Faruk Çakır

Faruk Çakır

Dizi dizi itirazlar

Dizi dizi itirazlar

Bindiği dalı kesen, üstelik bununla da övünen kişiye ne denir?
Maalesef Türkiye’nin durumu biraz buna benziyor. Son yıllarda ülkemizde hazırlanan televizyon dizilerinin yurt dışında ilgi gördüğü bir gerçektir, ama bu dizilerin ilgi görmesine sevinmeli miyiz, yoksa kaygıyla mı karşılamalıyız?
Elbette yurt içinde ve yurt dışında çok kişinin izlemesi dolayısıyla sevinilecek diziler de olabilir. Ama ekseriyetle ‘çok izlenen diziler listesi’nde yer alan programlar hem izleyenlere hem de Türkiye’ye fayda vermiyor. Bu ‘faydasız dizi’lerden Türkiye’nin başı zaten dertte... Şimdi bu derdi başka ülkelere de taşıyor ve üstelik bununla da övünüyoruz. Neymiş, Türkiye dizi ihraç ederek milyon dolarlar kazanıyormuş! Peki, her şey para mıdır?
Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu konulardan biri “iyi tanınmak” değil midir? Bunu sağlayabilmek için Amerika ya da başka ülkelerde “lobi” faaliyetleri yapılmıyor mu? Peki, iyi kötü var olan müsbet imajımızı bu diziler yerle bir etmiyor mu? Daha önce de başka vesilelerle hatırlatıldığı üzere Arap dünyasında bir insana hakaret etmek için “Dün akşam seni Türk dizilerinde görmüşler!” diyorlarmış. Bir yandan daha iyi tanınmak için milyon dolarlar harcayalım, öte yandan da imajımızı bozacak dizileri kendi ellerimizle hazırlayıp ihraç edelim ve bir de bununla övünelim, öyle mi?
Çok izlendiği ifade edilen tarihî bir diziye en üst seviyede itirazlar geliyor. İzleyenlerin ifadelerine göre bu dizi itirazı hak ediyor, ama bu itirazların vaktinde ve zamanında yapılması gerekiyordu. Dizi başlayalı bunca zaman olmuş ve şimdi itiraz ediliyor. Ayrıca en iyi itiraz yolunun, tarihî gerçeklere uygun örnek diziler yapılması olduğunu da hatırlayalım.
Bununla beraber adı geçmeyen diziye her noktada itiraz edilmesi faydalıdır. En büyük itiraz da o dizi ve diğerlerinde var olan müstehcenlik yönüdür. Diyelim ki adı geçmeyen dizi ecdadımıza hakaret etmiyor, ama müstencen sahneler var. Buna sessiz mi kalacağız? Ayrıca, dizi değil de başka vesilelerle insanlara müstehcenliği enjekte edenlere itiraz edilmeyecek mi? Biz belli dizilerle mücadele etmeye çalışırken, öte yandan reklâm ve haber adı altında her çeşit müstehcenlik ve diğer kötülükler topluma, aileye ve cemiyete boca ediliyor. Bunlara sessiz mi kalınacak?
Türkiye’yi idare edenler müstehcenlik konusunda hassas olmak mecburiyetindedirler. Son 10 yılda meydana gelen kötü yöndeki değişim üzücü ve ürkütücü. Gerek televizyonlar ve gerekse her türlü medya vasıtası dört nala müstehcenlik yolunda birbiriyle yarışıyor. İktidara yakın olarak bilinen bazı ‘büyük’ gazetelerin de bu konuda dosyası kabarık. Biri iktidarı destekleyen biri de aleyhinde olan iki ‘büyük’ gazeteyi yan yana koyun ve müstehcenlik noktasında kıyaslayın. İktidara daha yakın duran gazetenin, müstehcenlik noktasında daha kötü durumda olduğunu görürsünüz. Peki, buna da itiraz edilmesi gerekmez mi? Türkiye’yi idare edenler; “Bu gazete bizi destekliyor, o halde ne yapsa hakkıdır” diyebilir mi? Böyle dese hem kendisine ve hem de Türkiye’ye büyük zarar vermiş olmaz mı?
Türk Dünyası Sosyologlar Birliği Başkan Yardımcısı Abulfez Süleymanov, Türk dizilerinin Türkiye’nin imajını bozmasıyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede şöyle demiş: “Bu dizilerin büyük bir ilgiyle izlendiği ve bazı dizilerin izlenme rekorları kırdığı bir gerçek. Fakat bir başka gerçek de bu dizilerin Türkiye’nin özellikle ahlâkî ve tarihî boyutta imajını zedelediği ve Türk toplumuyla ilgili bu coğrafyada (Orta Asya) hak etmediği yanlış yargının uyanmasına sebebiyet vermesidir.” (Yeni Şafak, 7 Aralık 2012)
Döviz gelecek diye milletimizin imajını bozan, onu ‘düşkün’ gösteren dizilerin hazırlanmasına ve ihracına alkış tutmayalım. Başta müstehcenlik olmak üzere bütün yanlışlara itirazımızı dizi dizi sürdürelim, vesselâm...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi