Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

11 Eylül’den 10 yıl sonra...

11 Eylül’den 10 yıl sonra...

11 Eylül bir milattı. Batı için de İslam dünyası için de. 9/11’den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Amerikan cinneti bitmedi Obama’yla; boyut değiştirdi. ‘Global 28 Şubat’ yaşandı, yaşanmaya devam ediyor! ‘Yerel 28 Şubat’ reenkarnasyona uğrayacakken kafasına ‘balyoz’ indi bereket versin!

Türkiye’de de henüz taşlar yerine oturmadı. ‘Hoca’nın tabiriyle “duvarı yıkmadan taşları yerinden oynatmak” ancak ‘Usta’nın işi olabilir.

Norveç’te 22 Temmuzda gerçekleşen Breivik imzalı son kanlı hadise ise 11 Eylül ezberlerini tuzla buz etti. Denkleme yeni bir formül dâhil oldu. Karikatür krizine çanak tutan Avrupa, karikatürize olduğunu acı bir şekilde gördü. İslamofobinin en acı neticesini bizzat müşahade etti. Sarsıldı ve titredi! Ne kadar ders aldığını şoktan çıkınca anlayacağız!

Bu arada küçücük Hollanda ile meşgulken biz, Rusya ve Çin İslamofobik terör estirmeye devam etti, ediyor. Bunu da gözden kaçırmamak gerek.

Şimdi tüm bu faktörler bir daha tahlil edilmeli. İslam dünyası ise bu süreçte neler yaptığını ve neler yapamadığını tespit edebilmeli. Daha doğrusu cesaretle özeleştiri yapabilmeli.‘Doğru tebliğ’ ve ‘etkin temsil’ mekanizmalarını sorgulamakla işe başlamalı!

ABD Başkanı Barack Obama’nın kurucularından olduğu Center for American Progress (CAP)’ın mürekkebi henüz çok taze olan “Korku Şirketi: Amerika’da İslamofobi Şebekesinin Kökleri” başlıklı 130 sayfalık rapor oldukça göz açıcı ve yukarda yazılanları doğrular nitelikte. (Raporun tamamı için bkz. http://www.americanprogress.org/)

Bayram telaşına denk geldi sanırım, birkaç değinme dışında rapor yeterince bizim basında incelenmedi. Yeni Şafak’tan Ali Akel “Amerika’da İslamofobiya şebekesi” ve “İftira, dezenformasyon, komplo” başlıklı üst üste iki yazı ile raporun kodlarını tahlil etti. Washington DC’de yaşadığı ve sütten ağzı yandığı belli ki, Ali Akel, derinlemesine raporu inceleyip kendi tespit ve gözlemlerini de katarak önemli yerlerinin altını bizim için çizmiş. Lütfen bu iki yazıyı bulup okuyun. Ben de siz bu yazıyı okuduğunuzda ilgililer için hepsini derleyip siteye eklemiş olacağım. (muhsinmeric.com)

Raporu okuyunca İslamofobinin anavatanı Türkiye’deki ‘Korku Şirketi’ akla da gelmiyor değil. Henüz bizdeki karanlık çeteleri fonlayan finansörler gün yüzüne çıkmadı. Bekleyip göreceğiz... Bugünlük bu konuyu geçelim...

11 Eylül hadiselerini kimlerin fırsata dönüştürdüğünü, sıcağı sıcağına, Fehmi Koru, “Benim 11 Eylül günlüğüm” dediği “11 Eylül o kader sabahı...” kitabında yazmıştı. (Timaş Yay. 2002) Geriye dönüp baktığımızda bu sıra dışı günlükte geçenlerin birçoğunu bugün doğrulayabiliyoruz. Yıl 2011 ve Robert Ferrigno’nun iştahla yazdığı bizdeki cumhuriyet mitingleri tadındaki “2040 Amerika İslam Cumhuriyeti” (Koridor Yay. 2006) romanında yazdıklarının hiçbiri henüz gerçek olmadı. New York sokaklarında ezan sesi yankılanmıyor. Sıfır Noktası’ndaki cami bile yapılamadı. Defalarca gidip bizzat dinledim; Amerikalı Müslümanlar hâlâ endişeli ve bazen de korkuyorlar. Tram Nguyen’in yazdığı ve 11 Eylül sonrası Müslümanlarla mülakatlarını derlediği kitabı “Şimdi Hepimiz Şüphelileriz” (We Are All Suspects Now, Beacon Press, Boston, 2005) 11 Eylül sonrası Amerikan Müslümanlarının yaşadığı korku yıllarını çok iyi anlatıyor.

Peki, ‘cinnet’ hali geçti mi? Norveç hadiselerine, ilk anda, mal bulmuş mağribi gibi yapışan ‘Çay Partisi’ müdavimleri ve ‘korku şirketi’ hissedarları duvara tosladılar. Terörist Hıristiyan çıkmasın mı? Şimdi tüm hesaplar yeniden yapılıyor. Çünkü bazı ezberler bozuldu, bozulacak da!

Daha önce de bozulabilirdi ezberler de tuzaklar da. Obama, cesur bir başkan olamadı maalesef, onun için de bu korku duvarlarını aştırtamadı Amerikan toplumuna. 39 yıl The Washington Post’ta editörlük yapan ve 11 Eylül olayları ile ilgili çalışmasıyla Pulitzer ödülü alan Bob Woodward’ın “Obama’nın Savaşları” (Obama’s Wars, NY 2010) kitabında Obama’nın kimlerle ve hangi mihraklarla cedelleştiği uzun uzadıya anlatılıyor. İplerin kimlerin elinde olduğunu görmek için de John j. Mearsheimer ve Stephen M. Waltz’ın yazdıkları için dokuz köyden kovuldukları “İsrail Lobisi” kitabına (Küre Yay., 2009) göz atmak yeterli.

Bu arada tüm bu kargaşa içinde, işin, yani Batı ve İslam dünyasının birbirlerine bakış açılarının ve bugün kimi odakların gayet iyi bildikleri için kullandıkları, tarihi ve sosyolojik kökenleri ve hassas noktaları bir solukta görebileyim diyenlerdenseniz 2007 Türkiye Yazarlar Birliği Fikir Ödülü alan İbrahim Kalın imzalı “İslâm ve Batı” (İsam Yay., İstanbul, Mart 2008) ve Batı bakış açısının Türkiye yansıması için de Özlem Kumrular’ın kaleme aldığı “Türk Korkusu”’ (Doğan Kitap, Mart 2008) kitapları tez elden okunabilir.

11 Eylül’den 10 yıl sonra konuşacak çok şey olduğu gibi okunacak çok yayın ve yapacak çok iş var, hem de çook! Haftaya devam edeceğiz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi