Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Tarafsız tuzak!

Tarafsız tuzak!

Bugün 12 Ramazan 1435.

Rahmet Mevsimi su gibi akıyor; birkaç gün sonra “Elvedâ” demeye başlayacağız artık...

Ramazan-ı Şerif’i uğurlarken yepyeni bir dönemi de “Merhaba” diyerek karşılayacağız.

Normalleşme yolunda zor bir kavşak daha dönülecek Türkiye’de, meşrûiyet ve cumhuriyet adına büyük bir adım daha atılacak…

10 Ağustos, yeni bir cumhuriyetin doğduğu tarih olarak da değerlendirilebilir, cumhuriyet olduğumuz tarih olarak da…

Yahut bir başka mütalâa ile Kemalist, militarist ve vesayetçi anlayışın iflas ettiği gün olarak da kayıtlara geçebilir 10 Ağustos.

Emanetçi siyasetçilerin ‘yeni oyun’u ile arz-ı endâm eden ‘tarafsız çatı aday’ zaten köhne ve müstebit paradigmanın çatırdadığının en açık alâmeti.

Bu duruma rağmen yeni dönemin inşâsında riskler yok mu?

Hiç şüphesiz var.

Eğer bu ülkede ihtiyatı ve tedbiri elden bırakırsanız ve yeni dönem için maddî-manevî sermaye biriktirmezseniz ve stratejik bir planınız yoksa risk her zaman vardır ve hiç de düşük seviyede değildir.

Onun için ‘tarafsız kumpas’a dikkat!

Bu hamlenin sonraki hamlelere hazırlık olduğunu ve Türkiye ölçeğinde değil küresel ölçekte kurgulanan taarruzun bir parçası olduğunu dikkate alıp karşı hamleleri de ona göre planlamak şart.

Kafaları karıştırıp sağlıklı düşünmemizi engellemek ve karar alma mekanizmalarını felç etmek için bugün bin bir türlü parazitin devrede olduğunu görmemiz lazım.

Terör meselesini soğutup IŞİD’i fırına süren, Suriye’yi dizayn ederken Filistin’e iftar-sahur bomba yağdıran, Sisi’ye akıl verirken Rouhani ile gizli-açık ittifak kuran, Kırım’ı Rusya’ya teslim ederken Kıbrıs kartını masaya süren, Balkanlar’ı ihtiyaç olduğunda karıştırılmak üzere bekleten küresel-şeytanî akla karşı ‘cihanşümul bir nazar’, feraset, basiret ve hikmetle iş gören bir akıl ancak mücadele edebilir.

Suriyeli sığınmacıların bir milyonu geçtiği, Irak ve Suriye’de fiilen operasyon yapan İran’ın can damarımıza kadar nüfuz ettiği, sınır tanımaz paralel yapılanmanın can havliyle kendine muhalif hemen her kese ve kesime saldırdığı bir ortamda proaktif siyaset üretme kapasiteniz azalabilir.

Nitekim bugün, maalesef, birçok konuda seyirci olmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Çünkü neredeyse tüm enerjimizi bünyedeki virüslerden arındırmaya harcıyoruz. Virüs tarama programı sürekli çalışan bir bilgisayar gibi ağırlaşıyor tüm mekanizmalar, hararet ve hassasiyet artıyor. Ve tüm bunları elinizdeki beşeri sermayenizle yapıyorsunuz.

Türkiye’de normalleşme artık her şeyin sütliman olduğu bir durumu ifade etmiyor. Daimi bir kriz halinin meşrû ve emin bir yönetim tarafından kontrol altında tutulduğu ve bu istikrarın korunduğu hâlin adı normalleşme.

Onun için kimi ihanet şebekelerinin veya kendinden ve çevresinden habersiz kesimlerin İhsanoğlu’nu sâkin, ılımlı, normal, tarafsız, kuşatıcı, kucaklayıcı olduğu propagandalarına kapılmamak gerek.

Aynı çevrelerin Erdoğan’ı, Sağlam İrade’de sıfatını da yanlış yorumlayarak, sert, tek adamcı, baskıcı, uzlaşmaz, taraflı olduğu yaygaralarına itibar etmemek şart.

Evet, biz tamamen taraflı, millet ve memleket düşmanlarına olabildiğince sert ve uzlaşmaz, cumhurun ve ümmetin vicdanını terennüm eden, emanetçi olmayan, yerli ve hasbî bir cumhurbaşkanı istiyoruz. İslam Dünyası da bunu istiyor, Türkiye’nin büyük bir kısmı da bunu istiyor.

Bu isteğin sandığa yansıması, sadece tarafsız tuzağın bozulması anlamına gelmeyecek, Yeni Türkiye için yola çıkabiliriz demek olacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi