Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Gerçek gündemi müzakere vakti

Gerçek gündemi müzakere vakti

İslam Dünyası, Soğuk Savaş sonrasında bağımsızlığını kazanan yeni cumhuriyetlerle coğrafi olarak genişlediği gibi yaşanan göçlerle demografik olarak tüm yeryüzünü içine alan bir dünya oldu. Artık İslam Dünyası, sınırlarla, coğrafyalarla ifade edilemeyecek bir hâle geldi. Bu böyle olmakla birlikte karşı karşıya olduğumuz meydan okumalar Müslümanlara köklerinden beslenerek açık bir ufuk yakalamalarını ve her sahada ve her ölçekte ittifakı zaruri kılıyor. Küreselleşmenin etkisiyle yoğunlaşan ve dünyamızı tehdit eden tüm meydan okumaları fırsata dönüştürmenin tek bir yolu var bugün: İslam Dünyasının işbirliği ve bunun sonucunda gerçekleşecek olan İslam Dünyasının Birliği.

Bu bir tercih değil bizim için, zorunluluk. Türkiye’nin bu süreçteki rolü ise hayati diyebiliriz. 90 sene önce İslam Dünyasındaki temsil kabiliyetiyle uluslararası sistemin merkezindeki Türkiye şimdi yeniden kabuk çatlatıyor. Tüm dışlanmaları reddediyor. Edilgen ve çevresel bir faktör olmak yerine etkin ve merkezi bir aktör olmak için cesaretle birçok adım atıyor. İslam Dünyası, Türkiye’den tam da bu rolü ifa etmesini, yeniden uyanan ümmete işbirliği ve birlik yolunda öncülük etmesini bekliyor.  

Bugün İslam Dünyası’ndaki kimlik bunalımlarından, ihtilaflarından ve medeniyet krizinden en çok uluslararası sistemi kendi menfaatleri çerçevesinde sevk ve idare eden odaklar, küresel ve bölgesel güçler istifade etmekte. Bunun için bugün uluslararası sistem adalet üretemiyor. Çatışmaları çözmesi ve barışı inşa etmesi için kurulan mekanizmalar bugün etkisiz. İnsanlığa karşı işlenen suçların cezasız kalmaması için kurulan mahkemeler bugün haksızlıklara ses çıkaramıyor.

Onun için “Dünya beşten büyüktür” diyoruz. Ancak bu büyüklüğü fiiliyatla ispat etmek durumundayız.

Birleşmiş Milletler’den sonra üye sayısı itibariyle en büyük uluslararası teşkilat olan İslam İşbirliği Teşkilatı ise maalesef beklediğimiz etkinlikte ve güçte değil.

Uluslararası sistemin bu çarpıklığı, İslam Dünyası’nın işbirliği mekanizmalarını geliştirmesini gerekli kılan bir başka sebep. Zira mevcut sistemin çarpıklığından en çok zarar görenler yine Müslümanlardır ve dünya çatışmalarının pek çoğu maalesef İslam Dünyası’nda. Bu gidişatı tersine çevirecek yegâne etken İslam Dünyası’nın her sahada işbirliğini geliştirerek potansiyel gücünü stratejik bir avantaja dönüştürmesi ve dünyaya kapsamlı bir ahlak ve medeniyet sistemi sunması.

Bu işbirliğini gerekli kılan unsurlardan daha da önemlisi İslam Dünyası’nın iki milyara yakın nüfusunun % 60’ını teşkil eden 30 yaş altı genç nüfusu. Genç nüfus, İslam Dünyasının en büyük gücü ve avantajı. Şayet eğitim, sağlık ve istihdam politikaları sağlıklı ve istikametli olmazsa bu avantajın tehdit unsuru olacağı ise aşikâr. İslam Dünyasında kültürel ve ekonomik işbirliği, sosyal entegrasyona vesile olacak mekanizmalar stratejik bir planlama ile tesis edilemezse küreselleşmenin olumsuz etkilerinden koruyamayacağımız genç nüfusun İslam Dünyası için faydadan çok zarar getirme ihtimali çok yüksek. Zira yapılan çalışmalar internet bağımlılığı, işsizlik sorunları, aile kurumunun zayıflaması ve eğitim kalitesinin düşüklüğünün İslam Dünyasının genç nüfusunun karşı karşıya olduğu en tehlikeli meydan okumalar olduğunu gösteriyor.

Seküler rejimler, sömürge idarelerinin uyguladığı asimilasyon politikaları ve iki kutuplu dönemdeki blok tercihlerinden kaynaklanan kültürel yozlaşmaların neticesinde maalesef eğitim sistemleri kendi medeniyet kodlarımıza göre değil de pozitivist, etno-seküler veya liberal mantıkla kurgulandığı için İslam Dünyasında ciddi anlamda bir ontolojik krizin ve kimlik bunalımının varlığından bahsetmek mümkün.   

Bu anlamda kültürel işbirliğine ve eğitimin kalitesinin nicelikten çok nitelik anlamında artırılmasına yönelik çalışmaların önemi izahtan vareste. Bu amaca hizmet etmek gayesiyle bilhassa Türkiye’de eğitimde zihniyet reformunun yapılması, test usulünden uzaklaşılıp eğitimin bir yarış mantığından çıkartılması, sağlıklı nesillerin yetişmesi adına çok önem arz ediyor.

Gündemin gürültüsünden sıyrılıp bu konuları müzakere etme vaktimiz gelmedi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi