Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Bir garip kampanyanın sonuna gelindi

Bir garip kampanyanın sonuna gelindi

Kampanya derken yarın gerçekleşecek seçimlerin kampanyasından bahsettiğim açıktır. Garipliğine gelince bir mahalli seçime gidilirken öyle bir manzara ortaya çıktı ki, sanırsınız ki, belediye başkanlarını değil de Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Çünkü her taraf AK Parti amblemli Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın posterleri ile donatıldı. Böyle olunca Cumhurbaşkanı sanki sadece AK Partililerin Cumhurbaşkanı imiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. Bu durum elbette başkanlık sistemi ve yapılan düzenlemelerle partili cumhurbaşkanlığına geçişin bir sonucuydu. Bu durum hukuki olmakla birlikte ne kadar iyi oldu sanıyorum seçimlerin ardından bu husus üzerinde düşünülmesi gerekiyor. Çünkü, bir cumhurbaşkanı partili ise bu partili oluşun özellikle seçim dönemlerinde bir sınırlandırılması yapılmamış olduğu için meydan meydan dolaşıp partisinin adaylarına oy istemesinin yadırganacak bir yanı olmaz. Ancak, bunun doğru olup olmadığının tartışılması gerekiyor.

Netice itibariyle yarın yapılacak seçimler mahalli yöneticilerin seçileceği bir seçim olmaktan çıkmış değildir. Sadece iktidar kanadı ve müttefiki oluşturdukları hava ile mahalli seçimleri ülkenin geleceğinin belirlendiği bir genel seçim noktansa sürüklemişler, propagandalarını da buna göre ayarlamışlardır. Diyebiliriz ki, eski sisteme göre statüleri tamamen değişmiş bakanlar bile seçim meydanlarında boy göstermiş, kimi zaman ipin ucunun kaçtığı ifadeler dile getirilmiş, adeta iktidarın savunucuları olarak hareket etmişlerdir. Denebilir ki, görev aldıkları bir iktidarı savunmalarının yadırganacak bir yanı yoktur. Olabilir ama sistem değişikliği sırasında bakanların hizmet ağırlık ve tecrübeli bürokratlardan oluşturulacağı hatta bir milletvekili bakan olduğu takdirde milletvekilliğinden istifa edeceği, yani siyasi kimliğini bir kenara bırakacağı söylenmiş ve yeni düzenleme buna göre yapılmıştı. Ama seçim meydanlarında bu görüntü ortaya çıkmadı. Eski bakanlardan daha ileri siyasi bir kimliğe büründüler, muhalefete karşı yaylım ateşi sergilediler.

Tüm bunları tekrarlamaktan maksadım, getirilmiş olan başkanlık sisteminin görev ve yetkilerinin yeniden belirlenmesi gerekiyor. Özellikle de cumhurbaşkanı koltuğunda oturanların bu ülkenin kendisine oy versin ister vermesin cumhurbaşkanı olduğunun unutulmaması gerekiyor. Eğer bir cumhurbaşkanı partisine oy toplamak için toplumun bir kısmını sakıncalılar olarak ilan ediyor, bunun da ötesinde terör örgütleri ile ilişkili olduklarını söylüyorsa o zaman bu partilerin tabanında yer alan insanları, daha doğrusu kendi partilerine oy vermeyenlerin üzülmemesi mümkün olabilir mi? Bu bakımdan Cumhurbaşkanı’nın mahalli seçimleri bir başkanlık seçimi haline dönüştürmesi doğru olmamıştır. Çünkü,toplumu ayrıştırıcı bir durum ortaya çıkmıştır.

Kampanya sırasında öylesine yalan yanlış iddialar ortaya atılarak toplum kamlaştırılmış, insanlar birbirleri ile konuşamaz hale getirilmiştir. Dünkü yazımda bunun ülke sorunlarının toplumun dikkatinden kaçırmak için özellikle yapılmış olabileceğini belirtmiştim. Ancak, dileriz bu ayrışma uzun ömürlü olmaz, seçimlerin ardından yükseltilen bu tansiyon düşürülür. Toplumun buna ihtiyacı var. Çünkü ülkemizi bekleyen iç ve dış sorunların çaresi ayrıştırma değil, kucaklaşma, birlik oluşturmadır. Bu hususta da esas görev iktidar sahiplerine düşer. Ne var ki, bu seçim kampanyasında muhalefetin tüm birleştirici çabalarına karşı iktidar kanadı kamplaştırmayı tercih etti. Seçim heyecanının geçmesi ile bu yanlışın farkına varılırsa iyi olur. Bunun için de seçmenlerin mutlaka sandığa gitmesi tercihini ortaya koyması gerekir. Mademki, son söz seçmenindir o zaman bu sözün söylenmesi gerekiyor. Bunun yolu her seçmenin oyunu kullanması, iradesini ortaya koymasından geçer.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi