Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kurtlar sofrasında işler!

Kurtlar sofrasında işler!

Global sermaye için kriz, felaket değil nimettir..
Kurtlar sofrasına oturmak için önce o büyüklüğe ulaşmanız gerekiyor. Değilse onların reflekslerini izleyerek tavır alabilirsiniz.
Ya koruma refleksi ile oyuna gelmemek için taktikler geliştirir, ya da onlarla birlikte hareket ederek yağmaya ortak olursunuz..
Bunlar eğer krizi kendileri örgütlüyorsa, o işten zararlı çıkmazlar..
Nakit piyasasından değer kaybolmaz, el değiştirir.. Biri kaybederken de biri kazanır bu arada. Kaybeden ne kadar çoksa, kazanç o kadar büyüktür..
Global aktörler, verileri / vakıayı değiştirmeye çalışmazlar, o veriler, vakına üzerinde nerede durduklarında kâr edeceklerine bakarlar.. Dolayısı ile düşüşte de kazanırlar, çıkışta da..
Dolar'ın 1200’lerden 1700'lere yükselişi de böyle oldu, petrolün 150 dolar eşiğinden tekrar 60 dolarlara dönüşü de..
Petrol dünya piyasalarında büyük ölçüde gerilerken bizde fiyatlar düşmüyor. Neden hiç düşündünüz mü? Çılgınca promosyonlar yapılıyor.. Böylece petrolde oluşan fiyat farkı kullanılarak belli marketler ve markalar öne çıkarılmaya çalışılıyor.
Yani bizim yerli kapitalistler, dünya sistemini modelliyorlar. Petrol ve para piyasaları üzerinden bulanık suda balık avlamaya çalışıyorlar..
Bu dalgalanma devam edecek, çünki birileri bulanık suda balık avlamaya çalışıyor..
Bu çalkantıyı durdurmanın bedeli çok ağır.. Amerika trilyon dolar harcadı olmadı. Çin 500 milyar doları gözden çıkardı olmadı. Yarım günde piyasa umudu tüketti..
Şimdi, bırakın dalgalansın ve biz işimize bakalım diyorlar. Batan batsın, kalan sağlar bizimdir hesabı..
Kapitalistler, yeniden iman tazeliyorlar.. Rüzgara karşı yürümek değil, yeni yol akıntıya kürek çekmek..
Hesab şu: Ekonomiyi dalgalanmaya bırakalım, ufaklar batsın. Biz işimize bakalım. Fırtına geçecek ve deniz durulacak.. O zaman ayakta kalanlar yollarına devam edecekler..
Yani diyorlar ki, “bu durum tabii seleksiyondur.. Ekonominin doğası gereği, bozulan dengeler yeniden şekilleniyor..”
Batma! Ve süreçten kazançlı çık..
Globalistlere göre Çin ve Rusya bu çalkantıya uzun süre dayanamaz.. Bazı zayıf yapılar ne kadar çabuk çökerse, yeni denge o kadar çabuk kurulacak. Onun için çalkantının durması değil, daha da şiddetlenmesi gerek..
Görünen o ki, ABD'de yeni başkan koltuğuna oturana kadar ekonomi dalgalı bir seyir izleyecek.. Daha sonra piyasalarda göreceli bir durulma beklenebilir.. Ama kriz üretim merkezleri istedikleri zaman yeniden krizi üretebilirler..
Amaçlanan rakiplerin tasfiyesi ve dünyadaki serseri dolarların büyük ölçüde emilmesi..
Bu G20’ler bakalım ne yapacaklar? Onu bir görmemiz gerek..
Bu süreçte büyük ülkeler ve global aktörler dışında fazla yapacak bir şey yok. Sadece geleceği tahmin edebilmek önemli.. Bir de kapana sıkışmamak.. Yani şok dalgasına yakalanmamak..
Tekrar söylüyorum, bugün için borsa bir illüzyon ve kumardır. Para ve borsa büyücülerin elindedir..
ABD, İngiltere, Almanya, Japonya, Rusya, Japonya ve Çin'i yakından izlemek gerek.. Tabii bir de global derin devletin kayıtdışı ekonomisini yöneten global sermayenin güç odaklarını. İçeride bir çatışma çıkarsa süreç de kontrolden çıkabilir.
Bana göre şimdi süreç büyük ölçüde kontrol altında. Yani derin güçler krizi yönetmeye devam ediyorlar..
Kuşkusuz onların bir planları varsa Allah’ın da bir planı vardır.. Her zaman evdeki hesaplar çarşıya uyacak diye de bir şey yok.. Bu kadrolar arasında görüş birliği de yok.. Her an her şey olabilir. İşte o zaman da işler tümü ile kontrolden çıkabilir..
Tek başına ABD'nin çökmesi halinde bile dünyada büyük bir ekonomik boşluk doğabilir. Bunun sebeb olacağı çalkantı ve yan etkileriyle, dünyadaki birçok ülke, firma ve markanın sonu olabilir..
Belirsizlik tedirginliğe, tedirginlik durgunluğa sebeb oluyor. Durgunluk ise başlı başına bir sorun!
Yani süreci etkileyen faktörler, aynı zamanda başka başka faktörleri de etkileyerek hissedilen krizi, gerçek krizden daha katmerli hale getiriyor..
Evet bu iş kapitalizmin krizi. Ama aynı zaman da Amerika'nın, AB'nin, global marketin, dünya para piyasalarının krizi.
İşin içinde psikolojik faktörler de var..
Üretim ve tüketim ilişkileri, finans piyasası, sanayi modeli, uluslararası düzen bu olduğu sürece ekonomik dengeler kolay kolay yerine oturmaz..
Bu dengeler bozulduğu için ekonomi bozuk, ekonomi bozuk olduğu için dengeler daha da bozuluyor. Yani kriz kendi kendini üretmeye başaldı..
Bu aşamada yeni bir filozofiye ihtiyacımız var. Bunun için de sadece aklımızı değil sezgilerimizi de harekete geçirmemiz gerek. Bu da yeni bir denge, sanat, ritim, algılama ve bilişimle (tearüf) mümkün.. Sanatın yeni bir iletişim aracı olarak hayata geçirilmesi gerek.. Estetiğin etiğe yansıyan biçimi olan ahlakın yeninden hayata hakim olması gerek. Daha dürüst, daha cesur ve daha akıllı, bilgili olmak zorundayız.. Bu zaten hep böyle idi. Bu sonuç, bunların yokluğunun ya da eksikliğinin eseridir..
Adalet, barış, özgürlük gerek. Çevreyi gözeten, emeğin hakkını veren, israf etmeyen, etik ve estetik kaygılar gözeten, üretim ve tüketim ilişkilerini yeniden biçimlendiren bir siyasete ihtiyacımız var!
Eğer krizi aşmak istiyorsanız, ancak bu iş, adalet, barış ve özgürlükle mümkün.
Yoksa Mafia ve çetelere mahkûm oluruz..
Selâm ve dua ile..
NOT: Benim dilimle kapitalist, paralı olan değil, “Paracı olan”dır.. Akıllı olmakla, akılcı olmak arasındaki fark gibi bir şey bu. Paracı, bir işçi ya da işçi sendikası patronu olabilir, o kişi benim gözümde kapitalisttir.. Her şeyi paraya indirgeyen, para ile her şeyi yaptırabileceğini ve satın alabileceğini sanan ve insanları paralarına göre değerlendiren herkes kapitalisttir..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi