Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

‘Yumuşak güç’ unsuru olarak STK’lar

‘Yumuşak güç’ unsuru olarak STK’lar

Uluslararası sistem, özellikle Soğuk Savaş sonrası, sayıları iki yüzü aşkın devletler arasında cereyan eden hadiselerin, münasebetlerin oluşturduğu bir bütün olmaktan çıkmış ve uluslararası sahada teşkilatlanmış pek çok aktörün yoğun iletişim ve etkileşim içerisinde olduğu bir zemin halini almıştır. Artık, sayıları her geçen sene daha da çok artan, çokuluslu şirketler, uluslararası örgütler ve uluslararası sivil toplum kuruluşları uluslararası politikanın özneleri olmaktadır.

Sivil toplum kuruluşları (STK’lar) iletişimin artmasıyla geleneksel devlet anlayışının değiştiği, sınırların ortadan kalktığı günümüzde, devletlerin ulaşamadığı noktalara ve devletlerin nüfuz edemediği sahalara ulaşmakta ve etkinlik göstermektedirler.

Türkiye de uluslararası sahada gerçekleşen bu değişimden nasibini almakta ve gittikçe hükümet dışı örgütler (STK’lar) daha çok inisiyatif geliştirmekte, daha çok yasa yapım süreçlerine katılmakta, daha çok dış politikaya etki etme kabiliyeti elde etmektedir.

Özellikle Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinin tesiriyle, AB uyum paketlerinin de sağladığı ortam içerisinde manevra sahası bulabilen STK’lar, klasik korporatist anlayıştan uzaklaşarak, halkın her kesiminin görüş ve taleplerini hem hükümetlere hem de uluslararası örgütlere ve karar alma mekanizmalarına ulaştırarak, kimi zaman Türkiye’nin aleyhine bazen de Türkiye’nin lehine tavırlar geliştirerek dış politikaya etki etmektedirler.

Bazı uluslararası STK’lar Türkiye dışında da şubeler açarak, ülke dışında faaliyetler göstererek ya Türk hariciyesine yeni yollar açmakta, ya açılan yollardan giderek faaliyetler gerçekleştirmekte yahut dışişleri mekanizmalarıyla ulaşılamayacak noktalara nüfuz ederek dış politika inşa etmektedirler.

Aktör merkezli çoğulcu liberal teori ile veya konstrüktivist bir bakış açısıyla incelenebilecek olan, STK’ların dış politikaya etkisi ve hükümetlerin de buna imkân tanıması Batılı ülkelere kıyasla henüz Türkiye’de oldukça gerilerdedir. Bunda Türkiye’nin sosyo-kültürel yapısı etkili olduğu gibi geleneksel siyasi yapı ve anlayışının da oldukça ciddi etkisi vardır.

Günümüzde dış politikanın hem aktörleri hem de yapım süreci büyük oranda değişime uğramıştır. Bu değişim sonucunda uluslararası ilişkilerin temel aktörü olan devletlerin klasik anlamdaki işlevleri zayıflamış, ilave olarak hükümet dışı aktörler dış politika yapım süreçlerinde daha çok devreye girmişlerdir. Bu aktörler içerisinde sayıları her geçen gün artan sivil toplum kuruluşları önemli bir yere sahiptir.

Türkiye’de siyasi ve sosyoekonomik yapının gelişimine paralel biçimde dünyadaki değişimden etkilenen sivil toplum kuruluşları, özellikle Soğuk Savaş’tan sonra, artan oranda hem iç hem de dış politikada kendilerine etkinlik sahası aramışlardır. Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci ve İslam dünyasındaki bazı gelişmeler sivil toplum kuruluşlarının dış politikaya ilgisini artırmış ve STK’lar dış politikaya müdahale yollarına daha çok başvurur olmuşlardır.

Hükümet dışı aktörlerin Türkiye’deki etkinliği henüz Batı toplumlarına kıyasla yeterince güçlü değildir. Türkiye’de vakıf geleneğinden kaynaklanan gönüllü teşekkül mantığı kuvvetli ama yönü daha çok sosyaldir. Modern anlamda, yönetimlere müdahale eden sivil toplum kuruluşlarının gelişimi Türkiye’nin kültürel, siyasi ve sosyal yapısı ile de doğrudan etkilidir.

Tüm bu faktörlere rağmen, özellikle son dokuz yıldır, Cumhuriyet tarihine kıyasla, hükümet dışı aktörler olumlu ve olumsuz anlamda dış politikaya etki etmişlerdir. Kürt meselesinden AB üyeliğine, kadın haklarından çevre sorunlarına, İslam dünyasının sorunlarından insan hakları ihlallerine, iş dünyasının meselelerinden insani yardım faaliyetlerine kadar pek çok sahada faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları Türk dış politikasına gittikçe daha çok güç ve yön vermektedirler.

Bu gelişim, Türkiye’nin yumuşak gücünü öne çıkardığı, çok kanallı, çok kulvarlı, çok boyutlu ritmik dış politika anlayışına da oldukça uygundur.

Daha somut değerlendirme bir başka yazıya...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi