Cinayetin teşvikçisi kim?
Yaradılış gerçeklerine aykırı hareket etmenin ağır bedelini, faturasını ve ceremesini millet olarak ödemeye devam ediyoruz. Fıtrat dini olan İslâmın gösterdiği yolda ilerlemeyenlerin mahall-i maksuda, gidilmek istenen güzel hedefe varması mümkün değil. Mimsiz medeniyet, İnsanlara huzur ve saadet getireceğim diyerek kavga, kargaşa ve cinayetlerle kirletilmiş bir dünya hediye etmiştir.
Oysa fıtrat dini olan İslâm sadece hayatta olan insanların değil, doğmamış çocukların / ceninlerin de hakkını savunur. Yaradılış gerçeklerini elinin tersiyle iten Batı medeniyeti ise bencil insanlara sadece kendilerini düşünmeyi emreder. Sadece kendisini düşünen insanlar da, değil ceninlerin, başka insanların hakkını da gasp etmeyi hak sayar.
Gündemi meşgul eden kürtaj meselesi de hak gasbının hak olarak sunulmasından başka bir şey değildir. Gerçek anlamda ehil, uzman ve elbette ki dindar doktorların teşhis ve tavsiyeleri haricinde bu mesele nasıl savunulabilir? Doktorların dindar olması icap ettiğini boşuna zikretmedik. Bu noktada dindar olmak, fıkhî ölçüleri de bilmek uzman olmanın gereğidir. Meselâ, dindar olmayan bir hekim, önüne gelene Sen oruç tutma, sağlığın bozulur dese onun tavsiyesine uyularak oruç bozulur mu? Aynı şekilde fıkhî ölçüleri bilmeyen uzmanların cenin konusundaki beyanları da yeterli değildir. Hem gerçek anlamda uzman olacak, hem de fıkhî ölçüleri bilecek ki onların sözüne itibar edilsin.
Bununla birlikte, kürtaj meselesi sadece kanun hazırlayarak çare bulunacak bir mesele değildir. Yani, kürtaj yapılmasını, ceninlerin katledilmesini kanun çıkararak önlemek mümkün değildir. Bu, kanuna uygun olarak yapılan cinayetlerin, kaçak yollarla yapılmasının devamına sebep olabilir.
O halde ne yapmalı? Madem kürtaj cinayettir, o halde bu cinayete giden yollar ve azmettiriciler ortadan kaldırılmalıdır. Bu da ancak insanların eğitim yoluyla ikna edilmeleri, kalplere yasakçı konulmasıyla mümkündür. Başka hiçbir yol bu kadar etkili ve tesirli olmaz, bu bilinsin.
Çok önemli bir nokta da şudur: Kürtaj, kötü bir neticedir. O halde bu neticeyi doğuran sebeplerin iyi tahlil edilmesi ve o kötü sebeplerin ortadan kaldırılması için çalışılması gerekir. Tekrar etmekte fayda var ki, tıbbî gereklilik dolayısıyla yapılan ameliyatlar ayrı bir konudur. İtiraz edilen nokta, istenmeyen bebek kavramıdır. Burada da sözü edilen bebekler büyük ölçüde evli olmayan, aile yuvası kurmayanların bebekleridir. Peki, bu ceninler istenmeyen bebek olarak görülebilir mi? Birileri bu ceninleri onlara zorla mı enjekte ediyor? (Tecavüz ve benzeri insanlık dışı muâmelelere maruz kalanlar bahis haricidir.)
Gelin kendimizi kandırmayalım. Kürtajların, cinayetlerin sona ermesini istiyorsak oraya giden yolu kapayalım. Bunun için de müstehcenliğin her türlüsünü düşman bilelim. Gazetelerden televizyonlara, sinemalardan internet dünyasına kadar ne kadar müstehcenliği teşvik eden unsurlar varsa onlara mani olalım. Gençlerimizi, ailelerimizi müstehcenlik konusunda uyaralım, ikaz edelim. Çocuklarımızın giyim kuşamına kadar edepli olması için gayret sarf edelim. Ve, her türlü iyilik noktasında birbirimizi teşvik ederken; aynı ölçüde kötülükler konusunda da birbirimizi ikaz edelim. Bu yangın hepimizi yakabilecek ciddî bir yangındır. Çareyi sadece kanun hazırlamakta ararsak, doğru etmiş olmayız. Elbette gerekiyorsa kanun da hazırlansın, ama çok daha önce bu yangına giden yollar tıkansın.
Sabah akşam milyon kere müstehcen yayınla muhatap olan gençlerin, gençlik taşkınlıklarıyla bir dakikalık zevk için hayatlarını karartmasına yol vermeyelim. Çirkinlikler abidesi olan zinanın teşvik edilmesine de kesin bir dille mani olalım. Ve hepsinden daha önemlisi samimî şekilde duâ edelim ki, bu ateş bizi, ailemizi ve çocuklarımızı da yakmasın!
Unutmayalım ki Kurân-ı Kerimde Zinaya yaklaşmayın denilmiştir. Yapmayından daha önce, elbette yapmayını da içine alan, yaklaşmayın! emri çok manidar olsa gerek.
Yapmayın, yapmayın, yapmayın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.