Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Futboldan hiç anlamam amma

Futboldan hiç anlamam amma

Yarım asırlık ömrümde iki defa futbolla yakından ilgilendim. İkisinde de büyük zarar gördüm.
Birincisi; yedi sekiz yaşlarında iken köye gittiğimde, büyüklerin oynadığı topa istemeyerek vurup tellere göndermiş ve patlatmıştım.
Bir hafta kovalamıştı beni köyün delikanlıları. Sonra rahmetli dedemden topun ücreti olan 2,5 lirayı alınca peşimi bırakmışlardı.
O bir hafta yaşadığım endişe beni futboldan uzaklaştırdı.
İkincisi; Almanya’dan dayım gelmişti, henüz 12 - 13 yaşındaydım, Ankara 19 Mayıs Stadında yapılan Beşiktaş Fenerbahçe maçına götürmüştü.
Fenerbahçelilerin yanına oturacağımıza, Beşiktaşlıların tarafına oturmuşuz. Ben Fenerbahçe lehine tezahürat yapınca, kafama gazoz şişesi yemiştim.
İşte futbola olan bütün ilgim bu kadar. Tabii milli takım maçları hariç. Onları seyreder ve desteklerim.
Deseler ki; “Üç tane futbolcu ismi say.” Sayamam. Yalnız karşılıklı tanışmadığım ama uzaktan sevdiğim, takdir ettiğim, beğendim iki isim vardır.
Birisi; Hakan Şükür, diğeri de Bursa Spor’un teknik direktörü Ertuğrul Sağlam. Her ikisi de temiz insanlar.
Geçelim.
Futbola ve takımlara bu kadar uzak olan ben bile yıllardır spor camiasında dönen kara paralarla ilgili bir sürü şey duyarım.
Takımlar sayesinde zengin olanlardan, kara para aklayanlara kadar her numara dönermiş. Bu işlerle uğraşanların iş ve özel hayatlarına bakınca mesele daha iyi anlaşılırmış.
Bütün söylentiler dedikodu olsa bile bu mesele es geçilemez.
“Tencere kaynamazsa kapağı oynamaz” derler. Gerçeğe bu kadar yakın dedikodu üretmek epey bir maharet ister, böyle maharetli kişiler de zor bulunur.
Hatta romancıları, hikâyecileri, şairleri, sinemacıları, tiyatrocuları bir araya getirseniz ve “Spor camiasına dair yolsuzluk şekilleri üretin” deseniz, ancak mevcut hadiseler kadar yazar ve çizebilirler.
Yine derler ki; “Eğer operasyonu başlatan savcılar ve davayı bakacak hâkimler, futboldaki bu karanlık sayfaları aydınlatırken, tekerlerine takoz konulmazsa; ciddi temizlik yapılır ve pek çok ‘temiz kişinin (!) kirli çamaşırları” ortaya çıkarmış.
Geçelim.
Dedim ya futbola çok uzak birisiyim ve bu camiada olup bitenlerle ilgili tek satırlık bir şey bilmem.
Yalnız; “Zenginin malı fakirin dilini yorarmış” derler. Bu sözde olduğu gibi zenginlerin kurduğu oyunlara para döken ücretli kesimi hiç anlamamışımdır.
Öyle gençler var ki; anasına, babasına, karısına, çocuğuna, dostuna, arkadaşına ayırmadığı zamanını, harcamadığı enerjisini; futbol uğruna harcamakta ve hem kendisini hem de çevresini ihmal etmekte.
İşte bu azme ve gayrete bir tarif getiremiyorum. Mesela gazeteleri okurken spor sayfasından başlayan kişilerin okuma iştiyakına hep şaşırmışımdır. Hakeza saatlerce spor programı izleyenlere de.
Oysa dünyanın her yerinde en kolay harcanan para ve üstüne her türlü oyun oynanan en kolay kazanç; “emeksiz, bedelsiz ve tersiz” elde edilen paralardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi