Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Ali Cuma Denilen İblis

Ali Cuma Denilen İblis

Ezher Şeyhi  Ahmet Tayyip ile  eski Müftü Ali Cum’a, Seyyid Kutup ve Mevdudi gibilerine sebbetmeyi, sövgüyü ve sataşmayı itiyat haline getirdiler. Belki de ibadet sayıyorlar. Elbette ne Seyyid Kutup masum ne de Mevdudi.  Haklarında eleştiri kapısı sonuna kadar açık. Lakin bu kapıdan girenler yeteri kadar ilimle mücehhez ve onun ötesinde safi duygularla bezeli olmalıdırlar. ‘Yoksa garazda maraz vardır’ sözüne muhatap olurlar. Seyyid Kutup kişilik olarak muazzam bir kişiliktir. Lakin onun dışında yetersizlikleri veya hataları bulunabilir. Lakin bugün dini hayatlarını Seyyid Kutup veya Mevdudi’yi red ve cerh ekseni üzerine kuranlar isim üzerinden onlara muhalefet ederken sıfat üzerinden yanlışı onlardan çok daha ziyade ve bol olan kesim, zümreleri veya fikir erbabını barındırmakta ve sahip çıkmaktadır! Dolayısıyla burada bir ihlas kaçağı veya boşluğu söz konusudur.  Ali Cum’a mesleği gereği iftira ve yalandan kaçınmamaktadır.  Seyyid Kutup ile alakalı olarak iftiralarından birisi onun kelime-i tevhide yani La ilahe illallah ifadesine Muhammedur Resulullah ifadesini  eklememesidir. Prof. Dr. Vasfi Aşur Ebu Zeyd bu iddiayı belgeleriyle çürütmektedir. Bunlardan ikisi Mealim Fit Tarik ( Yoldaki İşaretler) adlı eserindedir. Seyyid Kutup’u eleştirmek elbette mümkün lakin bunu en güçlü yönüne karşı çıkarsanız  şapa oturursunuz.  Bu tablo, Arapçadaki bir mesele uygunluk arz eder. Zayıflatmak için başını dağa vuran(dağı süsen) adam, dağa acıma başına acı!

Son günlerde sataşmalarına hatta böğürmelerine birisini daha eklemiş. Erdoğan veya Ahmet Davudoğlu için kampanya yapan veya kampanyalara katılan kadınlara ağzına geleni söylemiş. Hazret, Sisi için benzeri tezahürat yapanlara bir şey demiyor. Hatta çirkinliklerine tüy dikerek;  AKP’li kadınlar için haklarında ‘fahişe’ anlamına gelen ifadeler kullanmaktan sıkılmıyor!  Müftüsü böyle olursa siz düşünün Sisi’yi!  Darbecilerin kazaskeri önüne gelene çemkiriyor. Elbette AKP’’li olmak veya desteklemek zorunda değil.  Bununla birlikte İhvan nefretinden dolayı onunla alakalı veya daha doğru bir tabirle irtibatlı olan her şeyden nefret ediyor. Bu kavgayı zemininden taşırmak ki, nifak alametleri arasında sayılır. Namuslu kadınlara iftira atıyor ki cezası haddi kaziftir. Ağzı bozuk Müftü Efendi AKP’yi kadınların erkekler arasında Erdoğan için fahişelik yaptıklarını ileri sürüyor ( diare). Sisi de tefani eden, yok olan   bu Ali Cum’a maalesef kalıbının adamı değildir  https://www. swefonline. com/News/33106 ). İddia ediyorum ki, hem Ali Cum’a hem de Ahmet Tayyip ilmen Seyyid Kutup’un çok gerisindedir. Hatta yanından bile geçemezler. Bu elbette Seyyid Kutup veya Mevdudi’nin bazı aşırı hallerini benimsememizi gerektirmez.  Lakin hakperest de olmalıyız. Şahsiyet itibarıyla demiyorum zaten o malum. Bununla birlikte resmi ulema gerek Ali Şeriati gerekse Seyyid Kutup’un icazetini gündeme getiriyor. Halbuki Ahmet Kureyme gibi Ali Cum’a gibi icazetliler arasında nice bodur adamlar çıkıyor. Bunlar dini dünya için tahsil ediyorlar. İcazetli olsalar ne yazar, neye yarar!  Sarık takmaları onları la yüs'el mi yapıyor?

Ali Cum’a gibi Seyyid Kutup ve Mevdudi gibilerle ve İhvan ile köprüleri atan Ahmet Tayyip Şiilerle köprü kurmaya çalışıyor.  Açılım yapıyor. Şiilerle diyalog zeminini geliştirmek istiyor. Halbuki temsil ettiği kurumda tehlikelerine set çekse yeter.  Muhammed Zahid Kevseri  Şiilerin tarih boyunca Ezher’de gözleri olduğuna temas etmiştir. Nitekim, İsmaili tayfası Bohra, Sedat zamanında Mısır’a ve Ezher’e sızma eskizleri yapmıştır.  Mürsi döneminde de sızmak için Mısır’ın iktisadi durumunu İstismar etmek isteyen İran, yüz bulamamıştır. Bursa’da reklam yapan Nejad, Ezher’de terslenmiştir.  Bununla birlikte Ezher’in son sıralarda dengeleyici tavırlarından birisi,  ‘Şii Haçlıları’ mesabesinde olan ve Irak’ta Sünni bölgelere saldıran el Haşd eş Şabi/Halk Yığınakları milislerine yönelik tepkisidir.  Bu tepki, yetersiz olmakla birlikte yerinde bir tavırdır.  Salahaddin’in kentine destursuz giren Şiiler burada Saddam’ın kabrini yerle bir etmişlerdir. Bununla kalmamış kontrol noktalarında Humeyni, halefi Hamaney ve Sistani’nin posterlerini dalgalandırmaya başlamışlardır. Bunlar IŞİD gibi kara korsanlarıdır. Farkı Şii olmalarıdır.  Yoksa fiil ve eylemlerinde bir fark yok. Hatta Sünnileri sindirmek için IŞİD’in vahşi eylemlerine ve yöntemlerine başvuruyor ve kendilerine örnek alıyorlar.

  İran ve ABD terör taciridir. Halbuki, en büyük terörü Sünnilere reva görmektedirler. Ziya Paşa’nın dediği gibidirler:  Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat! Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde.  Şarkın en seküler toplumu olan İran, bize din satıyor, din pazarlıyor! (http://www.ahram.org.eg/ NewsPrint/214201.aspx ). İran da bile Sünniler karşısında nüfus kaybına uğrayan mollalar kadınları kuluçka makinası haline getirmek için yeni kanunlar çıkartıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi