Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Putin ve fix demokrasi

Putin ve fix demokrasi

Dünyada mutlak bir demokrasinin olmadığı söylenebilir. Ancak kayıtlı ve göreceli bir demokrasiden söz edebiliriz. Yaratılmışların objektif veya mutlak olması zaten mümkün değil. Kainatta tek objektif varlık Cenab-ı Hak’tır. Böyle olmasına rağmen kimileri ötekilere meşruiyet üstünlüğü kurmak için demokrasisine toz kondurmuyor. Bununla birlikte demokrasiden demokrasiye de fark var. Amerikan demokrasisinde de düzensizlik ve düzeysizlik olsa da Rusya kadar keyfi değil. Rusya tarzı demokrasi fix demokrasi sınıfına girer.

Bazen en ileri demokrasilerde bile seçimler çalınabiliyor. Seçim hırsızlığı ve her türlü hile aktörlerin sık başvurduğu hususlardan birisi. Bazen de seçimler için dolaylı hile yöntemlerine veya haksız rekabet kurallarına başvuruluyor. Savaşlar veya krizler devreye sokuluyor. 1993 yılında Hindistan’da BJP Partisi Ayodha Camii krizi üzerinden seçim kazanmaya ve milliyetçi Hinduların oylarını almaya çalışması gibi. Başarmıştır da. Şaron 2000 yılında Harem-i Şerif’e girerek seçimleri kazanmıştır. Yani fitne ve fücur üreterek seçimleri lehine çevirmiştir. W. Bush ilk seçimleri Al Gore karşısında hile ile kazanmıştır. Açıkçası seçimleri çalmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla Rusya’da ise hilesiz seçim mevsimi yok. Time dergisinin konuyla ilgili bir haberinde, Boris Yeltsin’in 1996 seçimlerini çaldığı ifade ediliyor. Bundan dolayı Rusya tarihinin yeniden yazılması gereği tartışılıyor (http://www.time.com/time/ world/article/0,8599,2107565,00.html). Bu hile sadece bir seçime mahsus ve münhasır mıdır yoksa Rusya için yol mu olmuştur? Yeltsin ile Putin arasındaki devir teslim de böyledir. 1998-1999 yıllarında, Putin’in Rusya İç İstihbarat Servisi FSB’nin başkanlığını yaptığı sırada Dağıstan tertibi yaşanmış ve Boris Berezovski’nin de karıştığı tertip sonucu Çeçenler Dağıstan’da tuzağa çekilmiştir. Putin, 9-16 Ağustos 1999 tarihleri arasında başbakan yardımcısı ve başbakan vekilliği, 16 Ağustos’tan itibaren de başbakan olarak görev yapmaya başladı. Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in 31 Aralık 1999’da istifa etmesinin ardından, Anayasa gereği, üç ay içerisinde devlet başkanlığı seçimi yapılıncaya kadar bu görevi vekaleten üstlendi. Çeçenistan ve Dağıstan rüzgarıyla birlikte seçim gemisinin yelkenleri şişen Putin, başkanlık seçimlerinde %50’nin üzerinde oy toplayarak, birinci turda devlet başkanı seçilmiştir.

¥

Eylül 1999’da Moskova’da beş gün arayla iki büyük apartmana yerleştirilen bombaların patlaması sonucu 300 kişi hayatını kaybederken fail olarak Çeçenlere dikkat çekilmiştir. Durumdan vazife çıkartan Boris Yeltsin, 11 Eylül saldırısının ardından Bush’un açıklamalarını hatırlatan değerlendirmelere başvurmuştur. Olayın ardından yetkilileri acil toplantıya çağırırken Yeltsin, “Devlet, eşkıyanın meydan okumasına en uygun cevabı verecek: Sert, çabuk ve kararlı” diyordu. Yeltsin, ‘terörizmin Rusya’ya savaş ilan ettiğini’ iddia ederken, Rus ordusu suçlu olarak gözüne kestirdiği Kuzey Kafkasya’daki bağımsızlık yanlılarına yönelik bombardımanın şiddetini artırıyordu. Patlamanın gerçek nedeni ise bu sefer Rus Askeri İstihbaratında (GRU) görev yapan Üsteğmen Aleksi Galtin tarafından dile getirilmiştir. Çeçen savaşçılara esir düşen Galtin, Rus ordusunun Çeçenistan’a girme nedeni olan en az 300 sivilin öldüğü apartman bombalama eylemlerinin FSB ve GRU tarafından gerçekleştirildiğini ifade etmiştir. Bu hususta bir dönem Rus ‘Derin Devleti’nin lideri olarak da anılan Boris Berezovski’nin açıklamaları dünyada büyük yankı uyandırmıştır Moskova ve Volgodonsk kentlerinde meydana gelen kanlı saldırılardan dönemin Başbakanı Putin’in haberi olduğunu açıklayan Berezovski, saldırıların ardından resmi makamlarca bağımsızlık yanlısı Çeçenlerin suçlanmasına karşın, bunları aslında Rus İç İstihbarat Servisi FSB’nin yaptığını dile getirdi. Putin ile Berezovski’nin çıkarları çatışmasaydı bu gerçekler de saklı kalacaktı. Konuyla ilgili Londra’da bir basın toplantısı düzenleyen Berezovski, burada eski FSB mensubunun itiraflarının yer aldığı bir kasetin muhteviyatını basınla paylaşmıştır.

¥

1999 yılında Rusya’daki iktidar devir teslimi, tertip şiddet olaylarının gölgesinde gerçekleşmiştir. Rusya’da her seçimlerin arifesinde tarih tekerrür ediyor. Bu defa da başkanlık seçimlerinden günler öncesinde Putin’e yönelik bir suikast planı ortaya çıkarıldı! Buna kargalar bile güler dendiği gibi Ruslar bile bağışıklık kazandı. Esat referandumda tulum çıkarırken Putin de ondan geri kalmıyor.

Suikast planının üç kişi tarafından hazırlandığı ileri sürüldü. Zanlılardan birinin ocak ayında Odessa’daki bir apartmanda meydana gelen patlamada öldüğü, diğer ikisinin de gözaltına alındığı açıklandı. Yetkililere göre, Putin’e suikast gerçekleştirmeye çalışanlardan biri Adem Osmayev isimli Kazakistan vatandaşı idi. Suikast planını hazırlayan üçlü, 4 Mart tarihli cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Putin’in Moskova’da her gün geçtiği Kutuzovski Bulvarı’na bomba yerleştirmeyi tasarlamışlar. Putin’in etki alanındaki Ukrayna Güvenlik Servisi, şüphelilerin kiraladıkları bir apartman dairesinde patlayıcı ürettikleri sırada meydana gelen bir patlamanın ardından tutuklandıklarını bildirmişti. TV’de itirafta bulunan İlya Pyanzin adlı zanlı, Putin’in öldürülmesi için Rus karşıtı Çeçen liderlerden talimat aldıklarını itiraf etmişti! Fix yani sonuçları belli seçimler için bu tür olaylara ihtiyaç var. Olmasa bile özenle üretilir. Ve Putinizm Rusya’da fix demokrasinin diğer adıdır. Hem seçimler şeffaf değil, şaibeli hem de gerçek rekabete imkan tanınmıyor.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi