Faruk Çakır

Faruk Çakır

Dolandırıcıların destekçisi kim?

Dolandırıcıların destekçisi kim?

Görmezden gelinse de hemen herkeste şöyle bir kanaat vardır: Birilerinden destek almadan yolsuzluk, usûlsüzlük ve ‘hırsızlık’ yapmak mümkün değil! Tabiî ki bu kanaati daha ‘net’ ifadelerle yemin billah ederek tekrarlayanlar da vardır, ama biz en az zararlı olan tesbiti aktarmayı tercih ettik.

Zaten yakalanan ‘hırsız’ların ya da yolsuzluk yapanların yüz yerden bağlantıları olduğu yargılamalar sonrasında da çoğu zaman ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu millet nezdinde kesinlik kazanmış bir tesbit.

Zamanın değişmesiyle yolsuzluk ve usûlsüzlük şekilleri de değişiyor. Eskiden “Galata Kulesi” ya da “Karaköy Köprüsü”nü satan “Sülün”lerden bahsedilirdi. Şimdi ise modern soyguncu ve dolandırıcılar var. En yaygın dolandırıcılık yolu cep telefonlarıyla insanları tuzağa düşürmek. Türkiye’de olduğu gibi, yurt dışında bu işi yapanlar da var. İnanılması zor belki, ama yabancı kadınların vaadlerine kanıp binlerce lirasını kaptıran insanlar var.

Yaygın dolandırıcılığın bir yolu da cep telefonlarına çağrı bırakmak sûretiyle yapılıyor. “Acaba kim aradı?” diye merak edenler, telefonlarına “çağrı bırakan”ları arıyor. Kimsin, nesin diyene kadar geçen zaman, karşı taraftaki ‘dolandırıcı’ya kontör kazandırmış oluyor. Tabiî bu, dolandırıcılığın en hafif olanı. Bazıları daha ileri gidip kendisini başka bir kimlikle tanıtıyor ve meselâ “Ben filan yerde çalışan komiserim. Senin banka hesabına girmişler. Suçluyu yakaladık. Ama işlem yapmamız için hemen şifreni vermen gerekiyor” diyor. Aranan kişi de heyecana kapılıp şifresini veriyor, aradan bir iki dakika geçtikten sonra şüpheleniyor, ama iş işten geçmiş oluyor. Bir iki dakika içinde yerine göre 3, yerine göre 5 bin lira uçup gitmiş oluyor.
“Olur mu öyle şey?” demeyelim. Allah muhafaza, bu hadiseler hepimizin başına gelebilir. Benzer bir hadise bizim de başımızdan geçti. Şükür, tuzağa düşmedik. Cep telefonumuzu arayan biri, aceleyle “Ben filan yerin emniyet müdürlüğünde çalışıyorum, komiserim” dedi ve devamla “Kiminle görüşüyorum?” diye sordu. Ben de “Kimi arıyorsunuz?” diye mukabil soru sordum. Tabiî böyle bir soru beklemeyen muhtemel dolandırıcı, bocaladı ve küfredip telefonu kapattı.
Telefonu kapatınca hemen 155 ‘polis imdat’ı aradım ve kısaca hadiseyi anlattım. Çünkü beni arayan numara telefonumda görülmüştü. Görevli polis, “Şikâyetçi misin?” diye sordu. Ben de, “Şikâyetçi değilim, ama bu kişi ‘ben komiserim’ diye arıyor, polisin ismini kullanıyor. Asıl sizin şikâyetçi olmanız lâzım” diye cevap verdim. “Eğer şikâyetçiyseniz, savcılığa başvurun” cevabını aldım. Tabiî bunu yapmadım, çünkü benden önce adı kullanılan emniyet buna müdahil olmalıydı. (155 ile yaptığımız konuşma elbette kelimesi kelimesine böyle değil, ama özü bu. Bizi arayan şüpheli numarayı not almıştım, hâlâ duruyor.)

Medyaya yansıyan bir habere göre ‘kontör dolandırıcılığı’ Akçakale’de çok yaygınmış. Akçakale Belediye Başkanı şöyle diyor: “Bu iş yüzünden Akçakaleli’yim demeye utanıyorum. Yaklaşık iki yıldır bu sorunla uğraşıyoruz. Bizim yaklaşık 95 bin nüfusumuz var köylerle birlikte, herkes bununla ilgilenmiyor belki de sadece yüzde 1’i. Hepsi Arapça bildiği için Suriye’yi, Mısır’ı, Suudi Arabistan’ı arayıp saatlerce konuşup kontör kazanıyorlardı. Daha sonra hesap boşaltan çetelere dönüştüler. Biz bunların İstanbul’da ve Mersin’de özel bürolar tuttuğunu da öğrendik. Sadece dolandırıcıları değil, para gönderenleri de isimsiz hat veren bütün GSM şirketlerinin merkezlerini de suçlu buluyorum. Şimdi Akçakale’de hangi çocuğa sorsanız, bu hayata özenip doktor avukat değil ‘kontörcü’ olmak istediğini söylüyor.”
Belediye başkanının şu tesbiti dikkat çekici: “İsimsiz hat veren bütün GSM şirketlerinin merkezlerini de suçlu buluyorum.”
Cep telefonu dolandırıcılığı gerçekten de önlenmek isteniyorsa kolayca önlenebilir. Çünkü kimin kimi aradığı net olarak belli. Şikâyet halinde muhataplar hemen bulunabilir. Bu noktada “isimsiz hat veren GSM şirketleri” ve işi bürokrasiye havale edenlerin büyük kabahati var.

Destek devam etmese, cepten dolandırıcılık devam edebilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi