Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Referandum sonucuna bakış

Referandum sonucuna bakış

“12/Eylül/1980’den 12/Eylül/2010’nun arasında otuz yıllık bir zaman dilimi vardır. Pazar günü yapılan referandum’un önemi, halkın oyuna sunulmuş olmasındandır” dediğimizde 2007’de yapılan Cumhurbaşkanı seçiliş değişikliği de referanduma sunulmuş ancak bu heyecanı getirememişti. Hele yapılışından az sonra değiştirilme işlemine TBMM’de başlanan 1982 Anayasası, milletin onayına sunulurken, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığına Sayın Org. Kenan Evren’in getirilmesi olayı idi. %92.8 ile kabul gören 1982 Anayasası, milletimizin parlamenter sisteme olan isteği, gün geçtikçe keyfemayeşalığın kendini göstermesinden dolayıdır. Elbette ki; söz konusu anayasayı kabul için medh ü sena serbest, amma tenkidin yasak edilmesi, seçmenin bu dayatmalardan rahatsızlığı, kerhen kabulle, kurtulabileceğine aklının yatmasındandır.
Bu referandumun yapılmasının esas sebebi hikmeti olarak, yargının çeşitli kademelerinde görülen milli iradenin tecelligâhının yâni TBMM’nin çıkardığı kanunları, (usûl hatalarının da var olması hasebiyle)söz konusu Anayasa mahkemesinin iptal kararlarıyla karşı karşıya kalması, ‘ülkenin hâkimler devleti’ olma istikametinde mi yürüyor düşüncesine yol açtığı hissine kapılındı. Bilhassa Anayasa mahkemesine baş örtüsü hakkında CHP tarafından iptal istemiyle açılan dâvada, daha merhum Turgut Özal zamanında, yüksek mahkemenin yorumu başörtüsü aleyhine olurken, hiçbir kanun da başörtüsü yasağı diye bir ifade bulunmazken, söz konusu Anayasa mahkemesinin yorumu kanundan daha kuvvetli bir zülûm aleti oldu. Geçen yıllarda AKP’nin meclisten 411 reyle çıkarılan başörtü serbestliği, yine CHP’nin müracaatı ile 11 kişilik Anayasa mahkemesi önünde aciz kaldı. Böylece de, başörtü yasağı berdevam. Yapılan bu son referandum da ise, başörtüsü AKP’nin kapatılırım korkusu ile değil teklif etmek, aklından bile geçirmemek hususunu tercih etti.
Başörtüsü serbestisini temin etmek için biri iktidar da iken 28/Şubat post modern darbesi ile sıkıştırılan RP-DYP koalisyonu 28 Şubat’tan yüzküsur gün sonra çekilmeyi tercih etti. Yargıtay Başsavcılığınca açılan kapatma dâvası kabul edilip, haklı ve dünya hukuk fakültelerinde doktora konusu olabilecek evsaftaki savunmalar ademi kabul görüp, RP kapatıldı. Milli görüşün; Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi’nin arkasından kapanan Refah Partisi üçüncü kapanan partisi oluyordu. Fazilet Partisi de, yine irtica odağı ithamıyla elbetteki başörtüsü serbestisi için çalışmaları hasebiyle kapatıldığında, milli görüş Hakk yolunda dört partisinin kapanmasına rağmen, beşinci partisi Saadet Partisi ile yola devam etmektedir. Ve de, devam edecektir.
Muhterem Erbakan’ın, Refah Partisi kapatılmadan evvel söylenmiş bir cümlesi vardı, bu cümleyi hatırlatmak istiyorum burada; Erbakan diyor ki: “Bir gün gelecek, profesörleri, başörtülü talebelerine selam duracaklar” kıyamet koptu bu söylenir mi? Böyle şey olur mu? Diyenlerin başında, şimdi AKP’ye gitmiş nice milli görüşçüler vardı. Bize de esas koyan buydu. Bizim insanımızın itiraz ettiği yerde elbette ki karşı cephe böyle zülumlara devamdan vaz geçmez değil mi?
Şimdi soruyorum ey millet, Erbakan’ın sözünün büyük kısmı yerine geldi mi? Gelmedi mi? Bence geldi! Nasıl mı? Şöyle; Sayın Cumhurbaşkanı’nın eşleri hanımefendi tesettürlü değil mi? Sayın Başbakan’ın eşleri hanımefendi başörtülü değil mi? Bunların cevabı evet değil mi? Peki bu zatların teşrif ettikleri mahaller de, karşılayan sivil/ asker, öğretmen, doktor, emniyet müdür, garnizon kumandanı istikbal etmiyor mu? Dolaysıyla beyefendilerine refakat eden hanımefendiler karşılayıcıların selamlarını almıyorlar mı? Alıyorlar. Şu halde Muhterem Erbakan’ın dediğinin kısm-ı azamı yerine gelmiş durumdadır. Bir de protokolde bulunan yüksek rütbeli bir subay aslında hanımefendilerin el sıkma işleminden rahatsız olduklarını bildiğinden, böyle bir rahatsızlık vermemek için protokolden çıkmış diye addediyorum. Ne var ki, bizim basının huyudur, bu nazikçe davranışı protesto olarak nitelemiştir.
Ülkemiz dünyanın değişen düzeninde hem vatanımızı kanımızın son damlasına kadar müdafaaya hazır hâlde olduğu şüphesizdir. Bunu daha güçlü yapabilmemiz için, Evet’ti! Hayırdı’ları bırakıp, kardeşliğimizi pekişterecek, gücümüzü ziyadeleştirecek kucaklaşmaya hazır olmalıyız. Referandum geride kaldı. Milletin geleceğe bakışı; vatan sevgisinde, bayrak saygısında, göz bebeği ordusunu muhafazaya sadakatte devam etmesindedir. Şimdi yepyeni bir anayasa yapılması sürecine girilmesi ileri sürülürken, başbakan, partisinden bir hukukçu prof’a başkanlık sistemi için çalışmaya başlayınız diye popülist bir eda ve beyanla işaret vermiştir. İş, aş, yatırım istihdam yine atıl kalacak, bizleri de cambaza baktıracaklardır. Fiemanillah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi