Faruk Çakır

Faruk Çakır

‘Cinayet’in teşvikçisi kim?

‘Cinayet’in teşvikçisi kim?

Yaradılış gerçeklerine aykırı hareket etmenin ağır bedelini, faturasını ve ceremesini millet olarak ödemeye devam ediyoruz. ‘Fıtrat dini olan İslâm’ın gösterdiği yolda ilerlemeyenlerin ‘mahall-i maksud’a, ‘gidilmek istenen güzel hedef’e varması mümkün değil. Mimsiz medeniyet, “İnsanlara huzur ve saadet getireceğim” diyerek kavga, kargaşa ve cinayetlerle kirletilmiş bir dünya hediye etmiştir.

Oysa ‘fıtrat dini olan İslâm’ sadece hayatta olan insanların değil, doğmamış çocukların / ‘cenin’lerin de hakkını savunur. Yaradılış gerçeklerini elinin tersiyle iten Batı medeniyeti ise ‘bencil’ insanlara sadece ‘kendilerini’ düşünmeyi emreder. Sadece kendisini düşünen ‘insan’lar da, değil ‘cenin’lerin, başka insanların hakkını da gasp etmeyi ‘hak’ sayar.
Gündemi meşgul eden kürtaj meselesi de ‘hak gasbı’nın ‘hak’ olarak sunulmasından başka bir şey değildir. Gerçek anlamda ehil, uzman ve elbette ki dindar doktorların teşhis ve tavsiyeleri haricinde bu mesele nasıl savunulabilir? Doktorların ‘dindar’ olması icap ettiğini boşuna zikretmedik. Bu noktada dindar olmak, fıkhî ölçüleri de bilmek ‘uzman’ olmanın gereğidir. Meselâ, ‘dindar’ olmayan bir hekim, önüne gelene “Sen oruç tutma, sağlığın bozulur” dese onun tavsiyesine uyularak oruç bozulur mu? Aynı şekilde fıkhî ölçüleri bilmeyen ‘uzman’ların ‘cenin’ konusundaki beyanları da yeterli değildir. Hem gerçek anlamda uzman olacak, hem de fıkhî ölçüleri bilecek ki onların sözüne itibar edilsin.
Bununla birlikte, kürtaj meselesi sadece kanun hazırlayarak çare bulunacak bir mesele değildir. Yani, kürtaj yapılmasını, ‘cenin’lerin katledilmesini kanun çıkararak önlemek mümkün değildir. Bu, ‘kanuna uygun olarak’ yapılan ‘cinayet’lerin, kaçak yollarla yapılmasının devamına sebep olabilir.
O halde ne yapmalı? Madem kürtaj cinayettir, o halde bu cinayete giden yollar ve ‘azmettiriciler’ ortadan kaldırılmalıdır. Bu da ancak insanların eğitim yoluyla ikna edilmeleri, kalplere ‘yasakçı’ konulmasıyla mümkündür. Başka hiçbir yol bu kadar etkili ve tesirli olmaz, bu bilinsin.
Çok önemli bir nokta da şudur: Kürtaj, kötü bir neticedir. O halde bu neticeyi doğuran sebeplerin iyi tahlil edilmesi ve o ‘kötü sebep’lerin ortadan kaldırılması için çalışılması gerekir. Tekrar etmekte fayda var ki, tıbbî gereklilik dolayısıyla yapılan ‘ameliyat’lar ayrı bir konudur. İtiraz edilen nokta, ‘istenmeyen bebek’ kavramıdır. Burada da sözü edilen ‘bebek’ler büyük ölçüde ‘evli olmayan, aile yuvası kurmayan’ların bebekleridir. Peki, bu ‘cenin’ler “istenmeyen bebek” olarak görülebilir mi? Birileri bu ‘cenin’leri onlara zorla mı enjekte ediyor? (‘Tecavüz’ ve benzeri insanlık dışı muâmelelere maruz kalanlar bahis haricidir.)
Gelin kendimizi kandırmayalım. Kürtajların, ‘cinayet’lerin sona ermesini istiyorsak oraya giden yolu kapayalım. Bunun için de müstehcenliğin her türlüsünü ‘düşman’ bilelim. Gazetelerden televizyonlara, sinemalardan internet dünyasına kadar ne kadar müstehcenliği teşvik eden unsurlar varsa onlara mani olalım. Gençlerimizi, ailelerimizi müstehcenlik konusunda uyaralım, ikaz edelim. Çocuklarımızın giyim kuşamına kadar ‘edepli’ olması için gayret sarf edelim. Ve, her türlü iyilik noktasında birbirimizi teşvik ederken; aynı ölçüde ‘kötülükler’ konusunda da birbirimizi ikaz edelim. Bu yangın hepimizi yakabilecek ciddî bir yangındır. Çareyi sadece kanun hazırlamakta ararsak, doğru etmiş olmayız. Elbette gerekiyorsa kanun da hazırlansın, ama çok daha önce bu yangına giden yollar tıkansın.
Sabah akşam milyon kere müstehcen yayınla muhatap olan gençlerin, gençlik taşkınlıklarıyla ‘bir dakikalık zevk için’ hayatlarını karartmasına yol vermeyelim. Çirkinlikler abidesi olan ‘zina’nın teşvik edilmesine de kesin bir dille mani olalım. Ve hepsinden daha önemlisi samimî şekilde duâ edelim ki, bu ateş bizi, ailemizi ve çocuklarımızı da yakmasın!
Unutmayalım ki Kur’ân-ı Kerim’de “Zinaya yaklaşmayın” denilmiştir. “Yapmayın”dan daha önce, elbette “yapmayın”ı da içine alan, “yaklaşmayın!” emri çok manidar olsa gerek.
Yapmayın, yapmayın, yapmayın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi