Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kimse ırkını kendisi belirlemez!..

Kimse ırkını kendisi belirlemez!..

Hiç kimse hangi anne ve babadan ve hangi ırka mensup olarak dünyaya geleceğini belirleyemez. Bu insan iradesi içinde olan bir tercih değildir. Böyle olunca da insanların ırkları ile övünmeleri ya da mensup oldukları ırk sebebiyle suçlanmaları ve aşağılanmaları hiçbir ilke ve insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir davranış biçimidir. Elbette ben Türk anne ve babadan dünyaya gelmiş isem bundan memnuniyet duyarım. Bu memnuniyetim elbette başka ırklara mensup insanları aşağılama ya da küçük görme sebebi olamaz. Olması halinde ortaya insanlık adına utanç duyulacak görüntüler çıkar. Buna rağmen yeryüzünde zaman zaman çeşitli ülkelerde üstün ırk anlayışı olarak ifade edilen bir yaklaşım gündeme gelmiş, hatta bu üstün ırk sevdalıları devletleri ele geçirme iddialarını hayata hakim kılmak için mücadele vermişlerdir. Sonuç felaket olmuştur. Faşizm rüzgarlarının estiği dünyayı hatırladığımızda geride ne acılar bıraktığını görürüz.

Kaldı ki, yeryüzünde insanlar milyonlarca yıldan beri yaşamakta ve sürekli olarak birbirleri ile temas halinde olmuşlardır. Bu temas halinde oluş evlilik yoluyla farklı ırklardan insanların birleşmesine, bir diğer ifade ile ırkların karışmasına yol açmıştır. Bu bakımdan insanları çok kesin hatları ile ırklara ayırmaya kalkışmak imkansızın peşine düşmek anlamına gelir. Çünkü önce saf ırkın özelliklerinin belirlenmesi gerekir. Bunu ise kim neye göre belirleyecektir?

Bunun için ırkçılık bir hastalıktır. Bir ırkın mensuplarını topyekun suçlamak ya da yüceltmek kesinlikle sağlıklı bir yaklaşım değildir. Öte yandan bir kimseyi mensup olduğu ırkına bakarak kötülemek, aşağılamak da yanlıştır.

Aslında İslam bu konudaki ölçüyü açıkça ortaya koymuştur bu ölçüye uymak problem sanılan pek çok meseleyi problem olmaktan çıkartacaktır ama İslam ile bir türlü barışık olmayan çevreler sakat düşüncelerine birtakım gerekçeler aramaya kalkıştıklarında ortaya ciddi problemler çıkmaktadır.

Bunun son örneğini Ermenilerden özür dileme kampanyası münasebetiyle yaşıyoruz. Kendilerini aydın diye nitelendiren birtakım kimselerin başlattığı imza kampanyası ve özür dileme hazırlığına karşı olduğumu dünkü yazımda açıkça ifade ettim. Bunu da kesinlikle ırk açısından değerlendirerek söylemiş değilim. Çünkü mesele ırkların mücadelesi değildir. Ya da bir ırkın diğer ırka üstünlüğünü sağlamak da değildir. Bu yoldan zaten hiçbir sonuç alınamaz. Ancak, başlatılan imza kampanyasını serbest tartışma ortamının bir gereği olarak görenler de oldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de olaya böyle yaklaşanlardandı. Ne var ki Gül’ün bu yaklaşımına karşı CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman öylesine bir çıkış sergiledi ki anlamakta güçlük çektim. Acaba bazılarının kafasında faşizm yeniden filizlenmeye mi başladı diye düşündüm. Elbette Cumhurbaşkanı Gül’ün yaklaşımına herkes katılmayabilir, karşı eleştiri getirebilir. Bunlar doğaldır. Doğal olmayan ise Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek adına annesinin kökeninin araştırılmasının istenmesidir. Cumhurbaşkanı Gül’ün annesinin kökeni Ermeni olsa ne olur olmasa ne olur? İnsanların kıymeti geçmişlerine göre mi belirlenecek? Kaldı ki bu toplumda insanların tek tek imkan olsa da 7 göbek geriye giderek geçmiş atalarının kökenlerini tespit imkanları olsa ortaya kim bilir neler çıkacaktır. Hatta Arıtman’ın kökeninden de farklı şeyler çıkabilir. Halbuki insanların geçmişlerinden çok şu andaki durumları, kendilerini ifade ediş tarzları önemlidir. Türkler’in Anadolu’ya gelişlerini o zamandan bu zamana geçen süre içinde bu topraklardan hangi kavimlerin gelip geçtiklerini düşündüğümüzde sanıyorum ırkçılığın anlamsız olduğu rahatlıkla anlaşılır.

Türkler Anadolu’ya geldiklerinde bu topraklarda yaşayan insanların tamamını ya bu topraklardan sürüp attılar ya da kökünü kazıdılar denebilir mi? Dense bile böyle bir söz tarihi gerçeklerle bağdaşır mı? Bunun da ötesinde kendimizi yücelteceğiz derken bir başka çıkmaza düşmez miyiz?

Kaldı ki insanların ırklarının peşine düşmek bu topraklarda birlikte yaşamanın kökünü dinamitler. Bu bakımdan insanların ırklarına değil, toplum içindeki davranışlarına bakmak gerekir.

Bu bakımdan Arıtman’ın Sayın Gül’ü eleştirmek adına annesine dil uzatması densizliğin ötesinde utanç verici bir tavır olarak ortaya çıkmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi