Necati Özfatura

Necati Özfatura

Hukukun üstünlüğü

Hukukun üstünlüğü

Geçen günlerde Anayasa Mahkemesinin 48. yıl dönümü merasimi yapıldı. Yeni üç üyenin yemin töreninin de yapıldığı merasimde bir konuşma yapan Başkan Haşim Kılıç’ın sözleri takdire şayandır. Hatta hukuk fakültelerinde ders olarak kullanılacak bir nevi “Evrensel Hukuk” özelliğindedir. İşte o konuşmadan bazı bölümler:
“Hukuk dünyası yargılanan kişilerin itibarı, makamı, unvanı ve rütbesi ile asla ilgilenmez. Ancak uygulamalar bunu teyid etmiyor... Üstün olan hukuktur. Kişilerin üstünlüğü hukuk karşısında yoktur. Yargı tarafsızlığı budur... (Cezaevlerinde 60 bin tutuklu, 56 bini hükümlü 116 bin kişi bulunduğunu hatırlatarak) Bu tablo kimseyi rahatsız etmez iken itibarlı rütbeli, makam sahibi insanlar bu sayıya dahil olduklarında yargıçların tarafsız olmadığı söylenir hale geldi...
...İnsan şerefi sadece imtiyazlıların ve itibarlıların değil insan olma ortak paydasına sahip kayıtsız şartsız herkesin taşıdığı temel değerdir... Yasal güvencelerin arkasına saklanarak hukuk dışı yöntem ve yollarla ülkeyi, demokrasiyi ve cumhuriyeti kurtarma düşüncesinden vazgeçmelidir. Toplumun geleceğine dair korkuları istismar edilerek kullanılmış, hukuk dışı davranışların, işkencelerin faili meçhullerin meşru zemini oluşturulmaya çalışılmıştır. Kurumlar yıpranmasın anlayışıyla nasıl bir bedel ödettirildiğinin farkında olduğumuzun bilinmesi gerekir. Hangi kurum mensubu olursa olsun hukukun dışına çıkan bir eylemi sabit olduğunda bedelini ödemesine imkân sağlanması halinde kurumların yıpranması önlenir...”
Osmanlının gelişme ve yükseliş devrinde yargının tarafsızlığı titizlikle uygulanmıştır. Ancak yargının tarafsızlığı yara aldığında çöküş başladı...
İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed Han, bir gayrimüslim mimar, verdiği talimata uymadığı için kolunu kestirir. Bu mimar mahkemeye müracaat eder. Sultan Mehmed Han duruşmaya sanık olarak davet edilir. Duruşma salonunda sultanın duruşmaları takip için tahsis edilen koltuğa ilerlerken, kadı “Sultanım senin yerin sanık sandalyesidir” diye ihtar eder... Neticede mahkeme Fatih Sultan Mehmed Hanı suçlu bularak, kısasa yani kolunun kesilmesine karar verir. Davacı telaşlanır. Şikâyetimi geri alıyorum der. Mahkeme “karar icra edilecektir. Ama diyet isteme hakkın var” deyince Sultan Mehmed Han şahsi parası ile diyet ödeyerek kolunun kesilmesinden kurtulur.
Bu adalet anlayışının yeniden tesis edilmesi dileğiyle...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necati Özfatura Arşivi