Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Suriye’de asıl kaybeden…

Suriye’de asıl kaybeden…

20 aydır Suriye konusunda yazılmayan, konuşulmayan konu neredeyse kalmadı. Bölgesel rekabet, küresel stratejiler, askeri yapılar, mezhep ve etnik dağılım hakkında sığ-derinlikli, taraflı-tarafsız pek çok yayın yapıldı. Suriye laboratuarında sadece Türkiye’nin hariciye siyaseti değil, medyadan sivil topluma, istihbarattan cemaatlere kadar hemen herkes sıkı bir testten geçti, geçiyor.


Suriye’deki ‘kriz’ (devrim/inkılâp) sadece Suriyelilerin değil, bölgenin, hatta tüm İslam dünyasının imtihanı oldu.

Öyle çetin ve zorlu bir süreç yaşanıyor ki ‘Yeni Şark’ın kadim merkezinde; Suriye devrimi, sadece eski haritaları çöpe göndermekle kalmayacak, zihniyetleri de dönüştürecek. Bölgeye saplanan hançerleri çıkarmakla kalmayacak sadece devrim; şırınga edilen virüsleri de temizleyecek.

Bununla birlikte bu dönüşüm/inkılâp devam ederken çoğu zaman meselenin siyasi yönü ön plana çıkıyor, gündem oluyor ve fakat insani ciheti ise maalesef görmezden geliniyor veya ihmal ediliyor.

Bir insani yardım kuruluşu yetkilisinin “Arakan’a giden sivil toplum kuruluşlarının çoğu Suriye’de yok!” ifadesi iyi tahlil edilmeli?

Niçin?

Zalimleri seçerdik eskiden, şimdi de mazlumları mı seçer olduk!?

Yanı başımızdaki katliama sessiz kalmak hatta arsızca zalimden yana tavır almak nasıl bir akıl ve vicdan tutulmasıdır?

Siyasi mülahazalarla bu zulme seyirci kalan ve taraftar olanların Esed rejimi ile birlikte devrildiklerini, kaçacak delik arayacaklarını, utançtan insan içine çıkamayacaklarını ömrümüz varsa göreceğiz inşaallah.

Bugün, şayet İslam dünyası ve insanlık Suriye’deki ‘insani duruma’ duyarlılık göstermez ve acil adımlar atmazsa, Allah korusun, savaşın sebep olduğundan daha acı ve daha büyük felaketlere şahit olabiliriz.

Gelin sayılarla felaketin boyutlarını bir kez daha hatırlayalım:

23 milyon nüfuslu Suriye’de bugüne kadar 50 binden fazla kişi (2200’ü çocuk) katledildi, dört milyondan fazla insan, yani nüfusun beşte biri, Suriye sınırları içerisinde göçmen ve mülteci durumunda, 1,5 milyon Suriyeli açlık tehlikesiyle karşı karşıya, 100 binden fazla insan kayıp, 400 bin kişi tutuklu ve Suriye’deki krizden etkilenenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta. (Türkiye nüfusuyla kıyasladığımızda bu durum Türkiye’de 15 milyonun evsiz kalması, 3 milyon kişinin açlık tehlikesi altında olması demek. Geçtiğimiz yirmi aya oranla son üç ayda Suriyeli mülteci sayısı üç kart arttı) 250 bin yaralı olduğu ülkede hastanelerin yüzde yetmiş beşi tahrip edildi.

Kış gittikçe artan şiddetiyle geldi bölgeye. Lübnan, Irak, Ürdün ve Türkiye’deki 600 bin mülteci ve Suriye içindeki beş milyona yakın kişi şu an sıcak evinde değil. Türkiye’dekiler hariç mülteci kamplarında bile çok ciddi sorunlar var.

Bu durumda insanlığını kaybetmemiş her bir Müslüman’a düşen vazife konuya ilgisiz kalmamaktır. Bir çuval un, bir battaniye veya neye gücü yetiyorsa kardeşine el uzatmaktır.

Hamdolsun, son haftalarda birbiri üstüne kampanyalar başladı, birçok kuruluşumuz da kampanya hazırlığındalar. Ancak hava şartları göz önüne alındığında yapılan yardımlar henüz sadra şifa olacak seviyede değil.

Kızılay, Diyanet İşleri Başkanlığı, sendikalar, STK’lar, cami dernekleri, iş adamları, platformlar hep birlikte bu günlerde, hiç gecikmeden, un, gıda malzemesi, giyecek, battaniye dolu konvoyları, tırları, tankerleri her şehirden, her ilçeden, her mahalleden dualarla Suriye’ye gönderelim.

Suriyeli kardeşlerimizin elinden tutalım.

Bugün mazlumun, mağdurun yanında olalım.

Yetimin elinden tutalım.

Mahzun gönüllere neş’e serpelim.

Yoksa Suriye’de ‘asıl kaybeden’ ‘biz’ olacağız Allah muhafaza!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi