ihanete ve sergilenen çelişkilere rağmen ısrarlı bir şekilde ABD’yi dost ve müttefik olarak nitelendirmeye, AB’yi ise ulaşılması gereken nihai hedef olarak görmeye devam edişimizin makul bir izahı varsa bunun topluma açıklanması gerekir. Belki, açıktan sergilenen bunca düşmanlığa rağmen kapılarından ayrılamayışımızın bizim bilmediğimiz bir sebebi olabilir. Aslında böyle bir sebep bile olsa bu teslimiyetin terk edilmesi şart.

Ortada düşmanların dost bellendiğini gösteren pek çok uygulama var. Sadece, ABD ve AB ülkelerinin 250 insanımızın şehit olmasına sebep olan darbecilere kucak açışları, onları koruyucu kanatları altında tutmayı sürdürmeleri bile söz konusu iken insan Haçlı ittifakı ile ilişkilerimizin eskisi gibi olamayacağı, olmaması gerektiğini düşünüyor. Ama hâlâ terörün sona erdirilmesi için terör örgütlerinin hamiliğini terk etmemiş olan ABD ile müzakereler sürdürülüyor. Bu müzakerelerin ABD’nin bir oyalama taktiği olduğu bilinmesine rağmen. Sonuçta hiç kazancımız olmadığı gibi muhataplarımız Irak ve Suriye’de teröristlere alan kazandırmaya devam ediyorlar. Hâlbuki terör örgütlerinin Irak ve Suriye’de yeni alan kazanmasının sıkıntısını öncelikli olarak Türkiye çekecek, bunun bilinmeyen bir yanı yok. Olayın sadece terör örgütlerine zaman kazandırılmasından ibaret olmadığı, son gelişmelerle ABD’nin Türkiye’ye parası karşılığı satmadığı füze sistemlerini terör örgütlerine verdiğine dair haberler medyada yer alıyor. Bunun anlamı ABD’nin terör örgütlerini Türkiye’nin müttefikliğine tercih etmesi değil midir?

Denebilir ki, seçim kampanyası sebebiyle pek çok önemli konu arada kaynıyor. Bu doğru değildir. Seçim bizim iç meselemizdir. Eğer seçimli bir yönetim şeklini benimsemiş isek, seçimlerden nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın, düşmanlarımızı görmezden gelmemiz mümkün olmaz. Kaldı ki, sürekli olarak bir takım iç düşmanlar icat ederek ülkenin gelişmesi, lider ülke olması sağlanamaz. Seçimleri bir ölüm kalım meselesi haline getirmekten vazgeçerek, dışa karşı tek bir yumruk oluşturmak gerekiyor. İçeride kamplaşmayı tetikleyecek adımlar dış düşmanların işini kolaylaştırıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi