Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

İslami ilimlerin ihyası

İslami ilimlerin ihyası

Göğsümüzü gererek İslam’ın ilim dini olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Kur’an, çok sayıda âyetinde ilme, âlimlere vurgu yapar. Allah’ın, ilim sıfatı ile vasıflanmış olduğunu alîm = çok bilen, âlim = bilen olduğunu bizlere haber verir; bilenlerle bilmeyenlerin eşit olmadığını öğretir.

Kur’an’ın, Allah’ın âlim olduğunu bildirmesi, İslam’ın ilme ve âlimlere verdiği değeri ifade etmek için yeterlidir. Bunun yanında, Kur’an, ilme ulaşmanın yolunun okumaktan geçtiğini özellikle haber vermiştir. İlk inen âyetin okuma emrini kapsadığını ve ilk kulluk görevinin okumak olduğunu düşünürsek, İslam’ın bilime, bilgiye, bilgine, aydınlatmaya ve aydınlanmaya; cehaletle mücadeleye ne derece büyük önem verdiğini anlarız.

Vahyin ilk muhatapları ve onlara yakın olan kuşaklar, Kur’an’ı anlayarak okudukları için okuma ibadetini yerine getirmede son derece başarılı olmuşlardır.

İslam’ın ilk emri, insanlığa ilmin yolunu açmıştır. Dolayısıyla hayatın da yolunu açmıştır. Açılan bu yoldan ilk Müslümanlar yürüyerek maksada erişmişler ve büyük bir medeniyet kurmuşlardır. Dünya hala bu medeniyetin etkisi ile hayatını sürdürmektedir. İslam’ın bu yolundan yürüyen ilk Müslümanlar aynı zamanda ilim ve düşünce zengini de olmuşlardır. İslam dünyası tarihten buyana bu düşünce zenginliğinin mirasını tüketiyor.

Okumak ve kitap o derece yaygınlaşmıştı ki, o ilk dönemlerde, bir çobanın evinde bulunan kitapların sayısı, Batı’da bir milli kütüphanedeki kitapların sayısından fazla durumdaydı.

İlk dönemlerde yaşayan Müslümanlar, ilmi ibadet olarak algılamışlar ve ibadet aşkıyla ilim öğrenip öğrendiklerini başkalarına öğretmişlerdir. İlim tahsili ilk asırlarda o dereceye ulaşmıştı ki, mektep-medrese bile açılmamış, evler ve mescitler ilim öğrenilen mekânlar haline getirilmiştir.

Mekke-Medine haremleri ile büyük mescitlerin her biri aynı zamanda açık birer öğretim kurumu olarak işlev görmekteydi. Bu açık öğretime devam eden öğrenciler halkın tamamı idi. Bu meclislere katılanlar sadece erkekler değil, kadınlar da katılıyorlar ve onlar da ilim öğrenip öğretiyorlardı.

Öğrenim görebilmek için herhangi bir yaş sınırlaması yoktu; belki dileyen herkes bu açık mektebe devam ediyor, ilim ve irfandan gerekli şekilde nasibini alabiliyordu. İslam medeniyetinin çok hızlı bir şekilde gelişmesi ve yükselmesinin sırrı burada yatmaktadır.

İlim toplumun tabanına yayılmış ve bunun için bir okula kaydolma şartları konmamış, belki mesele tamamen eğitim veren hocalar ile öğrencileri arasında bırakılmıştır.

İlmin öğrenilmesi ve öğrencilerin eğitilmesi için metotlar geliştirilmiş, bunun için harika kitaplar da yazılmıştır. 32 yıl önce tercüme ve şrhini ypmaya muvaffak olduğumuz İmam Zernûcî’nin “Tâlimu’l-Müteallim” adlı kitabı ile yazarı meçhul olan ve yine tarafımızdan tercüme edilerek son günlerde yayınlanan “Minhacu’l-Müteallim” adlı iki kitap bu alanda yazılmış şaheserlerdir. Her iki eserde ilmin önemine, öğrenim metotlarına, öğretmenlerin öğrencilerine nasıl bir eğitim ve öğretim metodu uygulayacaklarına etkili bir şekilde yer verilmiş olup bu kitaplar asırlarca medreselerde birinci derecede ders kitabı olarak okutulmuştur. Bunlar, asırlarca öğrencilerin ve öğretmenlerin eğitilmesine katkı sağlamışlardır. Çağdaş eğitim bunlarda yer alan ilkelerden mahrum oluğu için ilimden de mahrumdur.

Erken dönemin en büyük özelliği bilgi üretmektir. Gerçi Yunan filozoflarının kitapları Arapçaya tercüme edilmiştir. Fakat sadece bu tercümelerle yetinilmemiş, belki bunlardan da yararlanılarak yeni bilgiler üretilmesi başarılmıştır.

İslâmî ilimlerin Batı ilminden etkilendiğini söylemek isabetli değildir. Böyle bir iddianın delili yoktur. İslâmî ilimlerden kastımız tabiatıyla fıkıh, tefsir, hadis, kelam ilimleridir.

İslamî ilimler geçmişte canlı idi, bu sebeple bu ilimlere sarılan toplumlar da canlanmıştır. İlim sayesinde dip diri bir toplum ortaya çıkmış, bunun sonucunda da Müslümanlar sürekli olarak hareket halinde olmuşlar, birçok fetihlere muvaffak olmuşlardır.

Bilimdeki dirilik ve canlılık, hayattaki canlılığı getirir. Bilimin ölmesi; daha başka bir ifade ile, insanların zihnindeki bilim zihniyetinin ölmesi ve öncekiler tarafından hazırlanmış olan ilimlerin tüketilmesi dönemine geçilmesinden sonra bu hareketlilik yerini durgunluğa, sonra da ölüme terk etmiştir.

Zamanla İslamî ilimleri canlı tutma zihniyeti ölünce, Müslümanlar da manen ölü durumuna gelmişlerdir. Müslümanların bugün ki acıklı hali İslamî ilim zihniyetinin terk edilmesi ve beyin denen harika aletin işe yaramaz duruma getirilmesinin sonucudur. Bu gün ki Müslümanlar, beyin denen ilahi kompitürü sadece fotokopi makinesi olarak kullanmaktadırlar. Biz buna şahit olmaktayız. Dini alanda yayınlanan kitaplara göz atıldığı zaman bunu kolayca anlamak mümkündür.

İslam’ın yeni hayatta tam olarak algılanması için gösterilen çabalar yahut düşünce üretme denemeleri, hayli cılız kalmaktadır. Hatta bu gibi eserler toplumda hâkim olan hazırcı anlayış tarafından mahkûm edilmektedir. Dolayısıyla İslamî alanda ciddi bir ihya hareketinden söz etmek mümkün değildir.

Bugün en yaygın olan İslamî hareketlerde, klasik anlayışın ve aynı şeyleri tekrar etmenin ötesine gidilememektedir. Bunun faturasının bu topluma çok pahalıya mal olacağı muhakkaktır. Çektiğimiz sıkıntılar ilimsizlikten ve fikirsizliktendir; beynimizin çalıştırılma zahmetine katlanılamamasındandır; kolay olan hazırcılık ve taklitçilik yolunun hararetle benimsenmesindendir.

Şunu da vurgulamamız gerekir: İslamî ilimleri ihya hareketinin arkasında halkın desteğinin olması gerekir; aynı zamanda servetlerini ebedileştirmek isteyen idealist ve ilim sever güçlü işadamlarının desteğinin de olması gerekir.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, gelecekten umutluyuz. Eskiye oranla ilimleri anlamakta hayli mesafe alınmıştır. Fakat ne yazık ki, halâ İslamî ilimleri ihya hareketi başlamamıştır.

Biz, gelecek kuşakların, İslamî ilimlerin ihyasına dört elle sarılarak güçlü bir hareket oluşturacağını düşünüyor ve bunun için Yüce Allah’a dua ediyoruz. Rabbim! İslamî ilimleri ihya edecek nesiller gönder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi