Türkiye küresel aktör...
Siyasi vizyonu Ankara Büyükşehir Belediye Sınırlarını aşamayan bazıları, hâlâ daha ülkenin satıldığını, bitip tükendiğini vs. tekrarlayabilir.
Ancak onlar ne derse desin, dünya dönüyor, dönüşüyor. Türkiye de bu büyük hıza başarıyla ayak uyduruyor... Başbakan Erdoğan’ın son bir hafta içindeki iç ve dış programına bakınca, bu söylediklerimizin ne anlama geldiği daha iyi anlaşılır.
Ankara ve İstanbul’da Suriye, Katar ve Rusya Devlet Başkanlarını ve İKÖ Parlamento Birliği üyelerini ağırlayan Sayın Erdoğan, ardından Yunanistan’a çok önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Atina’dan İzmir’e dönen Başbakan, ayağının tozuyla Tahran’a, oradan Azerbaycan’a, Gürcistan’a ve oradan da İspanya’ya gitti. Bırakınız yoğun diplomatik temas trafiğini, turistik bir seyahat için bile, bu kadar yorucu bir programı insan bünyesi kaldıramaz. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ise, zamanının büyük kısmı yurt dışında veya uçakta geçiyor!..
Elbette bu kesafetteki gayret ve çalışmaların bir sonucu, semeresi oluyor, olacak. Tahran’da İran nükleer programı ile ilgili olarak, Türkiye ve Brezilya’nın katılımıyla sağlanan anlaşma; dünya barışına çok büyük katkı yapan, işte böyle önemli bir sonuçtur. Kibrinden yanına yaklaşılmayan büyük küresel güçlerin yıllardan beri uğraşıp alamadıkları bu sonuç, “Dünyanın yükselen yeni güçleri” olan Türkiye ve Brezilya’nın samimi ve kararlı diplomatik müzakereleri ile elde edilebilmiştir.
Son on aydır, bütün dünyanın büyük bir gerilim içinde takip ettiği, Batı ile İran arasındaki nükleer didişme, bu anlaşma ile en azından bir müddet için; yeni bir çatışmaya kapı aralamayacak noktaya taşınmıştır. İran’ın 1200 kg’lık düşük seviyeli (az zenginleştirilmiş) uranyumunun, Türkiye üzerinden; 120 kg’lık nükleer yakıtla takas edilmesi, şeklinde özetleyebileceğimiz bu anlaşmaya, ABD; İngiltere ve Fransa’nın mesafeli durması anlaşılır bir durum! Ancak bu sağlanan anlaşmanın ve Türkiye ile Brezilya’nın uluslararası arenadaki diplomatik başarısının önemini azaltmaz. İlave olarak Türkiye’nin, ABD başta olmak üzere BMGK Daimi üyelerinin şaşı bakmalarına rağmen, ortaya attığı ve kararlılıkla sürdürüp sonucunu da aldığı tezinin haklılığı da, dünya barışı adına perçinlenmiştir.
Evet gerçek bir diplomatik başarı söz konusu. Bu başarı şüphesiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına tescil edilmiştir. Bu başarının altında, Ahmet Davutoğlu gibi süper bir beynin ve Tayyip Erdoğan gibi cesur ve kararlı bir liderin imzası bulunmaktadır. Kimileri Sayın Davutoğlu’nu, Henry Kissinger ile mukayese ediyor. Şunu hemen belirtelim ki, “Diplomasi” adlı önemli kitabın yazarı olan Kissinger’e nazaran, “Stratejik Derinlik” isimli eserin sahibi olan Ahmet Davutoğlu, savaşı ‘diplomasinin diğer uygulaması’ olarak algılamayan ve şüphesiz daha barışçı ve daha insancıl bir akademisyen, diplomat ve siyasetçidir. Yani bu benzetme onun için iltifat sayılmaz!