Taha Akyol

Taha Akyol

Tarihten bir yaprak: hakimler ve savcılar

Tarihten bir yaprak: hakimler ve savcılar

Bugün 1930 yılındaki belediye seçimlerinde iktidarla muhalefet arasındaki kavgada hakim ve savcıların nasıl davrandığını  anlatacağım.

Niye mi?

Siyasi hafızamız bize hep ‘siyaset’ anlatıyor; zihnimizde şunlar iyi, bunlar kötü diye şablonlar oluşuyor, o şablonların kavgasını yapıyoruz.

İşte, 21. yüzyılda hâlâ “Ulu Önder” mi, “Ulu Hakan” mı diye kavga ediyoruz.

Halbuki tarihimizde başka boyutlar da vardır, mesela hukuk konuları...

1930 seçimleri

1930 yılında Türkiye’de bir liberalleşme eğilimi vardı. Nisan 1930’da Belediye Kanunu çıkarıldı. Belediyeler için bütün tarihimizde ilk defa tek dereceli seçim yapılacak, kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip olacaktı.

Rejimin nihai olarak Batılı demokrasiyi amaçladığını gösteren bir olgudur bu.

1934’de genel seçimler için kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınacaktır.

Ağustos 1930’da Gazi’nin ihtiyaç duyduğu “denetim partisi” olarak Serbest Fırka kuruldu.

Beklenti, Meclis’te 100 civarında sandalyeye sahip bir muhalefet partisi olsun, iktidarı eleştirsin, denetlesin.

Yeni partinin lideri, değerli bir devlet ve siyaset adamı olan Fethi (Okyar) Bey’dir.

Sonbaharda yapılan belediye seçimlerinde vali ve kaymakamlar, polis ve jandarma devlet partisi Cumhuriyet Halk Fırkası’nın lehine seçimlere müdahale etmiş, olaylar yaşanmış, bir çok muhalif gözaltına alınmıştı...

Savcı ve hakimlere teşekkür

Serbest Fırka lideri Fethi Bey 15 Kasım 1930 günü Meclis kürsüsündedir. Seçimlerde İçişleri Bakanına bağlı vali, kaymakam ve polisin ağır baskılarını il il örneklerle anlatan Fethi Bey, yargıya teşekkür etmektedir:

“Şâyan-ı şükrandır ki, Cumhuriyetin adliye memurları, İçişleri memurlarının bu kanunsuz hareketlerine alet olmamış ve elinden geldiği kadar kişi dokunulmazlığına yapılan saldırıları (gözaltıları) bertaraf etmek ve hürriyetleri ihlal edilen vatandaşları serbest bırakmak için çalışmışlardır...”

Unutmayalım, 1930’lar resmen kuvvetler birliği rejiminin geçerli olduğu, bütün erklerin tek elde toplandığı yıllardı. Hakim ve savcıların  bu onurlu davranışları, öyle bir dönemde elbette daha yüksek bir onur yansıtmaktadır.

Avrupa’da yükselen totaliter rejimlerle bizim otoriter Tek Parti rejimi arasındaki farklardan biri, adli sistemin parti dışında tutulmasıdır...

Siyasi infaz uygulamaları olan İstiklal Mahkemeleri ayrı bir konudur, adli sistem dışında ve geçicidir.

Kamu otoritesinin tarafsızlığı

Fethi Bey konuşmasında illeri anlatırken de hakim ve savcıları “kanuna bağlı, tarafsız” davrandıkları için övmüştür. Ben yukarıda sadece bir kaç cümlesini aldım.

Fethi Bey’in konuşmasında  yanlız yargının değil, hukuk devletinin en önemli ilkelerinden biri olan “kamu otoritesinin tarafsızlığı” konusunu da vurgulamıştı:

“Efendiler,  hepimiz biliriz ki kanun, tarafsızdır. Kanun karşısında vatandaşların hakları eşittir... İstedikleri partiyi tercih edebilirler. Partili hükümet devlet memurlarını ve güvenlik kuvvetlerini kendi siyasî mevkiini tahkim ve başarısını temin için cebir ve baskı icrasını kullanırsa bütün kanun ve Cumhuriyet mefhumları alt üst olur…”

Hukuk devletinde iktidar elbette partili olur, çoğunluk tarafından seçilir. Fakat devlet organları olan kamu kurumları siyaseten tarafsız olmalıdır.

21. Yüzyılda...

Bizim siyasi kültürümüzde bu gibi “hukukî” kavramlar maalesef gereğince yerleşmemiştir.

Değerli tarihçi Şükrü Hanioğlu’nun yazdığı gibi, siyasete daha çok güç oyunu gözüyle bakıyoruz, “hukukun siyasallaşması” çok önemli bir sorun olarak sürüp gidiyor. (Sabah, 16 Eylül 2018)

Fethi Bey’in konuşması bugünler için de çok değerli derslerle doludur.

Benim bir yayınevim olsa demokrasi tarihimizdeki bu gibi değerli metinleri ‘külliyat’ halinde yayınlardım.

Bugün 1930’larda değiliz, 21. Yüzyıldayız. Hukuk devleti ve demokrasi konularında Türkiye hayli mesafeler almıştır. Fakat hâlâ yargının tarafsızlığındaki sorunları ve kamu kurumlarındaki partizanlık sorunlarını yıllardan beri tartışıyoruz.

En önemlisi yargıya güven sorunlarıdır.

Savcı ve hakimler, Fethi Bey’in konuşması gibi, yarın haklarında tarihin not vereceğini düşünerek hareket ederlerse eminim adalet konusunda bazı iyileşmeler sağlanabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi