Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Neredesin Selahaddin?

Neredesin Selahaddin?

Başbakan Erdoğan’ın Kahire konuşmasını izleyebildiniz mi?


Ben konuşmayı canlı takip edemedim ama birkaç parçalı videosunu izledim ve konuşma metnini okudum, sonra da Obama’nın aynı mekânda üç buçuk sene önce yaptığı Kahire konuşmasını yeniden izleyip, metni bir kez daha gözden geçirdim. İki konuşmayı birkaç açıdan mukayese de ettim.

Obama’nın konuşması, vaktiyle kulağa hoş gelse de ABD siyasetinin Ankara ve Kahire’deki ‘retorik’ ile şekillenemeyeceği belliydi. Öyle de oldu.

Erdoğan’ın tarihi konuşması da vicdanlarımıza tercüman olsa ve zihinlerdeki bazı peşin hükümleri darmadağın etse de İslam dünyasının gücü ve kapasitesinin Gazze’nin sadrına bile şifa olmadığı ortada.

Nitekim Erdoğan da birer gün arayla yaptığı konuşmalarında bu hususu dile getirdi.

Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’nin acziyetine ve yetersizliğine dikkat çekti. İhtilafların nasıl İslam âleminin gücünü kemirdiğine vurgu yaptı.

Bu manzara altında bugün Gazze’yi konuşuyoruz işte.

Kimileri Obama’dan ‘derin Amerika’ya karşı ‘Hüseyni bir direniş’ beklerken, Obama’nın saati, sözde de olsa, Myanmar’da doğruyu gösterirken Filistin meselesinde şaştı.

Ben de buna şaşıranlara şaştım doğrusu!

Daha evvel de yazmıştım: Obama, ‘ABD’deki süreklilik unsurlarının güler yüzlü maskesi’ diye.

Yeni tabirle ifade edecek olursak: Söyleme değil eyleme bakmak bunun için kâfi.

ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin İsrail lehine takındıkları ‘açık tavır’ İsrail’in geçmişe kıyasla zayıf olduğunun da alameti.

İsrail’in İzzettin el-Kassam örgütünün lideri (hakikatte ise Hamas’ın gerçek lideri, Şeyh Ahmed Yasin’in halefi) Ahmed el-Cebari’yi şehit etmesiyle başlayan savaş Mursi ve Erdoğan’ın dediği gibi evvelkilerinden farklı.

Şartlar dört senede çok değişti çünkü.

Bu sürede Firavunların bir kısmının saltanatları yıkıldı, diğerleri de sallanıyor.

İsrail de dört sene öncesinin İsrail’i değil.

Fesat yuvalarına füze düşmesin diye inşa ettiği ‘Demir Kubbe’si başına çökmek üzere; çökecek!

İsrailli binlerce generalin cep telefonlarına Gazze’den gelen SMS’ler kalplerine korku salmaya yetti bile.

Düşürülen uçak ve helikopterler bundan böyle Gazze semalarında hoyratça haydutluk yapamayacaklarını da gösterdi tüm dünyaya.

Mukadder ‘topyekûn yokoluş’unu ertelemek için Gazze semalarını karartan, Akdeniz’e Türk kanı döken, Mescid-i Aksa’yı tahrip edip Kudüs’ü lekedar eden ‘menhus ruh’ daha büyük katliam ve tahribat da yapabilir önümüzdeki günlerde.

Kimyasal veya nükleer silahlar da kullanabilir.

Ama bu sefer bir hakikati anladı: Artık sadece saldıramayacak, kendisini savunmak zorunda kalacak.

Ümmetin baharını kışa çevirmeye gücü de yetmeyecek!

Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup konuşmasında Batı’ya, İsrail’e ve Esed’e hitaben söylediği sözler Suriye, Arakan ve Gazze’den sonra İslam âleminin malumu artık.

Arakan’ın mazlumları, Suriye ve Gazze’nin şehidleri ümmeti diriltiyor, direnmeyi öğretiyor, kimlikleri inşa ediyor.

Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinin liderlerinin şevk ve moral verici konuşmaları, ziyaretleri de çok önemli şüphesiz.

Bilhassa Başbakan’ın bölge ülkeleriyle ittifak içinde hareket etme kararlılığı ümit verici.

Ama artık, Suriye ve Gazze konuşma değil fiiliyat bekliyor.

Her gün toprağa düşen canların azalması, akan kanların durması, yaraların sarılması atılacak adımlara bağlı.

İşitmiyor musunuz Filistinliler ve Suriyeliler hep bir ağızdan aynı soruyu soruyorlar: “Neredesin Selahaddin?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi