Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Diyet zamanı

Diyet zamanı

Türkiye, kürsü kadılarını, medya vaizlerini ve köşe kadılarını tartışıyor. Hepsi birbirinden fena halde şikayetçi. Nedeni, herkesin haddini aşması ve başkalarının alanına tasallut etmesi yani hürriyet ve özgürlüğünü veya yetkilerini başkalarının aleyhinde kötüye kullanmasıdır. Belki de bir tavsiye babından Güneri Civaoğlu siyasetçi kesimine ve özellikle de sesi gür çıkanlara bir tavsiyede bulunuyor: Söylem diyeti. Medya vaizlerine çakmak ya da vaiz zaptiyesi olmak kolay da insanın kendisini frenlemesi zordur. Kimileri bugüne kadar bu yönde yapılan bütün telkinleri göz ardı etmeyi başarmıştır. Malın çoğunun haramsız, sözün çoğunun ise yalansız olmadığını biliriz. Bundan dolayı, medya vaizlerine bir örnek olarak siyaset vaizlerinin veya kürsü kadılarının da artık kendilerine çeki düzen vermelerinin vakti gelmiştir. Zaten başta kurumsal mutabakat olmak üzere her türlü mutabakatı yıkan da bu davranış modeli ve biçimidir. Umarız, siyaset erbabı ve bezirganları Güneri Civaoğlu'nun 'söylem diyeti' tavsiyelerini dikkate alırlar. Ki bunu Hindistan gezisinde Abdullah Gül de dile getirmişti.
*
Lakin günümüzde her alanın perhize ve oruca ihtiyacı var. Diyanet 2010 yılını Kur'an yılı olarak ilan etti. Bu bağlamda, halktan televizyon tutkunluğuna sınır getirmesini ve biraz Kur'an'a yönelmesini ve Kur'an okumasını istemiş ve tavsiye etmiştir. Hakikaten halkımız medya ve özellikle de görsel medya noktasında kantarın topuzunu kaçırmış bir halde. Amerikalılardan sonra en çok televizyon karşısında vakit tüketen ve zaman ve imkan israf eden bir toplumuz. Eski siyasetçilerimizin bilmeden kullandıkları 'küçük Amerika olacağız' hedefi galiba bu alanda; görsel medya düşkünlüğü noktasında yakalanmış görünüyor.
İşte buna bir çare olarak Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu en azından ekrana günde yarım saat diyet uygulayarak ve perhiz yaparak dikkatlerin Kur'an'a çevrilmesi gerektiğini ifade etti. Ne masumane bir tavsiye. Lakin kimileri veya birileri bunu bile özel alana ve hayat tarzına müdahale olarak algılıyor. Sanki ekran karşısında kilitlenerek vakit öldürmek ve reklamlarla yönlendirilmek hayat tarzını ve hürriyeti temsil ediyor!

*
Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu aslında temel bir sapmaya dikkat çekmiş. İnsanlar ekranlara meftuniyetin ve mahkumiyetin ötesinde esir oldular ve ekranlardaki siyasi atışmaları da televole ruhuyla izler oldular. Öyleyse kalıcı değerler adına siyaset kurumuna ve ekrana biraz üstten bakabilmeliyiz. Bu da ancak perhizle ve kendimizi onlar karşısında kontrol etmememizle ve kaybetmememizle mümkün olabilir. Öyleyse, perhiz vaktidir. Esasında perhiz ve diyete çağıran sadece Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu değil. Aynı zamanda Kilise ricali de benzeri çağrılarda bulunuyor. Kimi siyaset erbabı, insanların dikkatini çekmek ve sürekli olarak kendi üzerinde tutmak için internet gazeteciliğine ve televizyonlarına hakim anlayışın bir uygulaması olan 'şok şok şok' dalgalarından veya kurnazlığından yakınıyorlar. Lakin onlar da sık sık konuşarak ve kürsü kadıları olarak bu şok çıkıntılarının ve balonlarının içini dolduruyorlar. Dolayısıyla ortada bir lojistik destek ve paslaşma söz konusu. Eskiden 'az sonra' ile insanların vaktini çalıyor ve zihinleri uyarıyor ve kendi gündemlerine takılı tutuyorlardı. Bunlar siyaset ve medya mühendislerinin icat ettiği kurmaca ve kandırmaca oyunlar ve tuzaklar.
*
Kilise ricali de insanlardan teknoloji orucu tutmalarını istiyor. Daha önceki yazılarımda merhum Mısırlı Mustafa Mahmut'tan bahsetmiş ve onun teknolojiyi bir nevi deccale benzettiğini hatırlatmıştım. Evet, ekranların da ismi aptal kutusuydu lakin ekran arkasındakiler halkın zafiyetinden yararlanarak aptal kutusunu aktif bir halde tutuyorlar. Kilise ricali bizi, aynı şekilde gezegenimizi ve onun ötesinde nefsimizi ve ruhumuzu kurtarmak ve arındırmak için teknoloji orucuna davet ediyorlar. Demek ki, enfusi alemin de afaki alemin de kurtulması ancak perhizle mümkündür (http://www.telegraph.co.uk/news/newstopics/religion/7245308/Church-leaders-call-for-technology-fast.html/By Louise Gray, Environment Correspondent/ Published: 7:30AM GMT 16 Feb 2010). Özellikle de teknoloji perhiziyle. Modernizmin insanlığı getirdiği vadi budur.

Karbon salınımını kontrol etmek ve engellemek için tavsiye edilen oruca tanınmış ve saygın bilim adamlarından da destek geliyor. Bunlardan birisi İngiliz bilim adamı Sir John Houghton. Hıristiyan din adamlarının bu perhiz kampanyasına Liverpool Piskoposu Rt Rev James Jones ve Londra Piskoposu Rt Rev Richard Chartres ve Oxford Piskoposu Rt Rev John Pritchard gibi isimler eşlik ediyor ve destek veriyorlar. Bütün perhiz tekliflerinin tamamı birbirinden güzel.

Perhiz yaparak her türlü güdüme karşı çıkalım ve kendimizi oruçla ve perhizle açgözlülerin kurgularına ve planlarına ve istismarlarına dayanıklı kılalım. Yoksa dünyamızın ve ruhumuzun karardığı gündür bugün...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi