Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Sultanahmet’te bayram namazı...

Sultanahmet’te bayram namazı...

Bir süredir bazı devlet erkânının, Diyanet İşleri Başkanı’nın ve hutbelerde hocaların dillendirdikleri bir ifade var; bir yandan endişeye sevk eden diğer yandan tedbire ve duaya davet eden bir söylem bu. Gündemi yakından takip edenler sözü getireceğim noktayı anlamışlardır; evet, “Müslümanlar arası savaş” veya “Müslümanın Müslümana yaptığı zulüm” ifadelerini kastediyorum. Konu hassas ve hayati biliyorum; ipte yürümek gibi…
Şayet dikkatli değilseniz ve tarihi gerçekleri göz ardı ederek sadece manşetlerle hadisleri ve tarihi okuyorsanız, bir zamanlar Avrupa’yı kasıp kavuran Otuz Yıl Savaşları, Yüz Yıl Savaşları benzeri bir savaşın Ortadoğu’da kopmak üzere olduğunu, “cihadcılar”ın veya “radikal İslamcılar”ın her yanı istila ettiğini filan sanabilirsiniz!
Koruma kalkanlarınız yeteri kadar güçlü değilse ve filtreleriniz artık çalışmaz olmuş ve vericinize düşen her bilgiyi eleyip süzmeden dağarcığınıza almaya teşneyseniz zaten küresel enformatik taarruzun ve envai çeşit propaganda makinesinin kurbanı olmuşsunuz demektir.
Bize, tavandan tabana bu konuları düşündüren hiç şüphesiz Suriye Devrimi sürecinin gelişimi oldu. Bu süreçte ‘algı yönetimi’ni hangi kesimler iyi yaptıysa onların her zaman sahada olmasa bile masada daha kazançlı olduğu kesin. Profesyonel propaganda makinesinin ürettiği kurgu haberlerle uluslararası algılar öyle ustaca ve sinsice manipüle edile geldi ki bu süreçte, bugün bile Suriye’de iki tarafın eşit imkânlara sahip olduğunu, El-Kaide kökenli silahlı grupların Suriye muhalefetine hâkim olduğu kanaati yayıldı virüs gibi. Halen bölgeye gidip gelen ve olayları sahadan iyi okuyan dediğine göre medyanın ‘bölge okuması’ tek kelimeyle trajikomik! 
Benzer propaganda makinesinin marifetiyle hâlâ Türkiye’de Mısır’daki darbe karşıtlarını “Mursi yanlıları” diye kategorize etmeye kodlanmış bir medya grubu var. Önce kategorize edip ötekileştiren sonra demonize eden küresel kirli medyanın gayesi ortak oysa: Mısırlıların iradesini rehin almak!
Tüm bu medya operasyonları maalesef sadece medyada kalmıyor, karar alma mekanizmalarındaki görevlilere de sirayet edebiliyor, politika haline gelebiliyor.
Sonuçta, Suriye’nin zalim ve katil lideri Esed bile utanmadan kendini Nobel’e layık görebiliyor. Bölgesel kirli ittifaklarla köpürttüğü mezhep savaşları balonu ve radikal İslamcı propagandalarının nasıl da tuttuğunu izleyip keyifle kanlı iktidarını sürdürüyor!
Sultanahmet’te bayram namazına birkaç gündür basına da yansıyan “Müslümanlararası savaş” haberleri ve bayanatlarının sebep olduğu ‘yıkım’ı düşünerek gittim.
Hutbede ve namaz öncesi vaazlarda zulme lanet ve mazluma dua vardı.
Doğru, Müslümanlar nefis muhasebesi yapıp, varsa karanlık ve kirli unsurları ve virüsleri bünyesinden kazımalıdır.
Ancak, Suriye’de Suriyelilerin yedi düvele karşı verdiği bağımsızlık savaşını, dinler arası veya mezhepler arası savaş mantığıyla okumak, en hafif tabiriyle Suriyelilerin izzetini yok saymak demektir. Mısırlıların adalet, hürriyet ve meşruiyet mücadelelerini Mursi yanlılarının iktidar kavgası diye okumak insan onurunu Mısırlılara layık görmemek demektir.
Bayram günlerinde Suriyelilerin başlarına düşen bombalardan, Mısırlıların cunta rejiminden gördüğü muamelelerden daha çok Müslümanların ittifaksızlığı ve bölgeyi yanlış okuması acı veriyor.
Ümmet olarak silkelenmek, titremek ve kendimize gelmek zorundayız.
“Eski hal muhal, ya yeni hal yahut izmihlal!”
Bayramınız mübarek olsun. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi