Macit amcanın Erdoğan'dan talebi

Macit amcanın Erdoğan'dan talebi

'Anayasa neden değişmedi?'

Başbakan Erdoğan'ın AK Parti İstanbul ilçe kongrelerine katılması müthiş ilgi görüyor.
Geçtiğimiz hafta sonu katıldığı Bağcılar AK Parti ilçe kongresi de aynı şekilde ilgi gördü.
İçerisi dışarısı tıklım tıklım doluydu. O kongreye "Obama'ydı şimdi Bush oldu" sözleri damgasını vursa da asıl iz bırakanı o kongre salonunda Başbakan Erdoğan'a yaşlı bir yurttaşın sorduğu soruydu.
Başbakan Erdoğan kürsüde, "Ben ne Obama'yım ne de Bush. Ben Tayyip Erdoğan'ım" derken arka sıralardan yaşlı ama gür bir ses yükseliyordu:
"Anayasa'yı değiştirin, Anayasa'yı değiştirin..."
Başbakan Erdoğan'ın bu sese cevabı tebessümle oldu:
"Davulun sesi uzaktan hoş gelir. 10. ve 42. maddeyle ilgili Anayasa değişti. Sonra ne olduğunu görmediniz mi? Sabır. Bir meyve olgunlaştığı zaman onu yiyeceksiniz ki, tadını alacaksınız, hamken meyve yenmez . "
Başbakanı böyle konuşturan sesin sahibini merak ettim ve arka sıralarda oturan yaşlı adamın yanına gittim.
Karşımda tipik bir Anadolu insanı vardı. 70 yaşını aşmış, adalet arayan, yaşamının değişmesini isteyen bir Anadolu insanı... "Anayasa'yı neden değiştirmiyorsunuz?" diye adeta isyan ediyordu.
Ben de Macit Akyürek isimli bu yurttaşa "Neden Anayasa?" diye sordum.
Heyecan ve coşkuyla cevap verdi:
"Bu anayasanın değişmesi gerekiyor. Ölümüm pahasına da olsa bunu her yerde söyleyeceğim. Yetti artık Türkiye'nin en azından 61 Anayasası gibi bir anayasaya ihtiyacı var. Ben hem Kürdüm hem de Alevi. Anayasa değişmediği sürece bu ülkeye barış da huzur da gelmez."
Toplum, AK Parti'nin çok şey yaptığının farkında ama asıl yapması gerekeni neden yapamadığını da merak ediyor.
Bu merak giderilmediği sürece de o sorular hep sorulacak.

DP'de eskilerle yenilerin 'son tangosu'

Demokrat Parti, bu hafta sonu 9'uncu Olağan Büyük Kongre'sini yapıyor. Nerede o eski kongreler demeyeceğim çünkü o eski kongreler çoktan tarih oldu. Şimdi merkez sağda başka bir tarih yazılıyor.
Bu nedenle toplum ve taban, adı "yeni sağ" mı, "küresel sağ mı" olur bilinmez ama eski kalıpları kıran yeni bir siyasetin devreye girmesini istiyor.
Aslında, ABD demokrasisinin kendini aşarak Obama'yı iktidara taşıması gibi Türkiye demokrasisi de temel sorunlarla yaşanan sıkışmayı aşacak bir çıkışın arayışı içinde.
Bu arayışa, AK Parti de dahil mevcut muhafazakarsağ siyasi kesim mi cevap verecek yoksa merkez sol mu belli değil.
Her iki kesimde de ciddi bir kaynama var.
DP kongresi tam da bu kaynamanın ortasında gerçekleşiyor.
Nasıl bir kongre olacağı, siyasete yeni kadroları taşıyıp taşıyamayacağı, daha anlamlısı ülkedeki siyasi sıkışmaya bir cevap verip vermeyeceği, en azından siyaset sınıfı tarafından ilgiyle izleniyor.
Bu ilgiyi yükselten başka noktalar da var.
Örneğin bu kongre, sıfır noktasına gelen DP misyonunun ilk kez kendi geçmişiyle hesaplaşma kongresi olacak...
Bu kongre eskilerle yeniler çekişmesinin, siyaseti doğal mecrasından çıkartan, "icazetli" ve "emanetçi" yaklaşımların da son kongresi olacak.
Ve gençlerin kendi güçleriyle ayakta kalmaya çalışacakları yeni siyasetin de ilk kongresi...
Kısaca bu kongreyle "İpler elinde" denilen Güniz Sokak da, "yerel seçimler geçsin bakalım" diyen Tansu Çiller de gerçek anlamda "tarih" olacak.
Olması gereken de bu.
Geriye bir tek soru kalıyor; merkez sağın yeni gençleri ne yapacak? Geçmişin tecrübesiyle, bugünün dinamizmini birleştirerek yeni bir siyasetle topluma bir çıkış yolu gösterebilecekler mi, yoksa ara rejimlerde ortaya çıkan partiler gibi kaybolup gidecekler mi?
Cevabını kongre salonunda göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi