Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Derin Sol Mezhepçiliğe” Dikkat!..

“Derin Sol Mezhepçiliğe” Dikkat!..

Suriye nereye gidecek?..
Suriye meselesi ne olacak?..

Bu sorular neredeyse her gittiğim yerde karşıma çıkıyor …
Suriye’nin geleceği ile Türkiye’nin geleceği arasında birebir ilişki var, toplum bunun farkında.
Bölünmüş, istikrarsızlığa mahkûm olmuş bir Suriye, “ikinci Irak darbesi” olur bizim için…
PKK’yı bırakın, başımıza “mezhebi” yönleri de olan öyle dertler açılır ki, bu sefer galiba içinden çıkamayız!..

Suriye’de tam da Esad krizi çıkmadan birkaç ay evvel önemli yatırımlarda bulunan işadamı dostumuz, bugünlerde hayli sıkıntılı bir durumda.
Hem de perperişan haldeki Halep’te dünyanın parasını batıran işadamı, ziyaretimize geldiğinde “Para dediğin ne, ticarette bunlar var, öbür taraftan da deliği tam kapatmayacak olsa da birşeyler kazanıyoruz Şükür.” dedi.

İlginç yerlerden bağlantılar kuran bir işadamı bu….
Esad’dan Kemal Kılıçdaroğlu’na, Askeriye’deki –eski- yapılanmalardan bazı güncel oluşumlara kadar birçok konuya girdi.
Varsın kafa karıştırıcı olsun söyledikleri, sular bulanmadıkça durulmuyor…
Mesela…
Bulanık değil mi; Esad yönetiminin Türkiye’ye karşı oynamak istediği en önemli “koz” mezhep karmaşası çıkartmakmış!..
Bunun için de bir takım çalışmalar yapılıyormuş!..

Bu “Mezhep, mezhepçilik” işlerinden pek anlamıyoruz, ne olur yani böyle çalışmalar yapılırsa?..

“Şu olur” dedi…
Ve bir belge uzattı dostumuz…
Yargı’ya intikal etmiş bir belge…
Bir grup “Mezhepçi Paşa” sohbet halinde…
Bir Korgeneral, “Darbe yapmayacağına yemin eden bir ordunun etkisi ne kadar olabilir ki” diyor.
Korgeneral, konuşması boyunca “Aleviliğe” vurgu yapıyor.
Sözlerinden “Alevi” olmadığı, “Alisiz Alevilik” denilen acayip, aslında “Aleviliğin de dışında olan” bir akımın mensubu olduğu anlaşılıyor.
Alevilik kullandığı bir vasıta…
Diyor ki;
“Alevi olmayan herkesin antilâik olma ihtimali vardır!..”
Karşısında bir tuğgeneral var…
Öyle şeyler konuşuyorlar ki…
Mesela…
“Osmanlı hayranlığını mutlaka kırmak gerek!..
Biz Türkiye Aleviliğini hala yaratamadık!..
Tansu Çiller bile laik gözüktü laikliği vurdu.
Sünni sonuçta.
Her Sünni karşı tarafa geçebilir!..”

Bunları okuduktan sonra, işadamı dostumuza sordum:
“Suriye ile bu belgenin alâkası!..”
Dedi ki;
“Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ‘“Türkiye İran olmayacaktır, Cezayir olmayacaktır, fakat Suriye de olmayacaktır’ sözleriyle dile getirdiği hassasiyetin altını kalın hatlarla çizme zamanıdır. Esad kafası Türkiye’yi Suriyeleştirme çabasından asla vazgeçmedi! Bugünkü TSK çok iyi noktada ama Suriye’nin hesaplarına dikkat etmek de şart!..”
“Hafız Esad’ın 1970’de iktidarı ele geçirmesinin ardından Suriye, Sünniler için adeta bir Cehennem haline geldi. 1970’lerden sonra Nusayriler devlet ve ordu kadrolarında etkin bir şekilde yer alarak kısa yoldan sınıf atladı ve devlet tam manasıyla mezhepçi azınlık tahakkümüne girdi. Türkiye’de bir dönem (28 Şubat) yapılmak istenen buydu. Yine fırsat bulduklarında yapacakları yine budur!.. Suriye’de mutlaka Ehl-i Sünnet’in hakim olacağı bir yapı hakim olmalıdır!.. Bu Türkiye’nin istikbali için hayati öneme sahiptir.”

Özetle, ‘Mezhepçilere dikkat!” dedi ve müsaade istedi işadamı dostumuz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi