Faruk Çakır

Faruk Çakır

Eğitim sistemini bozan milât

Eğitim sistemini bozan milât

Eğitim sistemi, en çok konuştuğumuz konular arasındadır ve öyle de olmalıdır. Çünkü bir ülkede eğitim sistemi sağlam ve doğru ise o ülkede başka pek çok şey de sağlam ve doğru olur. Ekonomiden siyasete, ahlâktan insanî ilişkilere kadar her ne konuda sıkıntı çekiliyorsa, temelinde “eğitim eksikliği” vardır.
“Sağlam ve doğru eğitim”in nasıl verilebileceği de hep tartışılmıştır. Özetle, insana insan muamelesi yapan ve fıtrata uygun bir sistem ancak doğru ve faydalı olabilir. Türkiye’de yapılamayan da budur. Ne yazık ki sahip olduğumuz değerlerin farkına varmayıp, başka ülkelerin sistemlerini kopyalama yoluna gitmişiz. Belki buna ‘kopyalama’ değil, ‘tahrip ederek, bozarak alma’ da denilebilir. Çünkü ‘sistem’ini aldığını ifade ettiğimiz ülkelerde meselâ ‘yasakçılık’ yokken, bizde yasakçılık eğitimin temeline ‘taş’ olarak yerleştirilmiş...
Dikkat çeken bir nokta da, dünya âlem bu noktadaki yanlışlarını zamanla düzeltirken, biz yıllar ilerledikçe yanlışlara yeni yanlışlar katıyoruz. 28 Şubat sürecinde yapılanlar başka nasıl izah edilebilir?
Talim Terbiye Kurulu eski Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan da ‘sistem’den ciddî olarak şikâyet edenler arasında. 2012 yılında yeni bir ‘eğitim şûrâsı’ düzenlenmesini isteyen Prof. Dr. Erdoğan, ‘çözülmesi gereken en önemli mesele’yi de şöyle özetlemiş: “Millî Eğitim’de çözülmesi gereken en temel mesele 8 yıllık eğitim hususudur. Tecrübe gösterdi ki, kesintisiz ilköğretim uygulaması her açıdan zararlı oldu. İşin kötüsü kesintisiz yapılanma bu kademeyi iyileştirmek için atılan bütün adımları da akamete uğrattı. Bu sebeple ortaokullar yeniden açılmalıdır. Yani 8 yıllık zorunlu eğitim kesintili hâle getirilmelidir. Bunun için 5+3 veya 3+5 şeklinde bir yapı kurabilirz. (...) İlköğretimde kesintisiz eğitime geçiş dönemi millî eğitim sistemimizin bozulmasında bir milâttır! O gün, bugündür; bu bozulmayı önleyecek bir çalışma ne yazık ki yapılmadı.” (Vatan g., 11 Ekim 2011)
28 Şubat 1997’de yapılan da bir ‘darbe’dir. Her darbenin olduğu gibi “post modern” “28 Şubat darbesi”nin de eğitim sistemine büyük zararları olmuştur. Prof. Dr. İrfan Erdoğan, hadisenin sadece millî eğitim cephesini değerlendirmiş. 28 Şubat sürecinin bir de ‘din eğitimi’ne verdiği zarar var ki, onu telâfi etmek için belki de yıllar gerek. Bu süreç sebebiyle din eğitimi büyük darbe aldı. Çocuklarımızın Kur’ân kurslarına gitmesi ‘yaş sınırı’ ile engellendi. Kur’ân ezberleme (hafızlık) sistemi de yaralandı, engellendi. İmam hatip liselerini engellemek isterken, bütün bir ‘meslek eğitimi’ sistemi katledildi.
Aradan yıllar geçti ve 28 Şubat sürecinin eğitim sistemine verdiği zararların büyüklüğünü ancak tartışmaya başladık. Bir dönem ‘sistem’in içinde yer alan Talim Terbiye Kurulu eski Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan’ın eleştirileri bu yönüyle dikkate alınmalı. Hele, “İlköğretimde kesintisiz eğitime geçiş dönemi millî eğitim sistemimizin bozulmasında bir milâttır!” tesbitini 28 Şubatçıların iyi okuması gerekir!
Millî eğitim sistemimizin bozulmasında 28 Şubat süreci bir ‘milat’ olmuşsa, sistemin düzeltilmesi için o sürecin devre dışı bırakılması gerekir. 1997’de atılan yanlış adımların üzerinden bunca yıl geçtiği halde, hâlâ o sürecin etkileri devam ediyorsa, kabahat biraz da siyasetçilerindir.
“Şu okullar olmasa, eğitim sistemi ne güzel işlerdi!” demeyeceksek, sistemdeki arızaları tamir cihetine gitmeliyiz. Tedavide geç kalırsak, faturası çok daha ağır olur...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi