Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Bayram mesajı: “Ey Müslümanlar! Ümmet olun!”

Bayram mesajı: “Ey Müslümanlar! Ümmet olun!”

Sevinç ve hüzün iç içe bir bayramı daha geride bıraktık.
Ümmetin son inşa ve tamir süreci, direniş ve diriliş hamlesi bedelleri ağır da olsa adım adım devam ediyor...
Türlü türlü belalarla bir asrı aşkındır mücadele veriyor İslam dünyası!
‘İslam alemi’nin merkezi hükümetinin yıkılmasının ardından sel gibi aktı belalar İslam’ın harim-i pakine!
Öyle ki bin yıldır birikmiş kinlerini kustular Hilal coğrafyasına tüm zaleme güruhu! Onlar zulüm yağdırdıkça İslam âlemindeki intibah hareketleri de boy vermeye başladı bir bir...
Hangi birini anlatalım?
Hindikuş Dağları’ndaki cihadı mı? Bağdat-Basra hattındaki direnişi mi? Moro’daki cansiperane savaşı mı? Patani’deki kimlik mücadelesini mi?
Tarihin belki de en uzun ve yıkıcı işgali Keşmir’de yaşanıyor hâlâ! Gündemimizde bile değil! Hindistan, İngiltere, ABD ve diğerleri suskun! Geçen yıl Pakistan tarafındaki Azad Keşmir’in başkentinde, Muzafferabad’da, ilk defa tertip edilen Uluslararası Keşmir Konferansı’na katıldım. Cennet Vadi’nin izzetli evlatlarıyla tanıştım. Anladım ki bizmişiz işgale uğrayan, onlar değil!
Doğu Türkistan’da bu Ramazan sahura bile gizli kalkıldı, oruç gizli saklı tutuldu! Çin hükümeti İslam âleminin gözüne baka baka işliyor her türlü zulmü bugün! Ne yapabiliyoruz? Hiç!
“Arakan neyimiz olur?” sorusunun cevabını birçoğumuz, çok değil birkaç ay önce öğrendik! Üzüldük, gözyaşı döktük, uçak bile kaldırdık oraya çok şükür! Anladık ki bizmişiz cahil ve zayıf, onlar değil!
Geçtiğimiz Ramazan ayında da Necaşi’nin Zeyla’sını, ilk hicret beldesini ‘keşfetmiş’, oraya yardım için seferber olmuştuk. Anladık ki sonra, biz açmışız, onlar değil!
Hani Tsunami belası gelince öğrendiğimiz Açe gibi; ecdadımızın sömürgecilere karşı cihadlarında yardım için gemi ile asker ve mühimmat gönderdiği Açe! Hâlâ Osmanlı halifesi adına hutbe okunan Açe! Unutmuyorum, bir gidişimde, sabah namazı sonrası beni çıkarttılar vaaz kürsüsüne, dillerini bilmesem de bildiğim tüm dua ve Arapça metinleri okumuştum. Anladım ki bizmişiz Tsunami’nin ezip geçtiği, onlar değil!
Türkiye’de bir kesim, 28 Şubat arifesinde Müslüman kıyımına hazırlanırken, bundan yirmi sene önce, Bosna diye bir yer olduğunu, Sırpların ceddimiz Murat Hüdavendigar’ın zaferlerinin rövanşı diye Müslüman katliamı yaptığı esnada hatırladık. Yardımlar yaptık, marşlar besteledik. Şimdi dünyanın dört bir yanında hizmetleriyle iftihar ettiğimiz yardım kuruluşlarımız bile o musibet esnasında kurulmuştu. Gördük ki bizmişiz Sırp’ın kin kustuğu, onlar değil!
Cahar Dudayev, Şamil Basayev isimlerini Şeyh Şamil’le anmaya, Çeçen marşını çocuklarımız ezberlemeye başlayalı çok olmadı! Rus zulmüne maruz kalan Kafkasyalı kardeşlerimize şimdi bile çok sahip çıkamıyoruz. Ama bizim değil, destanlar yazan kardeşlerimizin bize yaptıkları yardımı nasıl unuturuz?
Ümmetin ön cephesi Filistin...
On yıllardır her türlü asimilasyon, işkence ve zulmün yaşandığı mübarek Filistin! İşgal altındaki Kudüs, tehdit altındaki mahzun ve mahkûm Mescid-i Aksa! Haksız, hukuksuz, vahşice uygulanan devlet terörüne ve ambargoya maruz bırakılan Gazze! Evlerine bile dönemeyen yüz binlerce Filistinli mülteci! Yardım kampanyaları düzenledik Filistin için, şehitler verdik, ziyaretler yaptık! Anladık ki daha layık değiliz özgürce Mescid-i Aksa’da namaz kılmaya!
18 aydır oluk oluk kan akıyor Suriye’de! Aslında 40 yıldır! Biz seçim şamatasından bile son katliamları çok geç fark ettik! Bugün resmi rakamlara göre kayıplar 20 bini geçti. Yaşananları anlatmaya kelimeler dinlemeye yürek dayanmaz! Suriyeli mazlum kardeşlerimiz bölgemizdeki fitne odaklarını gözlerimize sokarcasına gösterdiler! Olan biteni anlatmak için Anadolu’da pek çok il gezdim Suriyelilerle. Kafası karışık, zulüm taraftarı bir kesimi ikna bile edemedim! Anladık ki bizmişiz zihinleri iğdiş edilen, onlar değil!
Ramazan öncesinde bu köşede defalarca yazdım; Suriye’de olan biten sadece Esed’in değil daha başka bugün herkesin açıkça görüp telaffuz ettiği bölgesel ve küresel (f)aktörlerin de hayat-memat meselesi. Mazlum, mağdur ve muhacerete mecbur edilmiş Suriyeli kardeşlerimizin ise destanlar yazdığı istiklal harbi. Bir şey yapamadık Suriye’nin masum çocuklarına! Yapmayalım diye terörü azdırdılar, Antep’ten bile vurdular! Bayram, şehitler kervanına dönüştü!
Mesaj çok açık, artık okuyup az laf çok iş yapma vakti: “Ey Müslümanlar! Ümmet olun!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi