Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Ümitvarız...

Ümitvarız...

1437’nin ilk günlerini yaşıyoruz...

Türkiye’nin etrafı âdeta ateş çemberi... İslam Dünyası Arakan’dan Filistin’e, Doğu Türkistan’dan Keşmir’e, Orta Afrika’dan Patani’ye, Suriye’den Yemen’e zulüm ateşi altında! 

Çağdaş nemrutlar İbrahimlerimizin üzerine bomba yağdırıyor! 

Ancak, dünyayı başımıza ateş yapsalar ümidimizi kaybetmeyiz; kaybetmemeliyiz... 

İmanımız bunu gerektiriyor. 

Dünya ne kadar kaos ve keşmekeş içinde olsa da her şeyin anahtarı elinde ve her şeyin dizgini yanında olan Âlemlerin Rabbi’ne olan itikadımız bizi ümitsiz olmaktan men ediyor. 

“Ey ateş serin ve selametli ol!” dediğinde ateşin İbrahim’i (as) yakmadığını iyi biliyoruz. Demek ki mesele İbrahim olmakta...

***

Son yıllarda dev dalgalar içerisinde boğuşuyoruz... Bazen günümüz geceye, baharımız kışa dönüşüyor...  Tüm sebeplerin sustuğu, çaresizleştiğimiz ve bir mucize beklediğimiz zor zamanlardan geçiyoruz. 

1437’ye de bu hâlet-i rûhiyede “merhaba” dedik. 

Bazen nefsimiz bazen küresel hadiseler yutuyor bizi; tüketiyor!

Buna rağmen ümidimizi kaybedemeyiz; gecenin de dalgaların da nefsimizin de Rabbi aleyhimize olan tüm sebepleri bir anda lehimize çevirebilir... Tıpkı Yunus Peygamberi (as) balığın karnından kurtardığı gibi... 

Yeter ki biz de Yunus olalım. 

Yeter ki biz de Yunus Aleyhisselam gibi, “Senden başka ilâh yok. Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim. Muhakkak ki ben zulmedenlerden oldum.” diyebilelim.

***

Yaralıyız...

Pozitivist eğitim çarklarında eritildik yıllardır! Modern zamanların fantazyaları, lehviyatı, tenperverliği, korkuları, tereddütleri bizi zehirliyor her gün. Yalnızız... 

Bedbiniz...

Kardeşliğimiz, birlik ve beraberliğimiz tehlikede!  1437 yılına yaralı girdik... Ama ümitvarız. Ümitvâr olmak zorundayız. Derdi verenin devasını da vereceğine inanıyoruz. 

Yeter ki farkına varalım, özeleştiri yapalım, hâzık tabiplere teslim olalım. 

Yeter ki manevî yaralarımız daha fazla derinleşmeden tövbe edelim, arınalım...

Aynı Eyüp Peygamber (as) gibi yaralarımızdan dolayı şikayet etmek yerine sabredelim. 

Samimiyetle niyaz edelim şifa bulmak için. Hem fiilî hem kavlî duamızı tam yapalım.  Eyüp Aleyhisselam gibi “Rabbim! Zarar bana dokundu. Sen Merhamet edenlerin en Merhametlisisin” diyerek samimiyetle dua edelim. 

Allah’ın Rahmet’inden ümidimizi kesmeyelim... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi