Yerel seçimler ve Kuzey Irak

Yerel seçimler ve Kuzey Irak

Gelişmeler manidar doğrusu. Türkiye, Kuzey Irak konusunda bir ‘devlet politikası’ olarak şekillendirdiği adımları hızlandırırken, PKK-DTP hattı bir anda şiddeti tırmandırmaya başladı.

Başbakan Erdoğan’ın güneydoğu ziyaretleri ve olup biteni değerlendirirken yaptığı sert açıklamalar, bir yandan AK Parti ile DTP arasındaki gerilimi tırmandırırken, diğer yanda yeni tartışmalara kapı açtı.

Obama rüzgarını fırsat bilen bazı çevreler, ortaya çıkan bu zemini iyi değerlendirerek ‘iktidar’a yönelik önemli bir hamle yaptı. Elbette Tayyip Erdoğan’ı merkezine alan bir hamle bu.

Kamuoyunda ‘Gelirken Obama gibiydi, şimdi Bush oldu’ diye özetlenen bu hamle, öyle durduk yerde ortaya çıkmış ya da anlık bir değerlendirme gibi görülmemeli. Buraya not edelim, önümüzdeki dönemde bu tür hamleleri sıkça göreceğiz.

* * *

Türkiye’nin Kuzey Irak hamlesi

pekçok bakımdan önemli ve ilk olma özelliği taşıyor. Öncelikle ilk defa devletin kurumları arasında ciddi bir görüşbirliğine dayanıyor. Hükümet, uzun süredir şekillendirdiği bu adımı, 2007 yılı itibarıyla daha da olgunlaştırarak Milli Güvenlik Kurulu’na taşıdı ve kararlar alındı.

İkincisi, Türkiye kamuoyunda tahrik edilen ve özellikle Kuzey Irak’taki Kürt gruplara yönelik ‘suçlayıcı’ ve ‘aşağılayacı’ söylemlere rağmen ortaya koyduğu tezden geri adım atmadı.

Ankara, Kuzey Irak konusunda ‘yumuşak güç’ diye tabir edilen araçları, özellikle de diplomasiyi etkin olarak kullanırken, yeri geldiğinde askeri harekat seçeneğini de sahaya sürerek kararlılığını ifade etti.

* * *

Bölgeyi yakın takip edenler, Türkiye’nin bu hamlelerinin gecikmiş olsa bile, önemli sonuçlar üreteceği konusunda hemfikir.

Türkiye’nin Kürt sorununda en azından manevra alanını genişletmek, diğer yandan ‘terör’ belasının hiç olmazsa yakıcı etkisini azaltmak için attığı bu adımlar, hiç kuşku yok ki AK Parti iktidarının temsil özelliği ile yakından ilgili.

Mesele AK Parti içinda kaç tane

Kürt milletvekili olduğu değil. Bu yetersiz bir yaklaşım. Asıl önemli olan bu partinin sadece güneydoğuda değil, neredeyse Kürtlerin yaşadığı tüm büyük şehirlerde çok ciddi bir ‘temsil derinliği’ne sahip olması.

22 Temmuz 2007 seçimleriyle zirveye ulaşan bu yükselişin, 2009 yerel seçimlerine nasıl yansıyacağını öğrenmek için fazla zaman kalmadı. Üstelik seçim sonuçlarını merakla bekleyen sadece biz değiliz. Tepki çekeceğini bilerek yazıyorum; Kuzey Irak’taki Kürt gruplar da Türkiye’deki seçimleri, özellikle AK Parti’nin alacağı sonucu merakla bekliyor.

Madalyonun öteki yüzü gibi duran DTP’nin, en iyi bildiği aracı, yani şiddeti kullanarak oluşturduğu atmosferde, başta Diyarbakır olmak üzere bölgede alacağı sonuçlar da aynı merakın bir parçası.

* * *

AK Parti’de Dengir Fırat’ın bulunduğu önemli görevden ayrılması, yerine Abdülkadir Aksu’nun gelmesi, olup biteni doğru okumamıza yarayacak bir ipucu.

Ancak aceleci olmamak lazım. Bir de şu gerçeği unutmayalım. DTP’nin Kürt meselesinde neyi ne kadar taşıyacağının sınırları ortada. Daha fazlasını ondan samimi olarak bekleyenleri, normalleşme yolunda adım atacağını düşünenleri yanıltmakta gecikmedi.

Ve gelelim günün final sorusuna.

Çok uzun zamandır Türkiye’nin kronik sorunlarında ağır bir rol üstlenen AK Parti, sözgelimi Kürt meselesinde aynı rolü üstlenmeye devam edecek mi?

Kuzey Irak’taki Kürtleri, Barzani ve Talabani’den ibaret sayanlar, Kürt hareketinin tarihini yakından takip etmeyenler için bu sorunun anlamsız olduğunu biliyorum. Oysa dikkate almadığımız başka dengeler var ve bunlar her an Türkiye’de kendisine yeni bir temsil alanı üretebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi