Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Uluslararası Yaşayan Filistin Sempozyumu

Uluslararası Yaşayan Filistin Sempozyumu

İslâm Dünyası STK’ları Birliği (İDSB) dün ve bugün İstanbul’da önemli bir konferansa ev sahipliği yapıyor. 40’ı aşkın ülkeden 150 uzman Filistin meselesini enine boyuna tahlil edip İDSB’nin önümüzdeki dönem projelerini tartışıyorlar.
İDSB Genel Sekreteri Necmi Sadıkoğlu ve ekibi son üç yılda çok önemli organizasyonlara imza attılar. Ümit ediyorum, bu konferans da benzerlerinden farklı olarak yapıcı ve somut neticeler doğurur.
İDSB Genel Sekreteri Necmi Sadıkoğlu’nun toplantı açılışında verdiği mesajları önemine binaen buradan nakletmek istiyorum:
“Bugün burada son yüzyılın en büyük sorunu olan Filistin meselesine dair desteğimizi göstermek ve bu sorunun çözümüne dair küçük de olsa bir katkı sağlamak için toplanmış bulunmaktayız.
Şu çok iyi bilinmeli ki; Filistin davası sadece Filistinlilerin yahut Arap kardeşlerimizin değil, hepimizin davasıdır.
Kendisi ve çevresi mübarek kılınmış olan Mescid-i Aksa hepimizin ilk kıblesidir ve hepimiz için vazgeçilemeyecek kadar değerlidir.
Filistin Meselesi’nin çözüme ulaşmasının sadece Filistin’in değil aynı zamanda Ortadoğu Bölgesi’nin geleceği içinde hayati bir role sahip olduğunun farkında olmamız gerekiyor.
Bu nedenle Mescidi-i Aksa ve Filistin meselesi çözüme ulaşmadan Ortadoğu’da kalıcı bir barışın tesis edilmesinin de mümkünatı yoktur.
Bunun bilincinde olan kurum ve kuruluşlar Filistin meselesini tahlil eden pek çok toplantılar yapmaktadırlar.
Biz de İDSB olarak, bu senenin başında Gazze’de yaşanan acı hâdiseler sonrası yeniden bir durum değerlendirmesi yapıp planladığımız projelerimiz hakkında ön bir çalışma olması için bu toplantıyı tertip ettik.
Gazzeli kardeşlerimizin kahramanca mücadelesi ve İsrail’in uyguladığı tüm insanlığın vicdanını sızlatan devlet terörünü bir kez daha masaya yatırıp kalıcı barışın temin edilmesi için bu istişareye gerek duyduk.
Musibet zamanları dua zamanlarıdır.
Filistin’in ve Mescid-i Aksa’nın, dolayısıyla tüm Müslümanların hatta Kudüs’ü mukaddes bilen bütün insanlığın bu musibetten kurtulması için bir dua mahiyetindeki bu toplantı münasebetiyle birlikteyiz.
Hür ve bağımsız Filistin kuruluncaya ve Filistinli son mülteci vatanına geri dönünceye kadar da bu toplantıları gerçekleştirmeye, Filistin davası için çalışmaya ve dua etmeye devam edeceğiz.
Bundan hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın.
Umuyorum, sunulacak tebliğler, yapılacak müzakereler ve alınacak kararlarla ortak meselemiz olan Filistin’e hizmette bir adım daha kat etmiş oluruz.
İsrail’in, uluslararası hukuku ve insan haklarını umursamadan uyguladığı güç politikası karşısında sessiz kalan, onu durdurabilecek imkâna sahip olmalarına rağmen İsrail’in yaptıklarına bir şekilde göz yuman ya da İsrail’e destek veren uluslararası sistemin aktörlerine karşı yapmamız gereken bazı şeyler var. İslâm dünyası olarak yapmamız gereken en önemli şey, en az İsrail ve ona arka çıkan ülkeler kadar güçlü olmaktır.
Elbette bu güç askerî, ekonomik, diplomatik ve sivil toplum olmak üzere bütün alanları kapsayacak düzeyde olmalıdır. Bununla birlikte İslâm ülkelerinin İsrail’den farklı olarak yapmaları gereken ise, mutlaka sahip olmaları gereken bu gücü İsrail gibi saldırı amaçlı değil yalnızca savunma amaçlı olarak ve uluslararası hukuk kurallarına uygun ve evrensel barışı tesis edecek bir şekilde kullanmalarıdır.
İslâm dünyası, bünyesinde böylesi bir gücü barındırmaktadır ve mühim olan bu gücü ortaya çıkarmaktır.
Dünyanın rengini değiştirecek ve yeni bir düzenin tesis edilmesini sağlayacak bu gücün ortaya çıkmasında gönüllü teşekküllere çok ciddi sorumluluklar düşmektedir.
İslâm dünyasının vicdanının yönetimlere yansıması ancak sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarıyla mümkündür.
Filistin ve benzeri her sorun bu bakımdan hepimizin imtihanıdır.
İslâm dünyasında nerede bir sorun varsa bu hepimizin sorunu ve nerede bir sevinç ve zafer varsa bu da hepimizin sevinç ve zaferi olmalıdır. Birbirimize kenetlenmek ve şahsi hesap ve menfaatlerimizi bir kenara bırakarak ortak hedeflerimiz için gayret etmek zorundayız.
En büyük düşmanlarımız dayanışmamızı ve birliğimizi bozacak düşünce ve girişimlerdir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi