Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Sivil Toplum Demokrasisi

Sivil Toplum Demokrasisi

1974’ten beri dernekçilik yaparım. O yıllarda ne zordu dernekçilik!... Çünkü, o zamanlar “dernek” denince “suç potansiyeli olan insanların bir araya geldiği yer” anlaşılırdı ve o yüzden derneklerin bütün işleri polislerle halledilirdi. Yani derneklerin kuruluşuna, işleyişine, faaliyetlerine sadece emniyet teşkilatı bakardı. 12 Eylül darbecileri, dernekleri zabt ü rabt altına almak için işi daha da sıkı tutup dernekleri pis bir cendereye sokmuşlardı... Darbeciler yönetimden uzaklaşınca, rahmetli Özal, kanun ve yönetmeliklerdeki bazı kısıtlayıcı hükümleri kaldırmıştı ama ideale yaklaşma cesareti gösterememişti.

Bu iktidar 31 Mart 2004’te 5253 sayılı kanunla çıkardığı Dernekler Yönetmeliği ile ilk sivil toplum kuruluşları zihniyetini değiştirme adımını attı ama bu yetmedi; şimdi yeni bir hamle daha gerçekleşiyor.
Geçen hafta komisyona inen yeni tasarı ile Türkiye’de sivil toplum kuruluşu anlayışı daha da demokratikleşip tabana yayılacağa benziyor.
İktidar, Medenî Kanun’daki ilgili maddeler ve Yardım Toplama Kanun’unda bazı değişiklikleri gerçekleştirmek üzere önemli bir adım attı ve hazırlanan yeni tasarı, gelecek günlerde meclis gündemine gelecek.
Her şeyden önce, teklif edilen en önemli değişiklik, derneklerin “suçlu yuvası” olarak algılanması daha önce nispeten ortadan kaldırılmıştı, kanun yürürlüğe girdiğinde, derneklerin,  sendikalar, vakıflar ve siyasi partilerin muhatabı artık emniyet teşkilatı olmayacak; İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir “Sivil Toplum Kuruluşları Genel Müdürlüğü” kurulacak ve bu genel müdürlüğün il ve ilçelerde müdürlükleri olacak. Böylece sivil toplumcu zihniyet daha da yaygınlaşacak ve demokrasimiz daha da kökleşecek. STK’larda faaliyet göstermenin “emniyetlik iş” olmaktan çıkmasıyla, muhtemelen dernek üyelikleri ve aktiviteleri de artacak.
Tasarı, sivil toplum kuruluşlarının kuruluşunu ve işleyişini kolaylaştıyor. Bundan sonra, dernek yönetim kurulları 3 kişiden oluşacak. Genel kurul da en az 12 kişinin bir araya gelmesiyle gerçekleştirilebilecek.
Hâlen 5 derneğin bir araya gelmesiyle oluşturulabilen federasyonlar, 3 derneğin bir araya gelmesiyle oluşturulabilecek.
“Kamu Yararına Çalışan Dernekler” statüsüne sahip olma hakkı, hâlen Bakanlar Kurulu’nca veriliyordu; tasarıda, bu iş bürokratik engellerin kaldırılmasıyla, İçişleri Bakanlığına verilecek.
Hazırlanan tasarı, derneklerin yardım toplamasına da özgürlük getiriyor. 12 Eylülcüler, cami derneklerinin bağış toplamasını bile izne bağlamışlardı. Tasarıda, ibadethanelerin, kendi mahallerinde yardım toplaması izne bağlı olmayacak. Ayrıca, toplanan bağışlar, sadece toplanma amacında kullanmakla sınırlanmayacak, genel giderler (kira, elektrik, su, personel giderleri) için de kullanılabilecek.
Derneklerin, bütçelerini zenginleştirmek için düzenledikleri kermesler, şu anda izne tâbi. Tasarıda bu izin kaldırılıyor; yerine sadece bilgi vermek getiriliyor.
Mevcut işleyişte, yardım toplama süresi 1 yıllık iken (Gerekçeli bildirim ile bu 2 yıla çıkarılabiliyor.) tasarıda bu 2+1 yıla çıkarılıyor.
Yapılan en önemli tekliflerden birisi de, kurban derisi ve fitre-zekât toplamakta getirilen özgürlük. Mevcut işleyişte, bunları sadece Türk Hava Kurumu toplayabiliyor. Teklif edilen değişiklikle, devlet, halkının ibadetine müdahale etmekten el çekmiş oluyor. Laik bir devletin yapması gereken de budur zaten. Bu ülkede halk az kurban derisi ve fitre-zekât kavgası vermedi geçmişte. Şimdi bu dertten kurtuluyoruz.
Tasarıda eleştirilecek bir kaç husus olmakla birlikte, sivil toplum kuruluşçuluğunun önündeki engellerin kaldırılması ve bunların daha da özgürleştirilmesi, demokrasimizin sağlığı için şarttır. Hele biraz yol alalım, aksayan yönlerini de düzeltiriz.
Sivil Toplum Kuruluşları, demokrasinin kök hücreleridir. Bu kök hücreler sağlam ve iyi örgütlenmiş olunca, toplumsal sorumluluk bilinci tabana yayılır ve demokrasimiz daha da güçlenir. Sağlıklı ve güçlü bir demokrasiyi kim istemez?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi